• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Manşet

Kızım Fatıma bile olsa elini keserdim

Mayıs 14, 2019
in Manşet, YAZARLAR
2
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

Dikkat; aşağıda okuyacağınız yazı Maide suresi 38 ve 39. ayette geçen hırsızlığın cezasının tefsirini ya da tarih boyunca hukukçuların ve siyasilerin başrol oynadığı müzakereleri ve uygulamaları konu edinmemektedir. Yazıda yapmak istediğim şey, bir hadise verilen iki ayrı tercümeyi merkeze koyarak zihniyet tahlili yapmaktır.

Hadis adaletin tesis ve temini adına hiçbir ayrımcılığın yapılmaması gerektiğini ifade eden bir hadis. İslam öncesi Arap toplumunda ayrıcalıklı bir yeri olan Mahzumoğulları kabilesinden bir kadın hırsızlık yapar. Suç, el kesme cezasının verileceği ölçüde sabit olmuş ve karar verilmiştir. Bu arada o kabileden bazıları İslam öncesi uygulamalardan hareketle bu cezanın Mahzumoğulları fertlerine tatbik edilmemesi gerektiğini düşünürler. Ama son tahlilde bir kayırmacılığı netice verecek olan bu teklifi Hz. Peygamber’e yapacak cesareti kendilerinde bulamaz ve Efendimizin çok sevdiği, sevgide torunları Hasan ve Hüseyin’den ayırt etmediği Üsame b. Zeyd’i gönderirler. Üsame Peygamber Efendimizin hürriyetine kavuşturduğu Zeyd b. Harise’nin oğludur. Teklif kendisine yapıldığında Allah Resulü çok kızar, oldukça sert bir tavır takınır ve “Sen Allah’ın koyduğu had cezalarından birisinin uygulanmaması için bana şefaatçi mi oluyorsun?” der. Ardından minbere çıkıp cemaate şunları söyler: “Sizden evvelkiler soylu, itibarlı bir kimse hırsızlık yaptığında suçluyu bırakırlar, soy itibariyle daha zayıf bir kavme mensup  insan çaldığında ise haddi tatbik ederlerdi ve onlar bu yüzden helak oldular. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapmış olsaydı…” (Ebu Davud, Hudud, 4)

Dikkatlerini toplamanızı sağlamak için son cümleyi tamamlamadım. Çünkü iki ayrı tercüme dediğim husus cümlenin geride kalan kısmı için yapılıyor. O kısımda Efendimizin ağzından çıkan kelimeler şöyle; “le kata’tu yedehe.”  İlkokul seviyesinde Arapçaya vakıf herkesin mana verebileceği sadelikte ve netlikte olan bu cümleye yapılan birinci tercüme şöyle: “Elbette onun da elini keserdim.” Lafzi tercüme bu ve metinle yüzde yüz mutabakat içinde. Sözünü ettiğim ve bu yazının yazılmasına sebep teşkil eden ikinci tercüme ise şöyle: “adaletten ayrılmazdım; tarafsız davranırdım, cezasını verirdim.”

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zulüm süreci tiyatro oyunuyla anlatıldı: ‘Sandalye’deki Emanet’ Viyana’da seyirciden tam not aldı

Alman Federal Meclis’ten önemli karar: 3 yılda vatandaşlık hakkını kaldırdı

İmamoğlu: Demirtaş ve demokrasinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz

İnsan burada ister istemez şu soruyu soruyor; neden? Neden “elini keserdim” yerine “adaletten ayrılmazdım, tarafsız davranırdım, cezasını verirdim” deniliyor. Yorum mu? Yorum olsa denilenler doğru olabilir. Peygamber kızı bile olsa hiç kimseye ayrıcalık tanınmayarak haddin uygulanması, adaletin sağlanması, tarafsız davranılması ve cezanın verilmesi yorumları yapılabilir. Ama söz konusu olan yorum değil ki. Ortada var olan bir Peygamber beyanını Arapça’dan Türkçe’ye tercüme ediyor, manasını veriyorsunuz. Lafzi tercümenin anlamı daha zorlaştıracağı çok anlamlı kelimeler de yok ortada. Olsa bu türlü durumlarda yapıldığı gibi mananın doğru anlaşılması için parantez içinde bu ilaveleri yapabilirsiniz. Halbuki tercümeyi direkt olarak böyle yapıyorsunuz.

Şimdi bu temel üzerine zihniyet tahlili dediğim hususa geçeyim. Son söyleyeceğim cümleyi baştan ifade edeyim; modernite ile geleneğin çatışması, bu çatışma içinde arada kalma, tercihini tam yapamama, yapsa da izahta zorlanma ya da aklını ikna kalbini tatmin eden izahı paylaşacak cesareti bulamama.

Şöyle ki; hırsıza verilen el kesme cezası nüzul toplumu şartlarında uygulanan bir cezaydı ve Allah bu ceza şeklini  Maide Suresi 38. ayeti ile tasdikledi. İslam tarihinin erken dönemlerinde bu ceza en üst sınır olarak kabullenildi, uygulandı ve geleneğimiz içinde yerini aldı.

