İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der), Samanyolu Grubu’na bağlı medya kuruluşlarının hukuksuz bir kararla uydudan çıkarılmasına ilişkin açıklama yayınladı.
Derneğin resmi sitesinden yapılan açıklamada, kararın Anayasa’ya aykırı olduğu vurgulanırken Kur’an-ı Kerim’den ayetler ile uyarıda bulunuldu. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10., 25. ve 26. maddeleriyle koruma altında bulunan basın özgürlüğü ve düşünce özgürlüğüne atıf yapılan açıklamada, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile yapılan anlaşmalara da aykırı bir karar olduğu vurgulandı. İŞTE MAZLUMDER’İN ANAYASA MADDELERİ VE AYETLER İLE HAK İHLALLERİNE KARŞI UYARIDA BULUNDUĞU AÇIKLAMA: Bazı Medya Guruplarının Türksat Uydusundan Çıkarılmasın Dair Mazlumder Açıklaması Rahman ; Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. O’na Beyanı ögretti.(K.Kerim :55/1-4) Göklerin ve yerin yaratılması ile Dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir.(K.Kerim: 30/22) Hiç düşünmez misiniz, hiç akletmez misiniz ? (K.Kerim :2/44 ) Samanyolu Yayıncılık Hizmetleri A.Ş.nin, uydu ortamından yararlanarak yayın yapmak üzere; Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş. ile yapmış olduğu sözleşme, süresi devam ederken, hiçbir gerekçe gösterilmeden ,Türksat A.Ş. tarafından tek taraflı bir karar ile fesh edilmiştir. Bu fesih kararı ile Samanyolu TV ve ona bağlı 9 adet TV ve 4 adet Radyo Kanalı, uydu üzerinden yayın yapma imkanından mahrum bırakılmıştır. Samanyolu TV grubu hakkındaki bu kararın tartışmaları devam ederken, daha önce yönetimleri kayyumlara devredilmiş olan İpek Koza Medya grubuna dahil Kitle Haberleşme Araçlarının da Uydu yayını yapma imkanlarından mahrum edildikleri haberleri duyulmaya başlamıştır Bilindiği üzere, artık; habere ve bilgiye ulaşmanın, bir olay ya da düşünce etrafında tartışmanın yolu kitle iletişim araçlarından geçmektedir. Kitle İletişim Araçlarının öneminin giderek arttığı günümüzde , bunları kısıtlama ve engellemenin mahzurları da o oranda artmaktadır. Ne kadar vahim yada ne kadar faydalı olursa olsun, kitle iletişim araçlarında haber olmayan bir bilgi veya olay , insanların gündemine girmemekte ,toplum yarar yada zararı hakkında bilgi sahibi olarak gereğini yapamamaktadır. Dolayısı ile bu araçların varlığı, işleyişi, örgütlenmesi, işleyişlerinde uyulması gerekli kurallar bütün toplumu ilgilendirmektedir. Basın özgürlüğü, haber, bilgi, düşünce ve kanaatlerin kitle iletişim araçları yoluyla serbestçe elde edilebilmesi, ifade edilebilmesi, ve yayılabilmesine tanınan fırsatlar ve imkanlar özgürlüğünü içerir. Basın özgürlüğünün gerçekleşebileceği imkanlar ve fırsatlar ise her hangi bir ayrımcılığa, haksız rekabete ve engellemeye maruz kalmayacak hukuki bir zeminde, bilgiye, habere ulaşabilme hakkı, elde edilen bilgiyi, haberi, düşünceyi açıklayabilme hakkı ve bu bilgiyi, düşünceyi, kanaati, haber, yorum, fotoğraf ve görsel ürünü yayabilme hakkı olarak ifade edebileceğimiz temel unsurları içerir. Uydu üzerinden yayın yapılması işletmeciliği, insanların ortak ve genel ihtiyacı olan düşüncelerini iletme ve haber alma hürriyeti gibi önemli bir hak’kı ilgilendiren bir kamu hizmetidir. Bu kamu hizmetinin gerçekleştirilmesi resmen ve fiilen Türksat A.Ş.nin tekelinde bulunmaktadır. Bu durum ,Türksat A.Ş.nin sahip olduğu bu imtiyazı kullanırken sorumluluğuna daha çok müdrik olmasını gerektirmektedir. Bu kamu hizmeti imtiyazı ; kitabımızda göklerin, yerlerin ve insanın yaratılması, Kur’an-ı Kerim’in bizzat Rahman tarafından öğretilmesi ile birlikte zikredilen ve yine bizzat Rahman tarafından insana öğretildiği belirtilen beyan yeteneği ile ilgilidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sözleşmeyi imzalayan devletlerden , kendi yetki alanlarında bulunan herkesin, 9.maddesi ile düşünce özgürlüğünü, 10.Maddesi düşünceleri ifade özgürlüğünü (beyan ) korumasını , 14.Maddesi ile de sözleşmede sayılan haklardan yararlanmak konusunda , siyasal ve diğer kanaatleri farklı olanlar arasında , devletlerin ayrım yapamayacağını kararlaştırmış ve Türkiye bu hükümlere uyacağını taahhüt etmiştir. Yine, halen yürürlükte bulunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bir askeri darbenin ürünü olmasına rağmen ; “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesi ile,” düşünce ve kanaat hürriyeti “ başlıklı 25.maddesi ile, ”düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti “başlıklı 26.maddesi ile,” basın hürriyeti “başlıklı 28.maddesi,” çalışma ve sözleşme hürriyeti “başlıklı 48.maddesi ile hükümetlere ve idareye ‘insana Allah’ın öğrettiği beyan‘dan kaynaklandığına inandığımız düşünce ve ifade hürriyetini korumayı görev olarak vermiştir. Anayasa Mahkemesi ; ifade özgürlüğünün aynı zamanda “ bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkaları ile birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi ve yayabilmesi anlamına geldiğini” karar altına almıştır. Bu denli önemli olan bir hakkın; olayların tarafı olan idarenin bir işlemi ile engellenmesi, bir grubun ve çalışanlarının haklarının ihlal edilerek mağdur edildiğine dair kuşkuların doğmasına sebep olmuştur .Bu kuşkuların giderilebilmesi; bu tür kararların ancak, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, hakkaniyete uygun, açık ve adil bir yargılama sonucu verilmesine bağlıdır. Bir an önce idari işlemin geri alınarak adil bir yargılama sonucu verilecek kararın uygulanmasını talep ederiz.