Gazete Duvar’da yer alan habere göre, düzenlenen panelde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’den giden ihraç dosyalarının ‘altında kaldığı’ vurgulandı.
140 BİN KİŞİ BİR GECEDE YOK EDİLDİ
Öğretmenken ihraç edilen Adana KHK Platformu kurucularından Münir Korkmaz, hak aramak için 3 kişi ile çıktıkları yolda önemli yol kat ettiklerini söyledi. KHK’lıların 20 ilde fiziken örgütlendiğini söyleyen Korkmaz, “140 bin kişinin bir gecede yok edildiği, açlıkla terbiye edilmek istendiği, yok sayıldığı, seçmen olmalarının bile tartışıldığı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş şekilde sivil ölüme terk edildiği bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Bu işin turnusol kâğıdı vicdandır ve vicdanı olan herkesi ilgilendirir. Bizim çektiklerimizi herkes bilmeli. Her durumda ve ortamda mücadele verilmelidir” dedi.
AİHM, BU YÜKÜN ALTINDA KALDI
İhraçların hukuki boyutunu değerlendiren İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör ise, “140 bin kişi peyderpey ihraç edildi. Ancak biz avukatlar ne yapacağımızı bilemiyorduk. Normlarda altı çizilen öngörülebilirlik durumu burada yoktu.” sözleriyle hukuki çıkmaza vurgu yaptı.
“Oysa hangi suça, hangi cezanın verileceği kanunlarla bellidir” diyen Öngör, “Biz ilk başlarda ihraçlarla ilgili olarak nereye başvurulur onu dahi kestiremiyorduk. İdare Mahkemesi’ne gittik, ihraçların idari değil yasama faaliyeti olduğu ileri sürerek dosyalara bakamayacaklarını söylediler. Anayasa Mahkemesi OHAL düzenlemesi ile alınan kararlara bakmayacağını söyledi. Elimizde kala kala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi( AİHM) kaldı. Orada üye ülkelerin yaptığı 40 bine yakın başvuru vardı. Türkiye’de özellikle ihraçla ilgili 60 binin üzerinde dosya gitti ve AİHM de bu yükün altında kaldı, orası da siyasallaştı” dedi.
AİHM’in, AB sekretaryası aracılığıyla sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalıştığını anlatan Avukat Öngör, “Sonuçta 7 kişiden oluşan bir OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu. İdari yargının ‘yasama konusu biz bakamayız’ dediği başvuruları, idari açıdan bu kurul değerlendirmeye başladı. Savunma almayan, dilekçe kabul etmeyen, delil sunulamayan bu kurulun kendisi hukuksuzdur ve adil yargılanma hakkını temelden ihlal etmektedir. Yani en önemli sorun, yargının devlet tarafından nasıl algılandığıdır. KHK meselesinin yargıyla çözülmesi çok uzun yılları alabilir.” ifadesini kullandı.
“17 BİN KADIN CEZAEVİNDE”
KHK ve ihraçları kadınlar açısından değerlendiren Suzan Uzpak, cezaevlerinde 17 bin kadının olduğunu ve bunun insanlık tarihinde ilk kez gerçekleştiğine dikkat çekti. Uzpak, “Toplam ihraçların içinde kadınların oranı önemli. Bu kadınların yüzde 55’i 40 yaşın altında. Yüzde 60’nın kıdemi 15 yılın altında. Büyük çoğunluğu üniversite mezunu. 40 yaşına kadar başka iş yapmamış bu insanlar KHK ile eve kapatıldı. Ya temizlikçi oldular ya çocuk bakıyorlar.” dedi.
İhraçların başladığı 20 Temmuz’dan bu yana sağlıktan faydalanamadıkları için psikolojik destek alamadıklarını belirten Uzpak, “Engelli bakım paraları ödenmedi. Yeşil kart başvuruları işleme bile konulmadı. İhraç döneminde gebe olan kadınların yüzde 4’ü düşük yaptı. Aradan geçen 3,5 yılda 60 intihar vakası yaşandı ki bunların çoğu kadın. Yurtdışına gitmek isterken Meriç Nehri’nde 18’i bebek ve çocuk 30 kişi boğularak can verdi. Yüzlerce çocuk halen cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalıyor. Gözaltına alınan kadınlara kötü muamele yapıldığını biliyoruz-duyuyoruz.” vurgusunu yaptı.
