İLKER DOĞAN-TR724.COM
İnsanlar birer birer öldürülüyor. Kimi cezaevinde işkenceden geçiriliyor, kimi karakolda çırılçıplak soyuluyor. Kimi ölümle, kimi tecavüzle tehdit ediliyor. Zulüm zincirine her gün yeni halkalar ekleniyor, toprağa her gün bir başka mazlumun bedeni düşüyor. Ancak Türkiye’de kendisini ‘muhalif’ olarak konumlandıran bir kesim var ki, görmüyor, duymuyor ve konuşmuyor. Görse de görmezden geliyor, duysa da duymamış gibi yapıyor. Öylece yaşayıp gidiyor…
Kendi ‘mahallesi’nden bir gazeteci ya da öğretmen tutuklandığında veya hakkında bir soruşturma açıldığında kıyameti koparanlar, Hizmet Hareketi söz konusu olduğunda lal kesiliyor. Sorsanız demokrat! Dinleseniz yargının bağımsızlığını, adaleti ve hukukun üstünlüğünü savunuyor ama heyhat! Bunu sadece zulüm kendisine dokunduğu zaman yapıyor.
BİR BAHARI KAÇIRMIŞ, VAH Kİ VAH!
Gülen Cemaati ile ‘iltisaklı’ olduğu iddiasıyla insanlar gözaltına alınmış, işkence görmüş, öldürülmüş, kaçırılmış, kaybedilmiş kimin umurunda? Yüzlerce çocuk cezaevlerinde büyümüş ne çıkar! Bir köpeğe kötü muamele karşısında arslan kesilenler, insanların cezaevlerinde beyaz plastik bir sandalyede öldürülmesini hiç umursamıyor.
Oda TV’den Barış Terkoğlu tahliyesinden birkaç gün sonra verdiği bir röportajda, “Bir bahar mevsimini kaçırdım. Çocuğumun diş çıkardığını göremedim!” diyordu. Yaklaşık 6 ay kalmıştı cezaevinde. Neredeyse ağlayacaktı!
İktidarın yolsuzluklarını ortaya saçan polisler yıllardır tek kişilik hücrede tutuluyorlar. Eşlerini de aldılar içeri. Hiçbir somut delil gösterilmeksizin ‘terör’den ceza verilen insanlar yatarını doldurmalarına rağmen tahliye edilmiyor. Babası tutuklandıktan sonra onlarca çocuk kansere yakalandı, can verdi. Babalarını bile göremediler. Hangi sözüm ona ‘muhalif’ gazete ya da televizyon, “Yahu bu iddialar doğru mu” diye soruyor?
ÖLÜM DEĞİL CİNAYET
İnsanlar işkencelerden geçirildi, cezaevlerinde kansere yakalandı ama tahliye edilmediler. Tedavileri bile bilerek ve isteyerek geciktirildi. Prof. Dr. Haluk Savaş, gazeteci Mevlüt Öztaş, yönetmen Fatih Terzioğlu, KHK’lı komiser Ümit Gökhasan ve daha niceleri… Hepsi öldürüldü. Hepsinin tedavisi geciktirildi, tahliye talepleri reddedilerek adım adım ölüme gönderildi. Peki bu ölümlerle ilgili tek kelam duydunuz mu? AKP rejiminin Pravda gazeteleri zaten yazmazlar; peki ‘muhalif’ geçinen gazetelerde bu cinayetlerden hangisi haber oldu? Hangi ‘muhalif’ televizyon bu zulümlerin mağdurlarını ekrana çıkarıp konuşturdu?
BİR GARİP: KHK’LI FATMA ÖĞRETMEN
İki yıl önce 14 yaşındaki engelli oğlunu toprağa veren KHK’lı sınıf öğretmeni Fatma Görmez, üç gün önce göçtü gitti. Bir kez böbrek, iki kez de kalp ameliyatı olmuştu. Bir kulağını kaybetti. Eşi 4,5 yıldır tutukluydu. Eşin görmesine bile izin vermediler. Arkasında 16 yaşında hasta bir kız çocuğu bıraktı. Hangi ‘muhalif’ gazete ve televizyon verdi Fatma öğretmenin haberini?
3 AYLIK BEBEK CEZAEVİNDE KARANTİNADA
İnsan Hakları Savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, önceki gün paylaştı kendisine gelen bir mektubu. Bir takipçisinin gönderdiği mektuba göre Bünyan Cezaevi karantina koğuşunda 3 aylık bir de bebek vardı. Karantina süresi bitince bebek de annesiyle birlikte cezaevindeki koğuşuna gidecekti. Yasaya göre bu anne tutuklanmamalıydı ama tutuklanıyor. Bugün Türkiye’deki cezaevlerindeki bebek sayısı 800’e yakın. Sözde ‘muhalif’ bir gazete ya da televizyonda bu konunun eleştirildiğini gördünüz mü?
GÜPE GÜNDÜZ ADAM KAÇIRILIYOR, KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL
Tıp fakültesi öğrencisi gencecik bir kız, Nursena Küçüközyiğit günlerdir, “Babam kayıp, ne olur babamı bulun,” diye yalvarıyor. Adli kolluğun, savcının yapması gerekeni yapıyor ve babasının kaybolduğu güne ait kamera kayıtlarını buluyor. Kayıtları emniyete ve savcılığa götürüyor ancak muhatap bulamıyor. Dosyaya savcı bile atanmıyor. 29 Aralık’tan bu yana çırpınıyor Nursena! Herhangi bir ‘muhalif’ gazete ya da televizyonda konuyla ilgili kaç haber gördünüz?
MUHALEFET İKTİDARA ÇANAK TUTUYOR
Medyanın hali ortada. Peki muhalefet ne yapıyor? AKP’nin zulümlerinin muhatabı Hizmet Hareketi olduğunda öylece izliyor. Tek kelime bile etmiyor. Koca Meclis’te toplasanız 4 vekil yok, hukuksuzlukları dile getiren. AKP bir kez ‘FETÖ’ derse, CHP ya da İYİ Parti iki kez diyor! Ancak örneğin İş Bankası’ndaki hisseleri söz konusu olduğunda CHP hemen 17/25 Aralık dosyasını gündeme getiriyor! Tapeleri koyuyor masaya! AKP hemen geri adım atıyor. İşte Türkiye’nin hali bu; iktidarından muhalefetine tamamen çürümüş, enfekte olmuş ve kokuşmuş bir toplum var karşınızda…