Aslında işlerin bu raddeye geleceği “soğan ve patates terör örgütü”nün sinsi hücrelerinin basılıp çuval çuval soğanların ATV Haberde teşhir edilmesiyle anlaşılmıştı.
Dış mihrak destekli bu yıkıcı ve bölücü soğancı ve patatesçiler (SOTÖ, PATÖ), piyasadan çekip stokladıkları soğanlarla anayasal düzeni darbeyle yıkıp soğanist ve patatist bir rejim kurma sevdasındaydılar. Şükür ki başımızda Kabzı-mal bir Reisimiz vardı ki bu oyunu görüp tedbirini aldı ve milletimizi bir kere daha büyük bir badireden kurtardı.
Amaçlarına ulaşamayan şer şebekeleri, elbette boş duracak değillerdi, bu sefer de domates, biber ve özellikle de patlıcan lobisiyle işbirliği yapıp yeniden saldırıya geçtiler. Hedeflerinde bu sefer vatandaşın temel beslenme kaynakları menemen, çoban salatası, musakka ve karnıyarık vardı. Biliyorlardı ki eğer vatandaş bunları yiyemezse kafası çalışmaz ve vatanın “beka”sı için gece gündüz canını dişine takan Kabzı-mal Reisle sadık marabası Dantel Bahçeli’ye oy vermezdi.
Hakkaten de işler istedikleri gibi gitmeye başlamış, patlıcanın kilosu çeyrek altına yaklaşmış ve oynanan sinsi oyunlardan haberi olmayan masum halkımız da ufaktan söylenip alttan alttan serzenişe geçmişti ki “büyük resmi” her zaman gören Kabzı-mal Ağamız o muhteşem zekasıyla bir kez daha olaya el atıp tereyağından kıl çeker gibi patlıcan teröristlerini kabak gibi ortaya çıkardı.
Hemen ülkenin dört bir yanı “Tanzim Satış” çadırlarıyla demir ağlar gibi donatılıp kandırılmış halkımıza ucuz “meyve ve sebze” satışına başlandı. Reis bununla da yetinmeyip yakında deterjan, sabun dağıtımına da girişeceğini müjdeledi ki aslında bu da dış mihrakların bir sonraki hamlesini daha başlamadan boşa çıkarmak demekti. Üzerine bir de 200 gramlık bedava çay vaad edince tüm terör örgütleri ne yapacaklarını şaşırıp kaynanası yatılı misafire gelen taze damata döndüler.
Her ne kadar CHP’liler başta olmak üzere bazı muhalifler “Yok kuyruklar geri geldi, 70’lere döndük..” gibi sağda solda söylenseler de yakında onlar da ucuz patlıcandan karnıyarık yapıp afiyetle yiyince yaptıkları hatayı anlarlar.
Kabzı-mal Ağamızın düşmana korku salan, dostu sevindiren bu birbirinden akıllı hamleleri elbette burada bitmiş değil, yıllarca yazın sıcağında kan ter içinde kalmamızın müsebbibi şer odaklara bir gol de “kenevir”le atıldı. Artık güzel yurdumuzun her köşesinde kenevir ekilmesi serbest olacak ki bu sayede o kenevirden imal edilmiş fanila ve atletler, her şeyin en iyisine layık olan halkımızın terli sırtını, bir anne şefkatiyle hastalıklara karşı koruyan havlular misali saracak.
Terden mütevellit her türlü hastalıktan korunmuş olan halkımız da böylece doktor ve ilaç masraflarından kurtulup bütçesini rahatlatacak. Bu sayede hem halkımız hem de devletimiz kazanacak ve müreffeh ülkemiz büyüyüp gelişmeye devam edecek. Çok yaşa Reis…
Reis tüm bu güzelliklere imza atarken elbette onun dizinin dibinde yetişmiş çırakları da boş durmayacaklardı. İşte İzmir adayımız Nihat Zübükzade yıllarca istismar edilen “şarap” mevzuuna da el attı. Yanına aldığı “Basının Amele Gemisi”nin eski kaptanı Ertuğrul’la gezdiği üzüm bahçelerinde, İzmir’in şaraplarını dünyaya tanıtacağını gururla haykırdı. Kim bilir belki de Reis izin verirse bu şarapları Tanzim Satış çadırlarında CHP’lilere ucuza satıp adamlara kafayı buldurduktan sonra sandığa ayık gitmelerini bile engeller. Reis bu, elbet vardır bir planı…
https://www.youtube.com/watch?v=IRS7LWALXmc
Benim tek korkum bu işlerin Züğürt Ağa filmine dönmesi. Şener Şen’in muhteşem bir oyunculuk sergilediği filmde, ağamız desteklediği partinin seçimi kaybetmesi üzerine işler bozulunca köyü satıp İstanbul’a taşınır. Hazıra dağ dayanmayınca da ekmek parası için külüstür bir kamyonet arkasında en sadık marabasıyla birlikte domates satmaya başlar. Başlarda “Tomatis” diye utangaç bir sesle bağırırken işler açılınca büyük bir özgüvenle “Tomatiiiis” diye bağırmaya devam eder, ta ki zabıtanın gelip kamyoneti çekmesine kadar…
Olmaz ya Allah muhafaza seçimi falan kaybedersek bu Kılıçdaroğlu sarayı satar, Emine Hanım’ın saray bahçesine binbir emekle ektiği tüm sebzeleri de söküp atar. O yüzden halkımız uyanık olmalı, Reis’in de dediği gibi “Millet bahçelerinde kenevirden yapılma atletiyle piknik yaparken yatıp yuvarlanmalı, odun ateşinde semaverde kaynayan bedava çayını içerken Tanzim Satış çadırından aldığı domates ve sivri biberle yapılan menemenini de afiyetle mideye indirmeli. Devlet ne için var, işte bunun için var…”
yilmaz.hepcakar@gmail.com