“İNTİHAR DÜŞÜNCESİ YÜKSEK”
KHK’lıların durumunu psikolojik açıdan ele alan Prof. Dr. Haluk Savaş, kendi kliniğinde görüştüğü 30 KHK’li hasta ve hasta yakınları üzerinden yola çıkarak çarpıcı örnekler verdi. İşini, aşını, dostunu, arkadaşını, akrabasını kaybeden KHK’lıların sindiğini, korktuğunu ve toplumdan izole yaşamaya başladıklarına dikken çeken Savaş “Yaptığımız çalışmalarda ve tedavi sürecinde gördük ki ‘dinimiz intiharı kesin bir şekilde yasaklamasına rağmen’ muhafazakâr olduğu için bu düşünceyi eyleme geçirmeyenler olduğu gibi intihar niyeti besliyorlar.” dedi.
Kadınlarda intihar düşüncesinin daha yüksek olduğunu anlatan Savaş “Çünkü intihar dediğiniz şey bir yazılımdır. Bu düşünceyi, sağlıklı çalışmadığı durumlarda beyin üretmeye başlar, o yazılımı devreye sokar. Tedaviyi düzgün alınca geçer ama KHK’lıların o şansı çok az. Görüştüğümüz hatlarda en fazla; kaygı bozukluğu, bipolar, depresyon, psikoz, takıntı, psikolojik dürtü kontrolü ve öfke kontrolü gibi sorunlar var. Bazı hastalar bu saydığın rahatsızlıkların birden fazlasını yaşıyor” uyarısında bulundu.
“HUKUKSUZLUKLAR BAHANELERLE MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
TBMM’de kendisi gibi olan KHK’lıları temsil eden HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise ihraçların, Türkiye’de bir cadı avının mahsulü olan ve ‘bunu hak ettiler, devlet kendisini yeniden üretiyor’ gibi bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.
“Cadı avı halen devam ediyor. Burada herkes siyasi kimliğini bir kenara koyması gerekiyor. İktidar, kendisine muhalif olan herkese aynı şey yapıyor” diyen Gergerlioğlu, muhaliflerin “sen de vatandaş mısın?” diye horlandığını ve vatandaşlıktan çıkarılmış muamelesi gördüğünü söyledi.
“BÜYÜKELÇİ VE TERCÜMAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI”
Toplumun büyük bir yıkım yaşadığını dile getiren Gergerlioğlu, “Biz, yaşanan bu vicdansızlık ve zulmü herkese anlatıyoruz. Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger’e de anlattık, Avrupa ülkelerinin elçilerine de rapor verdik. Hatta bize 30 dakikalık bir randevu veren Hollanda Büyükelçisi (Marjanne de Kwaasteniet), insanların yaşadığı mağduriyetleri, maruz kaldıkları vicdansızlık ve acımasızlığı anlattıkça çok etkilendi ve tam 2 saat dinledikten sonra gözyaşlarını tutamadı, tercümanı hüngür hüngür ağladı.” açıklamasında bulundu.
KHK’lıların yüzde 95’inin ekonomik zorluk yaşadığını belirten Gergerlioğlu, “Yüzde 85’i psikolojik sorun yaşıyor, yüzde 84’ü toplumsal dışlanmaya maruz kalmış. Yüzde 80’i tehcir edilmiş. Bakın Ermenilere nasıl tehcir yapılmışsa, yaşadığı yerde sosyal dışlanmaya maruz kalanlar orayı terk etmek zorunda kalmış. Bu da bir tehcir değil midir? İstatistikler çok vahim ve bu hükümet KHK’lılarla ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyor.” dedi.
“Vicdanlarını ve ahlaki duygularını ayaklar altına almışlar” diyen Gergerlioğlu, “OHAL İnceleme Komisyonu açık açık anayasa ihlali yapan bir kuruma dönüştü ve art niyetliler. İnsanları çok açık söylüyorum ‘böcek’ gibi görüyorlar. Komisyon üyelerine yaptıkları usulsüzlük ve kanunsuzluk nedeniyle bir gün yargılanacaklarını açık açık söyledim.” ifadesini kullandı.
Paneli düzenleyen İnsan Hakları Gaziantep Şubesi adına söz alan Başkan Salman Yergin, KHK’lıların hak arama mücadelesinde her zaman yanlarına olacaklarını ifade ederken, Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları da her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Gazete Duvar’da yer alan habere göre, düzenlenen panelde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’den giden ihraç dosyalarının ‘altında kaldığı’ vurgulandı.
