Bir önceki yazımda İzmir ile ilgili öğrencilik hatıralarımı anlatırken, Konak Devlet Hastanesi’nden bahsetmiştim. Bugün de aynı konuda güzel bir gelişmeden bahsedeceğim:
Benim için İzmir’in ve İzmir’deki arkadaşlarımın önemi büyüktür. Sabikûn el evvelûn diyebileceğimiz birçok dostum hâlâ İzmir’de. İzmir ve Ege Bölgesi, hizmetin ilklerinin yaşandığı yerlerdir. Eskimeyen dostlarımdan ve ağabeylerimden şu anda İzmir Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan hocamın daveti üzerine, kurulalı 1,5 yıl olan yeni üniversite kampüsüne gittim. Yusuf hocamın rektör olarak atandığını duymuştum, bu vesile ile hayırlı olsun ziyaretinde de bulundum. Yusuf hocam üniversitenin eğitim kampüsünü gezdirdi, talebelerle bahçede karşılaştık hepsinin gözlerindeki ışığa şahit oldum diyebilirim. Sonrasında Yusuf hocamın makamına geçtik, 4 yıldır Şifa sağlık grup başkanı olarak çalışan Doç. Dr. Mehmet Ateş Bey de bize refakat etti. Şifa’nın tarihinden konuşmaya başladığımızda o günlere geri döndüm.
Şifa Sağlık Grubu’nun ve Şifa Üniversitesi’nin kurucu vakfı olan Türkiye Tabipler Vakfı, Dr. Mahmut Akdoğan Bey’in önderliğinde tam 33 yıl evvel kurulmuş. O zamanki kuruculardan biri de şimdiki Rektörümüz Yusuf hocam. Kader-i İlahi 33 yıl evvel kurucusu olduğu vakfın üniversitesinde, Rektör Yusuf hocam. Acaba hiç aklına gelir miydi? Kesinlikle gelmezdi, çünkü tanıdığımdan bu yana beklentisizlerin başında olan bir ağabeyimdi Yusuf hocam. Şifanın ilk günlerini konuştuk. Basmane’de 5-10 doktorun başlattığı 100 m² bir poliklinik iken şimdilerde 10 tane müessesesi olan ve Türkiye’nin ilk branş üniversitesine sahip bir grup olmuş “ŞİFA”.
100 m²’lik 5-10 çalışanlı poliklinik iken, şimdilerde 100.000 m²’ye yakın kapalı alanla hizmet eden 1600 çalışanı, 530 öğrencisi ile Türkiye’de örnek gösterilebilecek sağlık gruplarından bir tanesi. Allah başlangıcından beri bu hizmetleri 1000 kat bereketlendirmiş diyebiliriz. Rektör hocamdan aldığım bilgilere göre 2011-2012 öğretim yılına tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ve sağlık bilimleri fakültesi ile başlanmış olup sağlık bilimleri fakültesinin altında da hemşirelik, fizyoterapistlik ve diyetisyenlik bölümleri açılmış. Açılan bu beş bölümden geçen sene hemşirelikte Türkiye 1.si tıp, diyetisyenlik ve fizyoterapistlikte Türkiye 2.si ve diş hekimliğinde de Türkiye 4.sü olunmuş. Bu sene ise tıp, hemşirelik ve fizyoterapistlikte Türkiye 1.si diş ve diyetisyenlik bölümlerinde ise Türkiye 2.si olunmuş. İlk iki yılında bu başarıya imza atan Şifa Üniversitesi’ni tebrik ediyorum.
Dört yıl evvel Dr. Mahmut Akdoğan Bey’le halef-selef olan Doç. Dr. Mehmet Ateş Bey de aynı misyonu Mahmut ağabeyi gibi devam ettirmeye çalışıyor. Mehmet Bey de her anlattığı şeyde Mahmut ağabeyinden bahsetmesi ve Mahmut Bey’in bu sağlık hizmetinde sabikûn el evvelûn olduğunu ve bu hizmetleri başlattığını söylemesi ve onun izini takip ediyoruz demesi beni çok mutlu ve memnun etti.
Emanet emin ellerde dedim kendi kendime, selefe saygının ve onları yâd etmenin devam etmesi bizim şiarımız olmalı.
İzmir ile ilgili bu teferruata girmemin sebebi bir önceki yazımda bahsettiğim doktorlarla günümüzde ulaştığımız güzel noktaların inşallah bir şükre vesile olması içindir. Bütün Türkiye’deki sağlık hizmetlerine bakınca ve bu özellerin yanında hükümetin de bütün hastane kapılarını halkımıza açmasını da hesaba katınca, gerçekten Allah’a şükürler olsun diyor, bütün sağlıkçılarımızı da tebrik ediyor ve onlara şükranlarımızı sunuyoruz. Var olun sizler ey Hızır’ın temsilcileri…