• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Gündem

Gurbet Neresidir, Vatan Nerededir?

Mart 10, 2019
in Gündem, KONUK YORUM
1
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Avustralya’dan radikal göç reformu: “Amaç kapıları kapatmak değil, doğru kapıları doğru insanlara açmak”

Mevlüt KARAKAPLAN-shaber.çom
Bazı insanlar ”doğal” doğarlar. Yani onlar doğduklarında, gözlerini dünyaya açtıklarında her şey normal işler onlar için. Mesela onlar normal bir anne-babanın  çocuğu olarak doğarlar. 
Anne-babaları ortalama bir insandır. Maddi seviyeleri ortalama  bir seviyededir. Yaşadıkları yerleşim yeri normal bir yerdir. Her gün bombalar patlamaz, toplu göçler yaşanmaz, komşuları arasında ve akrabaları arasında düşmanlığa varan kutuplaşma ve saflaşmalara şahit olunmaz; saflar hep birdir orada. Çünkü orası onlarındır ve onlar da oralıdırlar. O kadar çok oralı ve o kadar çok kendileridirler ki, en ufak bir yabancılık ve ”ötekilik” hemencecik anlaşılır içlerinde. Bu farklılığın müspet veya menfi  olmasının bir önemi olmaksızın, antikorların vücuttaki yabancı maddelere karşı  açtığı savaş gibi refleksif olarak şiddetli bir savaş açılır ve bu değişik olan maddeler bünyeden hemen atıverilir. Bu  ”doğal” insanlar her şeyleriyle kendileridirler ve her şeyi kendilerininmiş gibi hissederler.  Bu sebepledir ki bu yer onların doğduğu yerdir. Analarının konuştuğu dili konuşur, babalarının yaşadığı adetleri yaşarlar. Böylelikle bu doğallık bu şekilde devam eder gider… Normallik kaderidir bu insanların…
Bazı insanlar ise daha doğmadan garibtirler. Onlar gurbet yolculuklarına henüz analarının hamlindeyken ”vira bismillah” derler.  Diğerlerinin normal bir insan olarak yer yüzüne ayak basmalarına karşın, onlar ”garib” olarak doğarlar. Böyle bir kaderin sahibi olan insanların ömür boyu en çok özlemini çektikleri şey ise ”normalliktir”. Çünkü daha doğarken, anne-babalarının bile ”yabancı” olarak kabul edildikleri bir dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla bütün bir ömrü sürgün yaşamak ve anne-babalarının  kaderini miras almak üzere, buna uygun bir muhitte neşet etmiş olurlar. Cehalet, yoksulluk,  savaş, kutuplaşmalar,  silahlar, bombalar…tüm  bunlar böylesi insanların hayatlarının en aktif , en etkili ve en sıradan müdahilleridir. Özellikle de yabancı olmak, ”öteki” olmanın pozisyonunda yer almış olmak! Bir coğrafyaya ait olamamak, bir topluma ait olamamak,   bir düşünceye aid olamamak!!!… İşte garipliği en çok katmerleştiren,  sürgünü daha da çetinleştiren, yalnızlığı en fazla koyulaştıran, bu aidiyetsizlikler oluyor.
Evet, Türkiye’de ”öteki” olmak bazılarının doğuştan kaderidir. Artık öteki  olarak yaşamaya bir ömür boyu  mahkumdur bunlar. Çünkü şu koca dünyada kendilerine ait hiçbir yer yoktur ve öyle bir yer bulamazlar da. Hissiyatımdan da anlaşılacağı üzere,  ben de kendimi iliklerime kadar ”öteki” olarak hissettiğim/hissettirildiğim  bir coğrafyada doğdum. İlkin lisanıma yabancı olmak zorunda bırakıldım. Sonra da kültürümü bilip tanıma ve yaşama mahrumiyetine maruz kaldım. Daha sonra da gerçekte ”etnik açıdan kim olduğum gerçeğinin utancının” sürekli olarak hissettirildiği bir toplumda hayatıma devam etmeye çalıştım. Hayat devam ederken, her şey normal gibi  gözüküyorken,  ben en çok da normal olanların özlemini çekiyordum;  mesela şimdilerde yokluğuyla beni  çok derinden sarsan rahmetlik babamın normal kültür ve eğitim seviyesinde bir insanın muhabbetini  yapabilmesini istiyordum. Evimizin yıkılmak üzere olan bir ev değil de normal ortalama bir ev olmasını hayal ediyordum. Okuldayken harçlığımın hiç olmazsa babasından en az harçlık alan çocuk kadar olmasını temenni ediyordum.  Okullar kapandığında, yaz tatillerinde diğer çocuklar gibi oynamak, ya da ailemle başka yerlerdeki akrabalarımızı ziyaret edebilmeyi  çok arzuluyordum.