140 BİN KİŞİ BİR GECEDE YOK EDİLDİ
Öğretmenken ihraç edilen Adana KHK Platformu kurucularından Münir Korkmaz, hak aramak için 3 kişi ile çıktıkları yolda önemli yol kat ettiklerini söyledi. KHK’lıların 20 ilde fiziken örgütlendiğini söyleyen Korkmaz, “140 bin kişinin bir gecede yok edildiği, açlıkla terbiye edilmek istendiği, yok sayıldığı, seçmen olmalarının bile tartışıldığı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş şekilde sivil ölüme terk edildiği bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Bu işin turnusol kâğıdı vicdandır ve vicdanı olan herkesi ilgilendirir. Bizim çektiklerimizi herkes bilmeli. Her durumda ve ortamda mücadele verilmelidir” dedi.
AİHM, BU YÜKÜN ALTINDA KALDI
İhraçların hukuki boyutunu değerlendiren İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör ise, “140 bin kişi peyderpey ihraç edildi. Ancak biz avukatlar ne yapacağımızı bilemiyorduk. Normlarda altı çizilen öngörülebilirlik durumu burada yoktu.” sözleriyle hukuki çıkmaza vurgu yaptı.
“Oysa hangi suça, hangi cezanın verileceği kanunlarla bellidir” diyen Öngör, “Biz ilk başlarda ihraçlarla ilgili olarak nereye başvurulur onu dahi kestiremiyorduk. İdare Mahkemesi’ne gittik, ihraçların idari değil yasama faaliyeti olduğu ileri sürerek dosyalara bakamayacaklarını söylediler. Anayasa Mahkemesi OHAL düzenlemesi ile alınan kararlara bakmayacağını söyledi. Elimizde kala kala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi( AİHM) kaldı. Orada üye ülkelerin yaptığı 40 bine yakın başvuru vardı. Türkiye’de özellikle ihraçla ilgili 60 binin üzerinde dosya gitti ve AİHM de bu yükün altında kaldı, orası da siyasallaştı” dedi.
AİHM’in, AB sekretaryası aracılığıyla sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalıştığını anlatan Avukat Öngör, “Sonuçta 7 kişiden oluşan bir OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu. İdari yargının ‘yasama konusu biz bakamayız’ dediği başvuruları, idari açıdan bu kurul değerlendirmeye başladı. Savunma almayan, dilekçe kabul etmeyen, delil sunulamayan bu kurulun kendisi hukuksuzdur ve adil yargılanma hakkını temelden ihlal etmektedir. Yani en önemli sorun, yargının devlet tarafından nasıl algılandığıdır. KHK meselesinin yargıyla çözülmesi çok uzun yılları alabilir.” ifadesini kullandı.
“17 BİN KADIN CEZAEVİNDE”
KHK ve ihraçları kadınlar açısından değerlendiren Suzan Uzpak, cezaevlerinde 17 bin kadının olduğunu ve bunun insanlık tarihinde ilk kez gerçekleştiğine dikkat çekti. Uzpak, “Toplam ihraçların içinde kadınların oranı önemli. Bu kadınların yüzde 55’i 40 yaşın altında. Yüzde 60’nın kıdemi 15 yılın altında. Büyük çoğunluğu üniversite mezunu. 40 yaşına kadar başka iş yapmamış bu insanlar KHK ile eve kapatıldı. Ya temizlikçi oldular ya çocuk bakıyorlar.” dedi.
İhraçların başladığı 20 Temmuz’dan bu yana sağlıktan faydalanamadıkları için psikolojik destek alamadıklarını belirten Uzpak, “Engelli bakım paraları ödenmedi. Yeşil kart başvuruları işleme bile konulmadı. İhraç döneminde gebe olan kadınların yüzde 4’ü düşük yaptı. Aradan geçen 3,5 yılda 60 intihar vakası yaşandı ki bunların çoğu kadın. Yurtdışına gitmek isterken Meriç Nehri’nde 18’i bebek ve çocuk 30 kişi boğularak can verdi. Yüzlerce çocuk halen cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalıyor. Gözaltına alınan kadınlara kötü muamele yapıldığını biliyoruz-duyuyoruz.” vurgusunu yaptı.
