Cezaevinde kansere yakalanan ve tahliyesi sonrası tedavisi geciktiği için hayatını kaybeden gazeteci Mevlüt Öztaş’ın KHK’lı polis memuru kardeşi Yaşar Öztaş, Yargıtay’ın cezasını onamasıyla hapse girdi. İki çocuk annesi Zeliha Öztaş eşi için endişeli, “Bu haksızlığı daha fazla hazmedemiyorum” diyor.
KHK’yla kapatılan Cihan Haber Ajansı Uşak muhabiri Mevlüt Öztaş’ın KHK’yla ihraç edilen polis memuru kardeşi Yaşar Öztaş (33), Yargıtay’ın cezasını onaması üzerine cezaevine konuldu. 6 ve 4 yaşlarında iki çocuk annesi Zeliha Öztaş (32), eşinin 9 yıllık bir polis memuru olduğunu belirterek, “Görevi boyunca mesleğinin hakkını vermek için gayret etti. Her zaman için işini her şeyin üstünde tutar, canı pahasına hakkını vererek yapmaya çalışırdı,” dedi.Yaşar Öztaş’ın ihraç olmadan önce 3 yıl Hatay’da, 3 yıl Mardin Kızıltepe’de, 1 yıl İstanbul Sultanbeyli’de, 2 yıl da İstanbul Tuzla’da görev yaptığını anlatan ZelihaÖztaş şunları söyledi: “Mardin Kızıltepe’deyken Çevik Kuvvet biriminde görev yapıyordu. Bir gün kaldığımız polis lojmanına saldırı oldu. Eşimin zarar görmesinden endişelenerek ayaklarına kapandım ne olur gitme, gerekirse mesleği bırak gidelim buralardan diye yalvardım. Eşim beni dinlemeyip silahını aldı ve ‘ben bu uğurda yemin ettim, üzerime düşeni yapmalıyım’ diyerek çıktı gitti.”
‘İHRAÇ OLMADAN ÖNCE ÖDÜLLENDİRİLDİ, BİR GECE DE Mİ TERÖRİST OLDU?’
“Ben hep eşimi evde yüreğim ağzımda bekledim,” diyen Zeliha Öztaş, eşinin iki kez büyük trafik kazası geçirdiği ve ölümlerden döndüğünü ancak yine de mesleğini bırakmayı asla düşünmediğini kaydetti. Yaşar Öztaş’ın 16 Kasım 2016 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden meslekten uzaklaştırılıp beş gün sonra da ihraç olduğunu anlatan Zeliha Öztaş, “Ben ikinci çocuğuma hamileydim doğum yapana kadar eşim bunu benden gizledi. İhraç olmadan bir ay önce büyük bir hırsızlık çetesini çökertti ve emniyetten çağrılarak çeyrek altınla ödüllendirildi. Bir ayda ne değişti de eşim terörist oluverdi?” diye sordu.
GEREKÇE: SU KUYUSU İÇİN DERNEĞE BAĞIŞ, BANKADAN KREDİ KARTI ALMAK
Eşinin Kimse Yok Mu derneğine yaptığı bağış nedeniyle ihraç edilip tutuklandığını anlatan Zeliha Öztaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim 6 yıl çocuğumuz olmadı, sonrasında Rabbim nasip etti, biz de bunun sevinci ile bir hayır yapmak istedik. Televizyonda devlet denetimi ve bilgisi altında olan bu dernek hakkında reklamlar gördük ve kızımız adına bir su kuyusu açtırmak istedik. Ben ‘keşke bu yardımı yapmasaydık’ dersem ahirette bunun mükâfatını nasıl alırım? Allah rızası için yaptığımız bir hayrı bu dünyada bizim önümüze suç diye koydular. Devletin resmi olarak çalışan bankasını tamamen maddi çıkarlarla, kart ücreti olmadığından dolayı kredi kartı almak için kullandık. Resmi bir banka olması ve yalnızca o bankayı kullanmamamıza rağmen bu da suç olarak sunuldu. Bylock var dediler ama 4 yıldır ne içerik geldi ne başka bir delil.”