Ama maalesef tüm bu normalliklerin uzağında, gurbet yine devam etti.  Ailemden uzakta geçen eğitim yıllarında etnik aidiyetim  yaşadığım toplumda sürekli dışlanmama sebep oluyorken, buna bir de düşüncemden dolayı  hasıl olan ”öteki” olma durumu  eklendi. Çünkü artık hizmet hareketiyle tanışmıştım ve  o günkü toplumda  bir cemaat mensubu olmak üniversiteli bir gencin çok da rahat itiraf edeceği bir kimlik değildi. Dolayısı ile din ve dindarlığın utanılacak bir şey olarak lanse edildiği ve algılandığı bir toplumda,  dini açıdan toplumu ihya etme  amacı taşıyan bir topluluğa ait olmak, başka bir gurbetin başlangıcı oldu benim için. Artık hem ”mürteciydim” hem de ”öteki”.
Vatan, memleket, sıla gibi kavramların anlamını hiçbir zaman tam öğrenemedim. Çünkü ne zaman aslıma dönecek olsam ” Ne mutlu Türküm diyene!” ya da ” bizden olmayacaklarsa bilmem hangi ülkeye defolup gitsinler”  tokadı enseme iniveriyordu. Ne zaman vatan desem, memleket desem, ”biz” diyecek olsam, bu defa da birkaç çocuklu bir eve evlatlık alınmış üvey evlat pozisyonunda buluyordum kendimi. Çünkü bu özlediğim aidiyeti ve sevinci yaşamak istediğim her defasında, gerçek annesi olmadığı için ve annesizlik hissiyle dolup taşan, evlatlık olduğu ailenin annesini gerçek annesi olarak kabul etmek istiyormuş da ailenin diğer çocuklarının ”ama o senin gerçek annen değil ki, bizim annemiz o” bakışlarına maruz kalmış hissediyordum kendimi.  Ve hala kendimi bir yere ait hissetmiyordum. Vatan neresidir, sıla nerededir bilmiyordum.
Sonrasında ise evlatlarının ve geleceklerinin maddi-manevi kalkınmasını istemekten ve bunun için uğraşmaktan başka dert ve gayemizin olmadığı topyekun bir millet tarafından, ait olduğum toplulukla birlikte terörist ilan edildim. İki yıla yakın süren gaybubet hayatında bir gölge gibi yaşamak zorunda kalmak gurbetimi doruklara ulaştırdı. Gurbetin en acı şekliydi bu. Bu duruma daha fazla mecalimiz kalmamıştı, dolayısı ile biz de yıllarca haberlerde izlediğimiz ve  insanlar nazarında bir haber olmaktan başka anlam ifade etmeyen ”ümit yolcuları” gibi özgürlüğümüze doğru yola koyulmaya karar verdik. Zaten bir türlü oralı olamadığım ” vatanımdan” ayrılıyordum, ama ben hala vatanın neresi olduğunu bilmiyordum.
İlkin ‘Meriç’ karşıladı bizi ve ürkünç bir bakış fırlattı. Sonra da ”geçip gidin” dedi bize. Daha sonra ise, yıllarca kendilerini ”azılı düşman ” diye öğrendiğimiz Yunan halkının sıcak bağrında bulduk kendimizi.  Bize insanlığımızın hatırlatıldığı bu yerde, biz insanlığımızdan utanıyorduk. Ve ben hala sıla nerededir diye sorup duruyordum kendi kendime. İşte şimdilerde ise doğduğum topraklara çok daha uzak bir diyarda sürgündeyim. Ellerine geçirecek olsalar bir kaşık suda  boğacak olan memleket sandığımız  diyarın insanlarına inat, bizi bağrına basan, sırf insan olduğumuz için bize kıymet veren, bize yeniden hayata başlama imkanı sunan ve bunu yaparken de etnik aidiyetimizi, dilimizi ve düşüncemizi önemsemeden bize insan muamelesi yapan başka bir diyardayız. Yeniden ayaklarımızın üzerine doğrulmaya çalışırken ben hala hiç uslanmadan ve usanmadan aynı hissiyat içerisindeyim. Akşam güneşi bulutların altından kaçamak yaparken, usul usul yağmur  taneleri vuruyor cama ve ben penceremden bakarak nerede olduğumuzu anlamaya çalışırken yine aynı soruları soruyorum kendime; memleket nedir? Vatan neresidir?…
PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