“İNTİHAR DÜŞÜNCESİ YÜKSEK”
KHK’lıların durumunu psikolojik açıdan ele alan Prof. Dr. Haluk Savaş, kendi kliniğinde görüştüğü 30 KHK’li hasta ve hasta yakınları üzerinden yola çıkarak çarpıcı örnekler verdi. İşini, aşını, dostunu, arkadaşını, akrabasını kaybeden KHK’lıların sindiğini, korktuğunu ve toplumdan izole yaşamaya başladıklarına dikken çeken Savaş “Yaptığımız çalışmalarda ve tedavi sürecinde gördük ki ‘dinimiz intiharı kesin bir şekilde yasaklamasına rağmen’ muhafazakâr olduğu için bu düşünceyi eyleme geçirmeyenler olduğu gibi intihar niyeti besliyorlar.” dedi.
Kadınlarda intihar düşüncesinin daha yüksek olduğunu anlatan Savaş “Çünkü intihar dediğiniz şey bir yazılımdır. Bu düşünceyi, sağlıklı çalışmadığı durumlarda beyin üretmeye başlar, o yazılımı devreye sokar. Tedaviyi düzgün alınca geçer ama KHK’lıların o şansı çok az. Görüştüğümüz hatlarda en fazla; kaygı bozukluğu, bipolar, depresyon, psikoz, takıntı, psikolojik dürtü kontrolü ve öfke kontrolü gibi sorunlar var. Bazı hastalar bu saydığın rahatsızlıkların birden fazlasını yaşıyor” uyarısında bulundu.
“HUKUKSUZLUKLAR BAHANELERLE MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
TBMM’de kendisi gibi olan KHK’lıları temsil eden HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise ihraçların, Türkiye’de bir cadı avının mahsulü olan ve ‘bunu hak ettiler, devlet kendisini yeniden üretiyor’ gibi bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.
“Cadı avı halen devam ediyor. Burada herkes siyasi kimliğini bir kenara koyması gerekiyor. İktidar, kendisine muhalif olan herkese aynı şey yapıyor” diyen Gergerlioğlu, muhaliflerin “sen de vatandaş mısın?” diye horlandığını ve vatandaşlıktan çıkarılmış muamelesi gördüğünü söyledi.
“BÜYÜKELÇİ VE TERCÜMAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI”
Toplumun büyük bir yıkım yaşadığını dile getiren Gergerlioğlu, “Biz, yaşanan bu vicdansızlık ve zulmü herkese anlatıyoruz. Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger’e de anlattık, Avrupa ülkelerinin elçilerine de rapor verdik. Hatta bize 30 dakikalık bir randevu veren Hollanda Büyükelçisi (Marjanne de Kwaasteniet), insanların yaşadığı mağduriyetleri, maruz kaldıkları vicdansızlık ve acımasızlığı anlattıkça çok etkilendi ve tam 2 saat dinledikten sonra gözyaşlarını tutamadı, tercümanı hüngür hüngür ağladı.” açıklamasında bulundu.
KHK’lıların yüzde 95’inin ekonomik zorluk yaşadığını belirten Gergerlioğlu, “Yüzde 85’i psikolojik sorun yaşıyor, yüzde 84’ü toplumsal dışlanmaya maruz kalmış. Yüzde 80’i tehcir edilmiş. Bakın Ermenilere nasıl tehcir yapılmışsa, yaşadığı yerde sosyal dışlanmaya maruz kalanlar orayı terk etmek zorunda kalmış. Bu da bir tehcir değil midir? İstatistikler çok vahim ve bu hükümet KHK’lılarla ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyor.” dedi.
“Vicdanlarını ve ahlaki duygularını ayaklar altına almışlar” diyen Gergerlioğlu, “OHAL İnceleme Komisyonu açık açık anayasa ihlali yapan bir kuruma dönüştü ve art niyetliler. İnsanları çok açık söylüyorum ‘böcek’ gibi görüyorlar. Komisyon üyelerine yaptıkları usulsüzlük ve kanunsuzluk nedeniyle bir gün yargılanacaklarını açık açık söyledim.” ifadesini kullandı.
Paneli düzenleyen İnsan Hakları Gaziantep Şubesi adına söz alan Başkan Salman Yergin, KHK’lıların hak arama mücadelesinde her zaman yanlarına olacaklarını ifade ederken, Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları da her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Gazete Duvar’da yer alan habere göre, düzenlenen panelde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’den giden ihraç dosyalarının ‘altında kaldığı’ vurgulandı.