Ama modern dönemlere geldiğimizde hukuk geleneğimiz içinde yerini alan bu ceza şekli çok şiddetli biçimde sorgulanmaya tabii tutulmaya başlandı. Aslında bu sorgulama tarih boyunca vardı ve yapıldı. El kesme cezasının gerek mal gerekse hırsız üzerinde aranan şartları nelerdir, hırsızın tövbe etmesi af edilmesini gerektirir mi, zaruret sebebiyle mal çalmanın hükme tesiri nedir, el kesme yerine hapis ve sürgün gibi başka cezalar verilemez mi, suçta hafifletici unsurların yer alması cezanın el kesme olarak değil de başka şekillerde icrasını gerektirmez mi vb. sorular ekseninde konu hep tartışıldı ve dönemin siyasi, sosyal, hukuki, ekonomik şartlarına göre karara bağlandı.Fakat günümüzdeki sorgulamalar hâkim batı paradigmasının etkisi ile daha ileri boyutlara taşındı. Kaldı ki böylesi sorgulamalar çok eşlilikten, kocanın karısını dövmesine, dinden dönenin öldürülmesinden mirasa kadar birçok meselede kendisi gösterdi ve hala gösteriyor.

İşte bu zemin karşımıza üç grup insan çıkardı. Birinci grup “gelenekselciler” dediğimiz ortodoksi bir anlayışı savunan ve değişen, gelişen, farklılaşan hayat şartlarını hiç kaale almaksızın Kur’an ve sünnette yer alan ceza şeklinin aynen uygulanması gerektiğini düşünen ve savunan kişilerden oluşuyor. İkinci grup modernist denilen el kesme cezasının nüzul toplumu şartlarında geçerli olduğu, bundan böyle kesinlikle başka bir ceza şeklinin uygulanması gerektiği ve bu konuda nihai kararı hukukçuların teklifi, siyasilerin yasa haline getirmesi ile yapılacağı görüşüne sahip olanlar. Üçüncü grup ise “muhafazakar” adını verdiğimiz geleneksel değerlerin modern tecrübe ile uyumunu, uzlaştırılmasını ve yapılacak terkipler ile yeniden inşayı savunan kişiler. Bu grupta yer alanlar söz konusu ceza şeklini tespit ederken Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in dışlanmasını kabul etmiyor. Nüzul toplumu hayat şartlarının devam ettiği mekanlarda soruna çözüm teşkil ettiği müddetçe aynı cezanın uygulanabileceğini, etmediği yerlerde ise bu iki ana kaynaktaki ilkeler doğrultusunda yeniden yasamanın(taknin) yapılabileceğini savunuyorlar.

Şimdi tekrar hadise dönelim; gelenekselciler ve modernistler hadisin üzerinde durduğumuz kısmına “Eğer Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapsa elini keserim” manasını veriyorlar. Sözü hiç eğip bükmeden, hiçbir zorlanmaya girmeden lafzi tercümeyi yapıyorlar. Zira izahını yapamayacakları bir şey yok. Yukarıda ifade ettiğimiz yaklaşımlarına göre gelenekselciler el kesme bugün de uygulanmalı, modernistler de tam aksine uygulanmamalı diyorlar.

“Eğer Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapsa adaletten ayrılmazdım; tarafsız davranırdım, cezasını verirdim” diye mana verenler yukarıda çerçevesini çizdiğimiz ve tanımlamasını yapmaya çalıştığımız muhafazakarlar. Bunlar bana göre iki grup arasında bir yerde duruyorlar. Tarihi olan ile İslami olanın arasında farkın farkında olan bu zümre toplumsal değişimlerin kendilerini modern ile gelenek, yeni ile eski, dün ile bugün ve yarın arasında sıkıştırdığını biliyorlar ve çıkış yolu arıyorlar. Batı’nın “Tanrısız bir modernleşme” diye adlandırabileceğimiz aşkın olanla ilişkisini kopararak yürüttüğü modernleşme, sekülerleşme ve dünyevileşmesini almak istemiyorlar ama modernitenin ürettiği zihniyetin tesirinden de kurtulamıyorlar.

Burası işin aslına bakılacak olduğunda tam bir yol ayrımı. Durulan yer de çok doğru bir yer. Aşkın olanla münasebeti koparmadan İslam’ın güncellenmesi diyebileceğimiz açılımların yapılabileceği ve bu çerçevede yeni okumaların, anlamaların, yorumlamaların ve uygulamaların ortaya konulabileceği bir zemin. Fakat bunun için de gerçekten günümüz şartları içinde karşılaştığımız sorunlarla yüzleşmeye, o sorunlara cevap üreten metodolojiler üretmeye, fikri tutarlılığa ve bunu samimiyetle, candanlıkla, içtenlikle yapabilecek bir iman ve cesarete ihtiyacımız var. Yalnız hemen ilave edelim, bunların hepsinin bir arada olması gerekiyor. İman var, samimiyet var ama metodoloji yoksa, metodoloji var cesaret yoksa, cesaret var ama fikri tutarlılık yoksa günümüz insanını tatmin edecek, gelecek nesillerin önünü açacak bir netice ortaya çıkmıyor. Çıkan şey hadise verilen manada görüldüğü gibi kaçamak güreşmek oluyor.