THY uçağı acil iniş yaptı: 30 yaralı

SONRAKİ HABER

AKP İl Başkanı’ndan muhalefete terör: 4’lü çete, şer ittifakı, illet ittifakı bu sokaklarda, gezme şansı olmayacak

BENZER HABERLER

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta
Avustralya

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti
Gündem

Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Aralık 8, 2025
İşçi Partisi’nden Göçmen toplumuna vize sözü: Ebeveyn vizesi kolaylaştıralacak, ücretler indirilecek
Avustralya

Avustralya’dan radikal göç reformu: “Amaç kapıları kapatmak değil, doğru kapıları doğru insanlara açmak”

Aralık 8, 2025
Sokak röportajı yapan muhabir ve yurttaş tutuklandı
Gündem

Sokak röportajı yapan muhabir ve yurttaş tutuklandı

Aralık 6, 2025
İBB davasında tahliye olanlar, cezaevi kapısında yeniden gözaltına alındı
Gündem

İBB davasında tahliye olanlar, cezaevi kapısında yeniden gözaltına alındı

Aralık 5, 2025
Adli emanetteki altınların çalınmasının arkasında kim var? 
Gündem

Adli emanetteki altınların çalınmasının arkasında kim var? 

Aralık 5, 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • All
  • Manşet
Saray Yargısı’nın Denizli T Tipi Cezaevindeki zulmü: Av. Süleyman Yıldırım bu hale gelene kadar tahliye edilmedi
Manşet

Rejim Yargısı, ölüm döşeğinde tahliye edildi: Cezaevinde kanser olan Av. Süleyman vefat etti

by adminzaman
Aralık 8, 2025
0

Bir bacağını cezaevinde kaybetti, kanser ilerledi, doktor raporlarına rağmen tahliye edilmedi. “Cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen geri gönderildi. Ölüm döşeğinde serbest...

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Güle Güle Arif: Genç yaşta hicret diyarında vefat haberi sevenlerini hüzne boğdu

Aralık 8, 2025
NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

NSW ve Queensland’dan uyarı: Isı dalgası ve kavurucu sıcaklar tehlikeli boyutta

Aralık 8, 2025
Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Avustralya’dan göçmen reformuna neşter: Daha adil, daha hızlı, doğru kapıları doğru insanlara açılacak

Aralık 8, 2025
Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Açıkyörük’ün aşı ve işi gasp edildi: Limon satarak geçinen KHK’lı vefat etti

Aralık 8, 2025
Sınırsız kontenjan

Kore, Açe ve dünden bugüne dostluklar!

Aralık 7, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM