Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin kardeşi Abdülmecid Ünlükul’un oğlu Suad Ağabey’imizin hatıralarını, hanımı Şükran Hanımefendi ve oğlu arkadaşımız Seyda Ünlükul şöyle anlatıyorlar:
Şükran Ünlükul: “Eşim (Suad), Üstad’ın ziyaretinden sonra, eli ayağı titreyerek ziyaretini anlatıyordu. Amcamı (Üstad Hazretleri’ni) göreceğim diye elim, ayağım titriyordu. Kapıyı çaldım ve içeri girdim. Bir anda gördüğüm manzara beni çok etkilemişti. Orta büyüklükte bir oda, yerde ince bir kilim, ayaklarınızı bile uzatamayacağınız kadar küçük boyda bir yatak ve onun üzerinde oturan amcam. Beni görür görmez ‘Suad’ım’ diye daha elini öpmeme fırsat vermeden boynuma sarıldı ve başladı ağlamaya. ‘Beni akrabalarıma hasret bıraktılar’ dedi ve çok ama çok ağladı. İçimizdeki o hasretle birbirimize sarılıyor ve beraber ağlıyorduk. O anda içimizde kopan fırtınaları anlatmak o kadar zor ki… Sonra, Üstad, ‘Suad’ım sen burada fazla kalma, buraya gelirler seni de yakalarlar, ekmeğinden olma. Hemen seni götürsünler, otobüse bindirsinler. Abdülmecid’e selam söyle. Öp benim yerime, onu çok özledim.’ dedi. Bir daha görüp göremeyeceğimi bilemediğim amcamın yanından, onu görmenin sevinciyle ve ayrılığın verdiği hüzün ile ayrılıp işte Konya’ya geldim.’
“Tebessümle evimize gelen Suad Bey’in sevinci sanki gözlerinden okunuyordu. Hemen kayın pederimin yanına gitti ‘Baba ben amcamın (Üstad’ın) yanından geliyorum, sana çok selam söyledi ve seni öpmemi söyledi.’ dedi. O çok şaşırmıştı: ‘Sahi Suad nasıl gittin? Seni yakalamadılar mı? Neler konuştunuz?’ dedi.
“1960 senesinde, Üstad Konya’da ziyarete gelmiş. Kayınpederim, Üstad’ın şoförü Hüsnü Bayram’ın arabayı kapıya yanaştırması üzerine, askerlerin ve polislerin arasından arabaya ulaştı. Daha sonra kayınpederim bize dedi ki: ‘Seyda (Üstad) helallik almak için gelmiş. Bana ‘Abdülmecid hakkını helâl et, bizi birbirimize hasret bıraktılar, senden helallik almak için geldim. Sen üzülme, az kaldı, yedi sene sonra beraber olacağız, sen geleceksin.’ dedi. O da Üstad gibi ‘Bizi, birbirimize hasret bıraktılar.’ diyerek çok ağladı, çok üzülmüştü. Üstad’ın bir dediği daha çıktı. 1960’ta vefat eden Üstad’dan tam yedi sene sonra 1967’de de kayınpederim (Abdülmecid Nursi) vefat etti.”
Evet, devirler değişti ama cevirler hiç değişmedi. Şimdi de aynı zulümler Hocaefendi’ye, onun akrabalarına ve dostlarına karşı uygulanılıyor.
Seyda Ünlükul da babası Suad Ağabey’imizden şöyle bahsediyor: “Babam Suad Ünlükul 4 Ekim 1993 tarihinde 63 yaşında iken vefat etti. Babam 1987’de açtığı veraset davası ile Risale-i Nurların haklarını almıştı. Şimdi bu hak, annem Şükran ve kardeşlerim Serkan, Semra, halam Saadet ve bana geçmiş oldu. Bizim bu haktan maddi bir menfaat beklentimiz yok.” diyor. (Ömer Özcan Ağabeyler Anlatıyor-6)