Dikkat uyarısı koyarak yazıya başlamıştım; onu tekrar ederek bitiriyorum. Bu yazı hırsızlık cezasına verilen el kesme cezasını ele almadı. Sadece Hz. Peygamberin (sas) Allah’a yemin ederim ki eğer Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapsa elini keserim” dediği hadise “adaletten ayrılmazdım, tarafsız davranırdım, cezasını verirdim” tercümesini yapmanın zihni arka planını ele almaya çalıştı.

Son bir not: Hadise böyle mana verme hadisi tahrif ve tahrip midir? Hiç şüphesiz tahrif ve tahriptir. Bunu yapanın niyeti öyle olmayabilir. Ama ortaya çıkan sonuç budur ve bu Hz. Peygamber’e söylemediği bir şeyi isnat manası taşır.

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Ekrem İmamoğlu için seferberlik: Bir günde 5 milyon TL toplandı

SONRAKİ HABER

AKP’yi ipten alan adam

BENZER HABERLER

Zulüm süreci tiyatro oyunuyla anlatıldı: ‘Sandalye’deki Emanet’ Viyana’da seyirciden tam not aldı
Manşet

Zulüm süreci tiyatro oyunuyla anlatıldı: ‘Sandalye’deki Emanet’ Viyana’da seyirciden tam not aldı

Ekim 10, 2025
Almanya’da,iltica eden Hizmert Harketi mensuplarının tamamına yakının başvurusuna onay
Dış Haberler

Alman Federal Meclis’ten önemli karar: 3 yılda vatandaşlık hakkını kaldırdı

Ekim 10, 2025
İmamoğlu: Demirtaş ve demokrasinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz
Manşet

İmamoğlu: Demirtaş ve demokrasinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz

Ekim 10, 2025
NSW mahkemesinden Gazze yürüyüşüne  engel
Avustralya

NSW mahkemesinden Gazze yürüyüşüne engel

Ekim 10, 2025
Gar katliamında hayatını kaybedenler anıldı: Siyasi bir cinayet olarak apaçık ortada duruyor
Gündem

10 Ekim Katliamı’nın 10. yılında İstanbul’da eylem çağrısı

Ekim 9, 2025
Hamas’tan açıklama: Savaşın bitişini ve kalıcı ateşkesin başlangıcını ilan ediyoruz
Dış Haberler

Hamas’tan açıklama: Savaşın bitişini ve kalıcı ateşkesin başlangıcını ilan ediyoruz

Ekim 9, 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    • All
    • Manşet
    Zulüm süreci tiyatro oyunuyla anlatıldı: ‘Sandalye’deki Emanet’ Viyana’da seyirciden tam not aldı
    Manşet

    Zulüm süreci tiyatro oyunuyla anlatıldı: ‘Sandalye’deki Emanet’ Viyana’da seyirciden tam not aldı

    by adminzaman
    Ekim 10, 2025
    0

    Türkiye'de 15 Temmuz sonrası yaşanan insan hakları ihlallerini konu alan ve Wien AKM tarafından düzenlenen “Sandalyedeki Emanet” adlı tiyatro oyunu,...

    Almanya’da,iltica eden Hizmert Harketi mensuplarının tamamına yakının başvurusuna onay

    Alman Federal Meclis’ten önemli karar: 3 yılda vatandaşlık hakkını kaldırdı

    Ekim 10, 2025
    İmamoğlu: Demirtaş ve demokrasinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz

    İmamoğlu: Demirtaş ve demokrasinin yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz

    Ekim 10, 2025
    NSW mahkemesinden Gazze yürüyüşüne  engel

    NSW mahkemesinden Gazze yürüyüşüne engel

    Ekim 10, 2025
    Gar katliamında hayatını kaybedenler anıldı: Siyasi bir cinayet olarak apaçık ortada duruyor

    10 Ekim Katliamı’nın 10. yılında İstanbul’da eylem çağrısı

    Ekim 9, 2025
    Hamas’tan açıklama: Savaşın bitişini ve kalıcı ateşkesin başlangıcını ilan ediyoruz

    Hamas’tan açıklama: Savaşın bitişini ve kalıcı ateşkesin başlangıcını ilan ediyoruz

    Ekim 9, 2025

    İLETİŞİM

    info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

    Sydney Ofisi telefonu

    +61 02 96496006

    27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

    AVUSTRALYA REHBERİ

     

      • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
      • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
      • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
      • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER

    Welcome Back!

    Login to your account below

    Forgotten Password?

    Retrieve your password

    Please enter your username or email address to reset your password.

    Log In

    Add New Playlist

    No Result
    View All Result
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER
      • UZAK DOĞU
      • AVRASYA
      • AVRUPA
      • AMERİKA
      • AİLEM
      • TEKNOLOJİ
      • KONUK YORUM