BMGK’da Türkiye ile ilgili ortak açıklama konusunda uzlaşma sağlanamadı. Beş AB ülkesi kendi açıklamasını yayınlayarak Türkiye’ye “harekatı durdur” çağrısı yaptı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Türkiye’nin Suriye operasyonuna ilişkin ortak açıklama üzerinde uzlaşma sağlanamadı. Oturumun yapılması için girişimde bulunan BMGK’nin AB’den beş üyesi Belçika, Fransa, Almanya, Polonya ve İngiltere ise ortak açıklamayla Türkiye’ye Suriye harekatını durdurma çağrısı yaptı.
2020-2021 döneminde konseyin geçici üyeliğini üstlenecek olan AB üyesi Estonya’nın da destek verdiği açıklamayı, Almanya’nın BM nezdindeki Daimi Temsilci Yardımcısı Jürgen Schulz okudu.Schulz sözlerine “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki askeri operasyonundan derin endişe duymaktayız. Türkiye’ye tek taraflı askeri harekatını durdurma çağrısı yapıyoruz” diyerek başladı.
“Harekat Türkiye’nin kaygılarına yanıt vermeyecek”
Bu harekatın, Türkiye’nin güvenlik kaygılarına yanıt vermeyeceğine inandıklarını söyleyen Schulz, yeni silahlı çatışmaların tüm bölgede istikrarsızlığı daha da derinleştireceğini, insanların yerinden edilmesine, mültecilerin ve Suriye içinde yerinden edilen kişilerin sayısının artmasına yol açacağını kaydetti. Alman diplomat, Türkiye’nin harekatı sonucunda IŞİD’in yeniden güçlenebileceği endişesini de şu ifadelerle aktardı:
“Türkiye’nin tek taraflı askeri eylemi Uluslararası Koalisyon’un DAEŞ’e karşı kaydedilmiş başarısını da tehdit etmekte. Bu harekat Suriye Demokratik Güçleri dahil, koalisyonun yerel partnerlerinin güvenliğini tehdit edecek, bölgenin ve Avrupa’nın güvenliğine ciddi tehdit oluşturan DAEŞ’in yeniden güçlenmesi için ortam sağlayarak, bölgede uzun süreli istikrarsızlık riskine yol açacaktır.”
“Güvenli bölge” itirazı
Ortak açıklamanın dikkat çeken bir diğer bölümünü de Türkiye’nin bölgede oluşturmayı öngördüğü “güvenli bölge” oluşturdu. Schulz, Türkiye’nin oluşturmayı hedeflediği bu bölgenin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) kriterlerine uymasının mümkün görünmediğine dikkat çekerek, “Herhangi bir demografik değişime yol açacak girişim kabul edilemez” dedi.
Alman diplomat, “Şunu açıkça ifade etmek istiyoruz ki, yerel nüfusun haklarının görmezden gelinmesi durumunda, bu bölgelere AB hiçbir şekilde kalkınma ya da istikrara katkı amaçlı yardımlarda bulunmayacaktır… Biz mülteciler ve yerinden edilmiş kişilerin, imkan olduğu takdirde kaçmış oldukları evlerine yeniden ancak güvenli, gönüllü, ve onurlu koşullar altında dönmeleri konusundaki tutumumuzu koruyoruz” sözlerini kaydetti.
Bu arada Suriye’de sürdürülebilir çözümün BM öncülüğündeki Cenevre süreciyle çözüme kavuşturulabileceğini vurgulayan Jürgen Schulz, aynı zamanda Türkiye’nin AB’nin kilit bir partneri, NATO müttefiki, IŞİD’e karşı Uluslararası Koalisyon’un üyesi, Suriye krizi ve bölgede önemli bir aktör olduğuna vurgu yaparak, “Türkiye’nin mültecilere ev sahipliği yapan bir ülke olarak önemli rolünü kabul ediyoruz” dedi.
ABD büyükelçisi soruyu yanıtlamadı
ABD’nin BM nezdindeki Büyükelçisi Kelly Craft, Başkan Trump’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri harekatına “hiç bir şekilde” yeşil ışık yakmadığını, şüpheye yer bırakmayacak şekilde dile getirdiğini söylerken, bir gazetecinin “Peki Türkiye’nin harekatını kınıyor musunuz?” sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Ortak açıklamaya itiraz ettiği belirtilen Rusya’nın BM nezdindeki Büyükelçisi Vassily Nebenzia ise BMGK’nin yapacağı bir açıklamanın çok daha kapsamlı konular içermesi gerektiğini savunarak, “buna Suriye’deki yabancı güçler dahil” açıklamasını yapmakla yetindi.
Türkiye güvence vermişti
Türkiye dün BMGK’ya ilettiği mektubunda, askeri operasyonunun “orantılı, ölçülü ve sağduyulu” olacağını iletmişti. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu tarafından iletilen mektupta, “operasyon sadece teröristleri, sığınaklarını, barınaklarını, çukurlarını, silahlı araçlarını ve teçhizatını hedef alacaktır” güvencesi verilmişti.DW/DA,BK© Deutsche Welle Türkçe