140 BİN KİŞİ BİR GECEDE YOK EDİLDİ
Öğretmenken ihraç edilen Adana KHK Platformu kurucularından Münir Korkmaz, hak aramak için 3 kişi ile çıktıkları yolda önemli yol kat ettiklerini söyledi. KHK’lıların 20 ilde fiziken örgütlendiğini söyleyen Korkmaz, “140 bin kişinin bir gecede yok edildiği, açlıkla terbiye edilmek istendiği, yok sayıldığı, seçmen olmalarının bile tartışıldığı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş şekilde sivil ölüme terk edildiği bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Bu işin turnusol kâğıdı vicdandır ve vicdanı olan herkesi ilgilendirir. Bizim çektiklerimizi herkes bilmeli. Her durumda ve ortamda mücadele verilmelidir” dedi.
AİHM, BU YÜKÜN ALTINDA KALDI
İhraçların hukuki boyutunu değerlendiren İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör ise, “140 bin kişi peyderpey ihraç edildi. Ancak biz avukatlar ne yapacağımızı bilemiyorduk. Normlarda altı çizilen öngörülebilirlik durumu burada yoktu.” sözleriyle hukuki çıkmaza vurgu yaptı.
“Oysa hangi suça, hangi cezanın verileceği kanunlarla bellidir” diyen Öngör, “Biz ilk başlarda ihraçlarla ilgili olarak nereye başvurulur onu dahi kestiremiyorduk. İdare Mahkemesi’ne gittik, ihraçların idari değil yasama faaliyeti olduğu ileri sürerek dosyalara bakamayacaklarını söylediler. Anayasa Mahkemesi OHAL düzenlemesi ile alınan kararlara bakmayacağını söyledi. Elimizde kala kala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi( AİHM) kaldı. Orada üye ülkelerin yaptığı 40 bine yakın başvuru vardı. Türkiye’de özellikle ihraçla ilgili 60 binin üzerinde dosya gitti ve AİHM de bu yükün altında kaldı, orası da siyasallaştı” dedi.
AİHM’in, AB sekretaryası aracılığıyla sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalıştığını anlatan Avukat Öngör, “Sonuçta 7 kişiden oluşan bir OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu. İdari yargının ‘yasama konusu biz bakamayız’ dediği başvuruları, idari açıdan bu kurul değerlendirmeye başladı. Savunma almayan, dilekçe kabul etmeyen, delil sunulamayan bu kurulun kendisi hukuksuzdur ve adil yargılanma hakkını temelden ihlal etmektedir. Yani en önemli sorun, yargının devlet tarafından nasıl algılandığıdır. KHK meselesinin yargıyla çözülmesi çok uzun yılları alabilir.” ifadesini kullandı.
“17 BİN KADIN CEZAEVİNDE”
KHK ve ihraçları kadınlar açısından değerlendiren Suzan Uzpak, cezaevlerinde 17 bin kadının olduğunu ve bunun insanlık tarihinde ilk kez gerçekleştiğine dikkat çekti. Uzpak, “Toplam ihraçların içinde kadınların oranı önemli. Bu kadınların yüzde 55’i 40 yaşın altında. Yüzde 60’nın kıdemi 15 yılın altında. Büyük çoğunluğu üniversite mezunu. 40 yaşına kadar başka iş yapmamış bu insanlar KHK ile eve kapatıldı. Ya temizlikçi oldular ya çocuk bakıyorlar.” dedi.
İhraçların başladığı 20 Temmuz’dan bu yana sağlıktan faydalanamadıkları için psikolojik destek alamadıklarını belirten Uzpak, “Engelli bakım paraları ödenmedi. Yeşil kart başvuruları işleme bile konulmadı. İhraç döneminde gebe olan kadınların yüzde 4’ü düşük yaptı. Aradan geçen 3,5 yılda 60 intihar vakası yaşandı ki bunların çoğu kadın. Yurtdışına gitmek isterken Meriç Nehri’nde 18’i bebek ve çocuk 30 kişi boğularak can verdi. Yüzlerce çocuk halen cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalıyor. Gözaltına alınan kadınlara kötü muamele yapıldığını biliyoruz-duyuyoruz.” vurgusunu yaptı.
