Doç. Dr. Fatma Şen, karaciğer kanserinin özellikle de Hepatit B sorununun olduğu kişilerde yaygın olarak görülür.
Karnınızın üst tarafında devam eden bir ağrıyla uyanıyor, karnınızın herhangi bir yerinde oluşan ağrılardan şikâyet ediyor, çok az miktarda yemenize rağmen hemen doyuyorsanız karaciğer kanseri riski ile karşı karşıya olabilirsiniz. Uzmanlar, karaciğer kanserinin özellikle Hepatit B sorunu olan kişilerde yaygın olarak görüldüğünü belirterek “Kilo kaybı, düşük iştah, mide bulantısı ve kusma, üst karın bölgesinde ağrı, karın bölgesinde şişkinlik, halsizlik ve yorgunluk, göz akında sarılık gibi belirtilerle ortaya çıkıyor” dediler.
NEDENİ TAM BİLİNMİYOR
Sibel Bahçetepe’nin Cumhuriyet’te yer alan hebrine göre, karaciğer kanserinin sinsi ilerleyen ve erken dönemde belirti vermeyen bir hastalık olduğuna dikkat çeken medikal onkoloji uzmanı Doç. Dr. Fatma Şen, karaciğerin kendi dokusundan meydana gelen kötü huylu tümörlerin yol açtığı ciddi bir sağlık problemi olan karaciğer kanserinin özellikle de Hepatit B sorununun olduğu kişilerde yaygın olarak görüldüğünü söyledi. Gelişmiş ülkelerde nispeten daha az rastlanan karaciğer kanserinin, erkeklerde kadınlara oranla daha sık gözlemlendiğini kaydeden Şen, şöyle devam etti:
“Karaciğer kanserinin neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de bazı olguların etkili olduğu düşünülmektedir. Bu noktada en önemli faktör bazı hepatit virüslerinin sürekli devam etmesi durumunda yani kronik hale gelmesiyle karaciğer kanseri meydana gelebilir. Bir diğer sebep ise DNA mutasyonlarıdır. Şöyle ki karaciğer kanseri, karaciğer hücrelerinin DNA’sında meydana gelen mutasyonlar sebebiyle oluşur. Hücreler kontrolsüz şekilde büyüyerek tümöre dönüşebilir. Karaciğer kanserlerinde de belki de en büyük nedeni metastaz oluşturmaktadır. Yani başka bir organ ya da dokudaki kanserli hücrelerin karaciğere sıçramasıyla burada kanser oluşabilir.”
DÜZENLİ KONTROL ŞART
Hastalığın teşhisinin genellikle yüksek riskli hastaların düzenli olarak yaptığı kontrollerde ortaya çıktığını kaydeden Şen, şöyle devam etti:
“Bunun yanı sıra birçok hasta, kendisinde meydana gelen hastalık belirtileri sebebiyle doktora başvurabilir. Bu noktada hastalığın teşhisi için ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans ve alfafötoprotein testi uygulanır. Karaciğer kanserinin tedavisi için birçok farklı yöntem mevcuttur. Öncelikle en etkili yol, cerrahi işlemdir. Bunun için hastalığın meydana geldiği karaciğerin tümörlü bölümü çıkarılır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kalan akciğerin kişinin sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürecek şekilde olmasıdır. Bunun yanı sıra karaciğer nakli de düşünülebilir. Cerrahi işlemin uygulanamayacağı hastalarda ise kemoterapi, radyoterapi, tümörün yakıldığı yöntemler (ablasyon tedavisi) veya mikroküre ile nükleer tıp tedavileri kullanılabilir.”
KARACİĞER KANSERİ RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLER NELERDİR?
HBV veya HCV ile kronik enfeksiyonlar,
Siroz hastası olmak,
Kan şekeri bozukluğu,
Karaciğer yağlanması,
Aşırı alkol tüketimi,
Bazı kalıtsal karaciğer hastalıkları,
Anabolik steroidlerin alımı,
Ailede karaciğer kanseri öyküsü,
Sigara kullanımı,
Aflatoksin adı verilen zehre maruz kalmak.
500’ÜN ÜZERİNDE FONKSİYONU VAR
Vücudun en büyük organı olan karaciğerin 500’ün üzerinde hayati fonksiyonu bulunuyor. Sindirim sırasında atıkları uzak tutmaya ve incebağırsaktaki yağları parçalamaya yardımcı olan safrayı üretmek, kolesterolü ve özel proteinleri üretmek, fazla glikozu glikojene dönüştürmek, hemoglabini işlemek ve depolamak, ilaçları ve zehirli maddeleri kandan temizlemek, enfeksiyonlara karşı direnç geliştirmek, kan hücrelerini üretmek ana fonksiyonlarından bazıları. Araştırmalara göre, dünyada her yıl 800 bin kişiye karaciğer kanseri teşhisi konuluyor. Ülkemizde de görülme sıklığı giderek artıyor. Karaciğer kanseri erken dönemde fark edilebilir belirtiler göstermeyebilir. Bu sebeple siroz gibi yüksek riskli hastalarda erken teşhis için yakın takip çok önemlidir.