Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF), ” Erdogan’in Politikaları: Global Barışa ve Güvenliğe Tendit’ başlıklı bir rapor yayınladı.
GYV’nin raporunda, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlaller ve Türkiye’nin son yıllarda Erdoğan ve politikalarının bölgesel ve küresel barış ve güvenlik için oluşturduğu tehdit konuları gündeme getirildi.Raporda Türkiye’nin Erdoğan döneminde geçirdiği evreler anlatılırken Türkiye’nin gittikçe otoriter bir yapıya dönüşmesi aşamaları ile ortaya kondu. Raporda özellikle 15 Temmuz sonrası hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele olayları tek tek sıralandı. Bu dönemde hem Hizmet Hareketi’ne hem diğer gruplara karşı baskı ve vahşet suçları dile getirildi.
Ayrıca Raporda Erdoğan rejiminin uluslararası alandaki bazı ilişkileri de gündeme getirildi Erdoğan rejiminin “İslam Devleti” olarak adlandırılan hedefleri de dahil olmak üzere, kendi jeopolitik ve stratejik hedefleri nedeniyle bölgenin aşırılık yanlısı ve terörist grupları ile yakın ittifaklar kurduğu iddiası dile getirirken , Türkiye’nin bölgesel nüfuzunu genişletmek ve siyasi rakiplerini sınırlandırmak için jeopolitik bir araç olarak sözde İslam Devleti’ne (IŞİD) sponsor olduğu ile ilgili görüşleri tek tek sıralandı .
Rusya’nın dile getirdiği iddialarda gündeme taşınırken IŞİD tarafından kontrol edilen tesislerle Türkiye’nin petrol ticaretine yönelik suçlamaları olmuştur. Rus askeri yetkilileri, Suriye ve Irak’ta petrol yüklü tankerler sütunlarının Türkiye sınırını düzenli olarak geçtikleri iddiasını desteklemek için uydu görüntüleri de sergilediler.Raporda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminin mülteci krizini siyasi çıkarları için kullandığının altı çizildi.Rapor, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi (Avrupa Konseyi)ve diğer ilgili kuruluşlar ile paylaşıldı.
RAPORUN İÇERİĞİ
Raporun girişinde, “Türkiye bir zamanlar nispeten istikrarlı bir ülke iken çok dengesiz bir bölgeye dönüştü. 2011’deki Arap Baharı ayaklanmalarının yanı sıra sürekli iç istikrarsızlığın ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimi, genellikle demokratik değerler, insan hakları, barış ve istikrarın zedelenmesi pahasına gitgide gücünü merkezileştirmektedir. Suriye iç savaşından kaynaklanan mülteci krizinin ortaya çıkması, aşırı sağın yükselişi, Batı ülkelerinde demokratik değerlerin aşınması ve İran ve Rusya gibi otokratik rejimlerin ortaya çıkmasını içeren bölgesel ve uluslararası gelişmeler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki gücünü ülke genelinde genelinde daha kötü kullanmasına neden oldu.” dendi.
Raporun kapsam kısmında şu ifadelere yer verildi:
“Bu rapor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idare ve politikalarının ulusal, bölgesel ve küresel barış ve güvenlik için ne buyuklukte bir tehdit oluşturduğunu ortaya koymaya çalışıyor. Son yıllarda ve özellikle Temmuz 2016 darbesinden sonra, bölgesel ve küresel seviyelerde Türkiye’nin politikalarında degisiklik olmasiyla ilgili endiseler artmaktadır. Ocak 2019’da, küresel olarak barışı, insan haklarını ve sürdürülebilir kalkınmayı ilerletme yetkisine dayanarak, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF), Türk hükümetinin mevcut politikalarının uzun vadeli etkilerini ve yapacağı seçimler sonucunda sadece politik olarak değil ayni zamanda nereye ait olacağını değerlendirmekle görevlendirildi. Görevini yerine getirmek için, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı iki temel görevi yerine getirmek için çaba gösterdi:
*Erdoğan’ın politikalarını ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde temsil ettiği tehdidi değerlendirme.*Uluslararası toplumun, ülkedeki ve yurt dışındaki güncel sorunları ele almak için doğru kararlar vermesine yardımcı olmayı amaçlayan gerekli adımları önerme Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, mevcut durum ve ortaya cikis nedenleriyle ilgili tüm olayları göz önüne alırken, özellikle Temmuz 2016 darbesinin ardından gerçekleşen olaylara odaklandı.Bu rapor, çeşitli kaynakların kapsamlı bir inceleme yapilarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından hazırlanmıştır. Kaynaklar arasında Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlardan politika incelemeleri, New York Times ve The Guardian gibi kurumlardan haberler, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları ve gözlemciler tarafından derlenen raporlar, yer alıyor. Rapor mevcut durumun doğru analizini sağlamak ve somut önerilerde bulunmak için kaynakları mümkün olduğunca bütünsel olarak kullanmaya çalıştı.Raporun hedef kitlesi, Türkiye’nin tarihi ve güncel gelişmeleriyle ilgili uzmanları ve analistleri, Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Avrupa Birliği ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarıve bunun disindaki uluslararası örgütleri içermektedir. Raporun amacı ayrıca, Turkiye’nin hem içinde hem de dışında devam eden durumun uluslararası topluluğunu bilgilendirmeye yardımcı olmak, konuyla ilgili nüanslı anlayış ve görüşler geliştirmeye yardımcı olmak ve nihayetinde uluslararası topluma risklerin barış ve güvenligi saglamak icin nasıl ele alınacağına ilişkin tavsiyelerde bulunmaktır.
Sonuçta, rapor, Türkiye içinde ve dışında mevcut siyasi, sosyal ve ekonomik durumu (ve sonuçları) oldukça kapsamlı ve bütünsel olarak ele almak istiyor. Spesifik olarak, raporun
kapsamı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idaresinin ve politikalarının küresel barış ve güvenliği
bozmaya neden oldugu çeşitli yolları ayrıntılı olarak içerir. Rapor, Türkiye’deki koşulları
bölgesel olarak ve ayrıca uluslararası toplumla ilişkilerini derinlemesine incelenmesiyle
okuyucularına devam eden gelişmelerin daha net ve nüansel bir anlayışını sunmayı umuyor.Medya kuruluşları, politika grupları, düşünce kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, gözlemciler ve uluslararası kuruluşlardan gelen raporlar,gibi çok çeşitli kaynaklar sayesinde, rapor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde Türkiye’nin doğru bir portresini sunmaya çalışıyor. Öneriler yoluyla, rapor uluslararası topluluğa sağlam kararlar vermede yardımcı olmak ve ülke içinde ve ötesindeki sorunları ele almak için pratik çözümler sunmak niyetindedir.”