“İNTİHAR DÜŞÜNCESİ YÜKSEK”
KHK’lıların durumunu psikolojik açıdan ele alan Prof. Dr. Haluk Savaş, kendi kliniğinde görüştüğü 30 KHK’li hasta ve hasta yakınları üzerinden yola çıkarak çarpıcı örnekler verdi. İşini, aşını, dostunu, arkadaşını, akrabasını kaybeden KHK’lıların sindiğini, korktuğunu ve toplumdan izole yaşamaya başladıklarına dikken çeken Savaş “Yaptığımız çalışmalarda ve tedavi sürecinde gördük ki ‘dinimiz intiharı kesin bir şekilde yasaklamasına rağmen’ muhafazakâr olduğu için bu düşünceyi eyleme geçirmeyenler olduğu gibi intihar niyeti besliyorlar.” dedi.
Kadınlarda intihar düşüncesinin daha yüksek olduğunu anlatan Savaş “Çünkü intihar dediğiniz şey bir yazılımdır. Bu düşünceyi, sağlıklı çalışmadığı durumlarda beyin üretmeye başlar, o yazılımı devreye sokar. Tedaviyi düzgün alınca geçer ama KHK’lıların o şansı çok az. Görüştüğümüz hatlarda en fazla; kaygı bozukluğu, bipolar, depresyon, psikoz, takıntı, psikolojik dürtü kontrolü ve öfke kontrolü gibi sorunlar var. Bazı hastalar bu saydığın rahatsızlıkların birden fazlasını yaşıyor” uyarısında bulundu.
“HUKUKSUZLUKLAR BAHANELERLE MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
TBMM’de kendisi gibi olan KHK’lıları temsil eden HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise ihraçların, Türkiye’de bir cadı avının mahsulü olan ve ‘bunu hak ettiler, devlet kendisini yeniden üretiyor’ gibi bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.
“Cadı avı halen devam ediyor. Burada herkes siyasi kimliğini bir kenara koyması gerekiyor. İktidar, kendisine muhalif olan herkese aynı şey yapıyor” diyen Gergerlioğlu, muhaliflerin “sen de vatandaş mısın?” diye horlandığını ve vatandaşlıktan çıkarılmış muamelesi gördüğünü söyledi.
“BÜYÜKELÇİ VE TERCÜMAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI”
Toplumun büyük bir yıkım yaşadığını dile getiren Gergerlioğlu, “Biz, yaşanan bu vicdansızlık ve zulmü herkese anlatıyoruz. Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger’e de anlattık, Avrupa ülkelerinin elçilerine de rapor verdik. Hatta bize 30 dakikalık bir randevu veren Hollanda Büyükelçisi (Marjanne de Kwaasteniet), insanların yaşadığı mağduriyetleri, maruz kaldıkları vicdansızlık ve acımasızlığı anlattıkça çok etkilendi ve tam 2 saat dinledikten sonra gözyaşlarını tutamadı, tercümanı hüngür hüngür ağladı.” açıklamasında bulundu.
KHK’lıların yüzde 95’inin ekonomik zorluk yaşadığını belirten Gergerlioğlu, “Yüzde 85’i psikolojik sorun yaşıyor, yüzde 84’ü toplumsal dışlanmaya maruz kalmış. Yüzde 80’i tehcir edilmiş. Bakın Ermenilere nasıl tehcir yapılmışsa, yaşadığı yerde sosyal dışlanmaya maruz kalanlar orayı terk etmek zorunda kalmış. Bu da bir tehcir değil midir? İstatistikler çok vahim ve bu hükümet KHK’lılarla ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyor.” dedi.
“Vicdanlarını ve ahlaki duygularını ayaklar altına almışlar” diyen Gergerlioğlu, “OHAL İnceleme Komisyonu açık açık anayasa ihlali yapan bir kuruma dönüştü ve art niyetliler. İnsanları çok açık söylüyorum ‘böcek’ gibi görüyorlar. Komisyon üyelerine yaptıkları usulsüzlük ve kanunsuzluk nedeniyle bir gün yargılanacaklarını açık açık söyledim.” ifadesini kullandı.
Paneli düzenleyen İnsan Hakları Gaziantep Şubesi adına söz alan Başkan Salman Yergin, KHK’lıların hak arama mücadelesinde her zaman yanlarına olacaklarını ifade ederken, Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları da her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
Gazete Duvar’da yer alan habere göre, düzenlenen panelde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’den giden ihraç dosyalarının ‘altında kaldığı’ vurgulandı.
