Avrupa Birliği’nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri, “Eğer önümüzdeki seçimlerde parlamentoya yeniden seçilirsem, Selahattin Demirtaş’ın evine, eşi Başak hanım ve çocukların yanına döneceği güne kadar savaşamaya devam edeceğimi garanti ederim” dedi.
Piri’nin ilgili sorulara verdiği cevaplar şöyle:
AP’nin Türkiye’ye yönelik sert eleştiriler içeren raporu kabul edildi, bununla birlikte müzakerelerin durdurulması istendi. Ancak istenilen reformlar gerçekleşmedi. AP’nin elinde caydırıcı başka ne tür mekanizmalar var?
Çok fazla mekanizmamız var. Bunların ilki “açıkça dile getirmek.” Parlamento bunu beş yıldan beridir yapıyor. Bundan da ötesi bizler bütçe konusunda eş karar verici mekanizmayız, Türkiye’ye ayrılan fonlar, AB-Türkiye antlaşması çerçevesinde mülteciler için harcanması gereken 6 milyar Euro. (Para çok önemli bir boyut) AP bu konuda eş kanun koyucu merci. Şimdiye kadar gördüklerimiz devam eder ve Türkiye kanunlara uymazsa fonları keseriz.
Türkiye vatandaşlarının vizesiz seyahati konusunda, biz eş karar verici parlamentoyuz, anti terör yasasında asli reformlar görmek istiyoruz, bunlar olmazsa vizesiz seyahati kabul edemeyiz. Sonra gümrük birliği var. Türkiye içerisindeki en büyük yatırımcı Avrupa Birliği (AB). Yani ticaret ilişkilerimizde önemli bir boyut. Gümrük Birliği’nin yenilenmesi ve modernize edilmesi için de AP’nin onayına ihtiyaç vardır.
Türkiye ve AB ilişkilerinin her aşamasında AP’nin onayına ihtiyaç vardır
Daha basit cümlelerle söylersem, aslında Türkiye ve AB ilişkilerinin her aşamasında AP’nin onayına ihtiyaç vardır. Bu yüzden Türkiye’de yaşananlarla ilgili yapılan ağır eleştirileri umursamazlık yapamazsınız.
AP’nin aldığı karara rağmen, AB neden resmi olarak müzakereleri dondurmuyor?
Çok iyi soru, AB liderlerinin Haziran’da ne yapacağını görmemiz gerekiyor. Haziran’da toplantı var ve bu toplantıda AP’nin müzakerelerin durdurulması çağrısı görüşülecek. Dürüst olmak gerekirse, biz parlamentoda oy çokluğuyla bu kararı aldık, parlamentonun çoğunluğu Türkiye’deki mevcut hükümet yüzünden müzakerelerin hemen durdurulması taraftarı.
Ancak AB Konseyi’nde ülke liderleri oy birliği ile karar vermeleri gerekiyor. Orada bile büyük bir çoğunluk var. Fakat maalesef oy birliği yok. Macaristan başkanı Victor Orban ve Polonya başkanı gibi liderler Erdoğan’ı kızdırmak istemiyorlar, çünkü AB ve Türkiye’nin göçmen anlaşmasının devam etmesini istiyorlar. Bu yüzden AB liderlerinin Türkiye’ye karşı bir strateji eksikliği görebiliyoruz. Bu çok sinir bozucu.
İstikrar olduğu müddetçe sessiz kalmayı tercih ediyorlar
Avrupa hükümetleri ve kurumları neden daha somut ve caydırıcı tedbirler almayı tercih etmiyor?
Size karşı çok dürüst olacağım, bence Avrupa sürekli değerlerden ve insan haklarından bahsediyor ama gerçekte harekete geçmeye gelince bu değerleri sıklıkla unutuyorlar. Türkiye’ye karşı gördüğümüz de bu. Bence birçok Avrupalı politikacı, “Türkiye NATO üyesi, OSCE üyesi, AK üyesi ve onu zorlamak istemiyoruz, bizden çok uzaklaşmamalı, doğuya doğru uzaklaştırılmamalı, batıya bağlı kalmalı, ticari çıkarlarımız var” diye yaklaşarak bir şekilde istikrar olduğu müddetçe sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
Ben Avrupalı liderlerin bu politikasına tamamen karşıyım. Benim gördüğüm, AB’nin sessizliği Erdoğan’ın otoriterliğine güç veriyor, AB ne kadar sessiz kalırsa, Erdoğan o kadar istediği her şeyi yapabileceğini ve yanına kalacağını düşünüyor. Bu nedenle buna karşı bizim AP’de güçlü bir ses çıkarmamız gerekiyor. Ve sadece Türk devletini değil aynı zamanda, Türkiye’de yaşananlara karşı ilgisiz kalan AB hükümetlerini de eleştirmeye devam etmemiz gerekiyor.
Demirtaş için savaşacağım
HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, AİHM kararına rağmen halen cezaevinde tutuluyor. Sizin de defalarca çağrılarınız oldu, AP’nin yeni girişimleri olacak mı?
AP’de bugün son günümüz. Seçimlerden sonra yeni bir parlamento kurulacak. Eğer önümüzdeki seçimlerde parlamentoya yeniden seçilirsem, Selahattin Demirtaş’ın evine, eşi Başak hanım ve çocukların yanına döneceği güne kadar savaşamaya devam edeceğimi garanti ederim.
Ekim’deki Türkiye ziyaretimde Diyarbakır’a gitme nedenim buydu. Selahattin Demirtaş ve adil yargılama olmadan politik nedenlerle hapsedilmiş diğer HDP’liler ile AP adına dayanışma için ziyarette bulundum. Ve bu soruya cevabım ‘evet, kesinlikle.’