19 AY TUTUKLU KALDI
Eşinin ihraç olduktan sonra geçimlerini sağlamak için önce bahçıvanlık yaptığını anlatan Zeliha Öztaş, “Biz yeni hayatımıza ayak uydurmaya çalışırken eşim bir gün notere araba satışı için gitti ve 19 ay gelmedi. Hakkında yakalama kararı çıkarılmış. Bizim için bambaşka sıkıntıların olduğu yeni bir dönem başlamış oldu. Ben ev hanımıyım ve ilkokul mezunuyum eşime, çocuklarıma ve kendime bakabilmek için patik örerek geçimimi sağlamaya çalıştım. Ailemden de destek görüyordum ancak ben zaten onlara yük oluyorken hem eşimi hem çocuklarımı da onlara yük etmek istemedim” ifadelerini kullandı. Elinde kist çıktığını, doktorun ameliyat olması gerektiğini söylediğini kaydeden Zeliha Öztaş, “Yaşamımı zor idame ettiriyor, yiyecek ekmeği zor buluyorken bunu karşılayacak maddi gücüm yoktu. Bir şekilde bu zorlu süreci atlattık” dedi.
“KIZIM BABASINDAN YABANCI GÖRMÜŞ GİBİ KORKUYORDU”
Delillerin yetersiz olması nedeniyle Yargıtay’ın eşini tahliye ettiğini anlatan Zeliha Öztaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Küçük kızım eşim gittiğinde 6 aylıktı. Eşim gidene kadar kızımı hep eşim uyuttu, bende asla uyumazdı. Eşim cezaevinden çıkıp eve geldiğinde eşimden başka kimsede uyumayan kızım, yabancı görmüş gibi korkuyor ve ‘anne babam ne zaman kendi evime gidecek’ diye soruyordu.”
“GÜNLERCE ABİSİ İÇİN GÖZYAŞI DÖKTÜ”
Zeliha Öztaş, kötü zamanları atlattık derken eşinin ağabeyi Mevlüt Öztaş’ın ölümüyle sarsıldıklarını anlatarak, şöyle devam etti: “Bir şekilde zor zamanları atlattık çok şükür derken eşimin abisi Mevlüt Öztaş’ın cezaevinde kanser hastalığına yakalandığını öğrendik. Eşim babasını kaybettiği için abisini babası gibi görürdü. Abimizin ciddi sağlık sorunu olmasına rağmen ölümünün son anlarında kadar tahliyesini vermediler. Uzun uğraşlar sonucu çıktı fakat kısa süre sonra kaybettik. Eşim günlerce, abisi için gözyaşı döktü. Acısı hala tazeyken Yargıtay’ın cezasını onadığını öğrendi.”
“YAŞADIKLARIMIZIN DA ETKİSİ İLE ENDİŞE EDİYORUM”
Yaşar Öztaş’ın 17 Aralık 2020 tarihinde polis tarafından yeniden cezaevine götürüldüğünü kaydeden Zeliha Öztaş, “Yargıtay delil yetersizliğinden dolayı kararı bozup eşimi tahliye etmişken, yeni bir delil eklenmemesine rağmen bu sefer sebebini anlayamadığımız şekilde kararı onadı. Daha yeni, en taze örnek Mevlüt abimiz. Dertten kanser hastalığına yakalandı ve belki de geç teşhis ve tedaviden kaynaklı hayatını kaybetti, aynısının eşimin başına gelmeyeceğinin garantisini kim verebilir? İki çocuklu eşi olarak yaşadıklarımızın da etkisi ile endişe ediyorum. Askerlikte bile bir evden bir şehit çıktıysa eğer, kardeşini ağır olmayan yerlere gönderirler, biz abimi yeni kaybetmiş, acımız tazeyken birde üzerine eşim için endişeleniyoruz” dedi.
“BU HAKSIZLIĞI DAHA FAZLA HAZMEDEMİYORUM”
Öztaş sözlerini şöyle tamamladı: “Buradan yetkililere sesleniyorum. Eşim ne yapmış, bana deseniz ki şu kişiyi öldürmüş, şu kişinin malına namusuna göz dikmiş. İnanın bir gram gözyaşı dökmeden cezasını çekmesini beklerim. Ama bana hiçbir suç gösteremiyorsanız eğer eşimi ailesinin yanına, çocuklarının başına geri gönderin. Bu haksızlığı daha fazla hazmedemiyorum, artık gücümüz tükendi…”