140 BİN KİŞİ BİR GECEDE YOK EDİLDİ
Öğretmenken ihraç edilen Adana KHK Platformu kurucularından Münir Korkmaz, hak aramak için 3 kişi ile çıktıkları yolda önemli yol kat ettiklerini söyledi. KHK’lıların 20 ilde fiziken örgütlendiğini söyleyen Korkmaz, “140 bin kişinin bir gecede yok edildiği, açlıkla terbiye edilmek istendiği, yok sayıldığı, seçmen olmalarının bile tartışıldığı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş şekilde sivil ölüme terk edildiği bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Bu işin turnusol kâğıdı vicdandır ve vicdanı olan herkesi ilgilendirir. Bizim çektiklerimizi herkes bilmeli. Her durumda ve ortamda mücadele verilmelidir” dedi.
AİHM, BU YÜKÜN ALTINDA KALDI
İhraçların hukuki boyutunu değerlendiren İHD Adana Şube Başkanı Avukat İlhan Öngör ise, “140 bin kişi peyderpey ihraç edildi. Ancak biz avukatlar ne yapacağımızı bilemiyorduk. Normlarda altı çizilen öngörülebilirlik durumu burada yoktu.” sözleriyle hukuki çıkmaza vurgu yaptı.
“Oysa hangi suça, hangi cezanın verileceği kanunlarla bellidir” diyen Öngör, “Biz ilk başlarda ihraçlarla ilgili olarak nereye başvurulur onu dahi kestiremiyorduk. İdare Mahkemesi’ne gittik, ihraçların idari değil yasama faaliyeti olduğu ileri sürerek dosyalara bakamayacaklarını söylediler. Anayasa Mahkemesi OHAL düzenlemesi ile alınan kararlara bakmayacağını söyledi. Elimizde kala kala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi( AİHM) kaldı. Orada üye ülkelerin yaptığı 40 bine yakın başvuru vardı. Türkiye’de özellikle ihraçla ilgili 60 binin üzerinde dosya gitti ve AİHM de bu yükün altında kaldı, orası da siyasallaştı” dedi.
AİHM’in, AB sekretaryası aracılığıyla sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalıştığını anlatan Avukat Öngör, “Sonuçta 7 kişiden oluşan bir OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu. İdari yargının ‘yasama konusu biz bakamayız’ dediği başvuruları, idari açıdan bu kurul değerlendirmeye başladı. Savunma almayan, dilekçe kabul etmeyen, delil sunulamayan bu kurulun kendisi hukuksuzdur ve adil yargılanma hakkını temelden ihlal etmektedir. Yani en önemli sorun, yargının devlet tarafından nasıl algılandığıdır. KHK meselesinin yargıyla çözülmesi çok uzun yılları alabilir.” ifadesini kullandı.
“17 BİN KADIN CEZAEVİNDE”
KHK ve ihraçları kadınlar açısından değerlendiren Suzan Uzpak, cezaevlerinde 17 bin kadının olduğunu ve bunun insanlık tarihinde ilk kez gerçekleştiğine dikkat çekti. Uzpak, “Toplam ihraçların içinde kadınların oranı önemli. Bu kadınların yüzde 55’i 40 yaşın altında. Yüzde 60’nın kıdemi 15 yılın altında. Büyük çoğunluğu üniversite mezunu. 40 yaşına kadar başka iş yapmamış bu insanlar KHK ile eve kapatıldı. Ya temizlikçi oldular ya çocuk bakıyorlar.” dedi.
İhraçların başladığı 20 Temmuz’dan bu yana sağlıktan faydalanamadıkları için psikolojik destek alamadıklarını belirten Uzpak, “Engelli bakım paraları ödenmedi. Yeşil kart başvuruları işleme bile konulmadı. İhraç döneminde gebe olan kadınların yüzde 4’ü düşük yaptı. Aradan geçen 3,5 yılda 60 intihar vakası yaşandı ki bunların çoğu kadın. Yurtdışına gitmek isterken Meriç Nehri’nde 18’i bebek ve çocuk 30 kişi boğularak can verdi. Yüzlerce çocuk halen cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalıyor. Gözaltına alınan kadınlara kötü muamele yapıldığını biliyoruz-duyuyoruz.” vurgusunu yaptı.
