Eski İtalya Başbakanı D’Alema, Erdoğan’ın Gezi olayları ve 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına verdiği tepkinin AKP’nin 7 Haziran’da yaşadığı büyük oy kaybına neden olduğunu söyledi. “Bu, demokrasinin Erdoğan’dan daha güçlü olduğu anlamına geliyor.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen “Avrupa’da İslam” paneline katılan eski İtalya Başbakanı Massimo D’Alema, Türk demokrasisininErdoğan‘dan daha kuvvetli olduğunu söyledi. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının Erdoğan’ın iddia ettiği gibi darbe teşebbüsü olduğuna inanmadığını söyleyen D’Alema, bu soruşturmalarla birlikte Gezi olaylarının da gerçekte Türkiye’nin demokratik gücünü gösterdiğini belirtti. Zaman’a konuşan eski İtalyan siyasetçi, “Gezi’de sokağa inen gençler ve yolsuzluk soruşturmasına bakan savcılar Avrupa’ya Türkiye’nin demokratik gücünü göstermiştir. Gerçek resim budur. Bir darbe girişimi değil.” diyerek, er ya da geç iktidarın bunu anlayıp kabul etmek zorunda kalacağını ifade etti.
D’Alema, Hidayet Karaca’nın ‘silahlı terör örgütü yöneticiliği’ suçlamasıyla halen tutuklu olmasını “çok kaygı verici” olarak değerlendirdi. Eski İtalya başbakanı, “Erdoğan’ın otoriter eğilimleri Avrupa kamuoyu tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor çünkü biz Türkiye’yi kendi değer ve medeniyetimize çok yakın hissediyoruz.” dedi. Halen Avrupa İlerici Çalışmalar Vakfı (FEPS) başkanı olan D’Alema, ülkesi İtalya’da 1998-2000 yılları arası başbakanlık, 2006-2008 yılları arasında da hem başbakan yardımcılığı hem de dışişleri bakanlığı görevlerini üstlenmişti.
Avrupa’nın hatası büyük
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğinin kuvvetli destekçilerinden olan D’Alema, üyelik sürecinin özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından tehlikeye atıldığına işaret ederek şöyle konuştu: “Bu kesimin çok büyük sorumluluğu var. AB kapılarını Türkiye’ye kapatıyor düşüncesi Türk kamuoyunu olumsuz etkilerken, milliyetçi ve aşırı İslamcı grupların lehine oldu. Bu Avrupa ve özellikle Avrupa liderlerinin büyük hatası. Fakat Erdoğan’ın tepkisi de Türkiye’nin artık yeni bir lidere ihtiyacı olduğunu gösteriyor.”
Avrupa’da aşırı sağ partilerin yükselişini demokratik değerlere inananlar için çok kaygı verici bulduğunu da söyleyen D’Alema, Avrupa Hıristiyan kökleri adına ırkçı, anti-semitik ve İslamofobik söylemler üreten milliyetçi ve etnik merkezli hareketlerin saçmalığına da dikkat çekti. D’Alema, gerçek Avrupa değerlerinin hoşgörü, demokrasi ve özgürlük olduğunu savunarak, “Avrupa gelecekte daha fazla çok kültürlü, çok milletli ve çok dinli bir toplum olacak. Bunu idare etmek zor fakat Avrupa’ya ümit vermenin de tek yolu.” şeklinde konuştu.
Öcalan’ı veremezdim
İtalya’nın Abdullah Öcalan’ı bir süre barındırdığı dönemde başbakan olan D’Alema, o dönem Türkiye’nin verdiği sert tepkiyi abartılı bulduğunu ve Öcalan’ı iade etmeme kararının da hâlâ arkasında durduğunu söyledi. D’Alema, “O zamanlarda Türkiye’de idam cezası vardı. Bundan dolayı iade etmem anayasaya göre mümkün değildi. Aynı şekilde ABD’nin iade taleplerini de reddetmiştim.” dedi.
Devletin son birkaç yıldır İmralı ile görüşmeler yürütmesini de değerlendiren D’Alema, Kürt toplumu ve liderleri ile diyaloğun önemine vurgu yaparak, terörü sonlandırmanın tek yolunun Kürtlerin kimliği ve bireysel haklarına tam saygıdan geçtiğini söyledi. D’Alema, seçim öncesi “Kardeşim ne Kürt sorunu? Artık böyle bir şey yok.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seçmenin çok net bir mesaj verdiğini kaydetti.