“İNTİHAR DÜŞÜNCESİ YÜKSEK”
KHK’lıların durumunu psikolojik açıdan ele alan Prof. Dr. Haluk Savaş, kendi kliniğinde görüştüğü 30 KHK’li hasta ve hasta yakınları üzerinden yola çıkarak çarpıcı örnekler verdi. İşini, aşını, dostunu, arkadaşını, akrabasını kaybeden KHK’lıların sindiğini, korktuğunu ve toplumdan izole yaşamaya başladıklarına dikken çeken Savaş “Yaptığımız çalışmalarda ve tedavi sürecinde gördük ki ‘dinimiz intiharı kesin bir şekilde yasaklamasına rağmen’ muhafazakâr olduğu için bu düşünceyi eyleme geçirmeyenler olduğu gibi intihar niyeti besliyorlar.” dedi.
Kadınlarda intihar düşüncesinin daha yüksek olduğunu anlatan Savaş “Çünkü intihar dediğiniz şey bir yazılımdır. Bu düşünceyi, sağlıklı çalışmadığı durumlarda beyin üretmeye başlar, o yazılımı devreye sokar. Tedaviyi düzgün alınca geçer ama KHK’lıların o şansı çok az. Görüştüğümüz hatlarda en fazla; kaygı bozukluğu, bipolar, depresyon, psikoz, takıntı, psikolojik dürtü kontrolü ve öfke kontrolü gibi sorunlar var. Bazı hastalar bu saydığın rahatsızlıkların birden fazlasını yaşıyor” uyarısında bulundu.
“HUKUKSUZLUKLAR BAHANELERLE MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR”
TBMM’de kendisi gibi olan KHK’lıları temsil eden HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise ihraçların, Türkiye’de bir cadı avının mahsulü olan ve ‘bunu hak ettiler, devlet kendisini yeniden üretiyor’ gibi bahanelerle meşrulaştırılmaya çalışıldığını vurguladı.
“Cadı avı halen devam ediyor. Burada herkes siyasi kimliğini bir kenara koyması gerekiyor. İktidar, kendisine muhalif olan herkese aynı şey yapıyor” diyen Gergerlioğlu, muhaliflerin “sen de vatandaş mısın?” diye horlandığını ve vatandaşlıktan çıkarılmış muamelesi gördüğünü söyledi.
“BÜYÜKELÇİ VE TERCÜMAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI”
Toplumun büyük bir yıkım yaşadığını dile getiren Gergerlioğlu, “Biz, yaşanan bu vicdansızlık ve zulmü herkese anlatıyoruz. Avrupa Birliği Büyükelçisi Christian Berger’e de anlattık, Avrupa ülkelerinin elçilerine de rapor verdik. Hatta bize 30 dakikalık bir randevu veren Hollanda Büyükelçisi (Marjanne de Kwaasteniet), insanların yaşadığı mağduriyetleri, maruz kaldıkları vicdansızlık ve acımasızlığı anlattıkça çok etkilendi ve tam 2 saat dinledikten sonra gözyaşlarını tutamadı, tercümanı hüngür hüngür ağladı.” açıklamasında bulundu.
KHK’lıların yüzde 95’inin ekonomik zorluk yaşadığını belirten Gergerlioğlu, “Yüzde 85’i psikolojik sorun yaşıyor, yüzde 84’ü toplumsal dışlanmaya maruz kalmış. Yüzde 80’i tehcir edilmiş. Bakın Ermenilere nasıl tehcir yapılmışsa, yaşadığı yerde sosyal dışlanmaya maruz kalanlar orayı terk etmek zorunda kalmış. Bu da bir tehcir değil midir? İstatistikler çok vahim ve bu hükümet KHK’lılarla ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyor.” dedi.
“Vicdanlarını ve ahlaki duygularını ayaklar altına almışlar” diyen Gergerlioğlu, “OHAL İnceleme Komisyonu açık açık anayasa ihlali yapan bir kuruma dönüştü ve art niyetliler. İnsanları çok açık söylüyorum ‘böcek’ gibi görüyorlar. Komisyon üyelerine yaptıkları usulsüzlük ve kanunsuzluk nedeniyle bir gün yargılanacaklarını açık açık söyledim.” ifadesini kullandı.
Paneli düzenleyen İnsan Hakları Gaziantep Şubesi adına söz alan Başkan Salman Yergin, KHK’lıların hak arama mücadelesinde her zaman yanlarına olacaklarını ifade ederken, Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi avukatları da her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.