FİKRİ DOĞAN/KRONOSNEWS
Devleti yönetenlerin bilinçli, planlı, bitmeyen kinleriyle tedavisine engel olduğu Ahmet Burhan Ataç, 4 sene önce 7 Mayıs 2020’de tam da hayata gözlerini yumdu. Ahmet Burhan’a ve ailesine yaşatılanlar içimde derttir benim.
Hicretin daha ilk günleriydi. Mekke’deki zulümden kaçan Müslümanlar, Allah’ın ‘hicret edin’ emrine uyarak kafileler halinde Medine’ye doğru göçüyordu. İşte o günlerden birinde Hazreti Zeynep, müşriklerden kaçıyordu kucağında bebeğiyle. Peşinde de müşrikler.
Sonra ne olduysa birden bebeği düşüverdi kucağından. Ebu Cehil önderliğindeki müşrikler, Hazreti Zeyneb’im bebeğini düşürdüğünü görünce ona doğru hamle yaptı. Hazreti Zeynep yakalanmıştı müşriklere. Tam o sırada Hazreti Zeynep’i yakalayan adamlarının yanına ulaştı Ebu Cehil, ‘Bırakın’ dedi. ‘ Ben Ebu Cehil kadınlara ve bebeklere ilişti’ dedirtmem.’ Bıraktılar Zeynep’i ve bebeğini. O Ebu Cehil ki, Hazreti Peygambere ve müslümanlara etmediği zulüm kalmamıştı. Lanetlenmiş bir müşrikti.Ama o bile ‘Kadınlara ve çocuklara’ ilişmekten uzaktı…Öyle yazıyor kitaplar.
Aradan yüzlerce yıl geçti. Seneler 2012’yi gösteriyordu. Adanalı Harun ve Zekiye çiftinin Ahmet Burhan adını verdikleri bir oğulları oldu. Anne-baba, bir yurtta çalışıyorlardı beraber. Baba yurdun müdürüydü. Anadolu’nun gariban çocukları okusun, memleketine milletine faydalı birer birey olsun diye hayırseverlerin bağışlarıyla açılan binlerce yurttan biriydi.
Sonra 15 Temmuz’daki karanlık gece çöktü ailenin üzerine. Diğer milyonlarca insanın üzerine çöktüğü gibi. Anne-baba terörist olmakla, ‘meşru hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmakla’ suçlandı. Devletin izin verdiği, gariban öğrencilerin kaldığı bir yurtta çalışan kendi halinde iki insan nasıl terörist oluyordu ve nasıl hükümeti ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı kimse sormadı. Devir linç devriydi.
‘Devlet baba’ binlercesi gibi Zekiye-Harun çiftinin çalıştığı yurdu da kapattı KHK ile.
İşsiz kalan çift de bir bahçede çalışmaya başladı çocuklarının rızkı için.
Ama işsiz bırakmak kesmedi muktedirleri. Gazetelerden, televizyonlardan ‘Daha çok kan daha çok kan’ diye naralar atıyordu yandaş ağızlar. Hatta birisi ‘Çok insaflı davranılıyor’ diye çemkiriyordu ekranlardan.
20 Şubat 2018’de bahçede çalışırken baskın yedi Zekiye ve Harun çifti. Özel timler, terörle mücadele ekipleri, onlarca polis otosu sardı bahçenin etrafını. Sanırsınız Kolombiyalı eroin kartelinin reisini almaya gelmişlerdi. Gariban iki yurt çalışanı, tv kameraları önünde büyük bir şovla gözaltına alındı.Öyle ya gözdağı vermek gerekiyordu geride kalanlara.
Hatta Zekiye-Harun çifti gözaltına alınırken, Ahmet Burhan kreşteydi. Babaannesi aldı Ahmet’i kreşten. Daha 6 yaşındaydı sabi. Eve döndüklerinde anne ve babasını bulamayan çocuğa ne dediler nasıl avuttular bilmiyoruz. Bildiğimiz 14 gün gözaltında kalan Zekiye Ataç da baba Harun Ataç da ‘örgüt üyeliği’nden tutuklandı. Anne 2.5 ay kaldı hapiste.Tutuksuz yargılanacaktı Zekiye Ataç, ama yurtdışı yasağı konularak salıverilmişti.
Çocuk aklıyla ne yaşadı, annesiz babasız ne yaptı, ne kader üzüldü, ne kadar içine attıysa Ahmet Burhan, bir süre sonra kolunda şiddetli ağrılar hissetmeye başladı. Apar topar götürdükleri doktorlar, ‘kemik kanseri’ teşhisi koydu çocuğa.
Tedaviye de hemen başlandı aslında. Kemoterapinin ardından kanserin bulunduğu kürek kemiğinin alınmasına karar verildi. Bakın yazarken içi yanıyor insanın. 6 yaşında çocuktan bahsediyoruz burada. O yavrum nasıl dayandı o acılara, neler yaşadı… Bir Allah bir kendisi en fazla bir de annesi bilir…
Ahmet tedavilerden tedavilere, ameliyatlardan ameliyatlara koşuyordu ama babası yoktu yanında. Çok mu dramatize ediyorum. Bir an için Ahmeti’in yerine koyun kendinizi ya da oğlu canıyla boğuşurken dört duvar arasında dua etmekten başka bir şey yapamayan babasının yerine koyun.
Ne demek istediğimi anlarsınız.
Her defasında ‘Bu kez Ahmet iyileşecek’ diye bekleyen ailenin de Ahmet’in de çilesi yeni başlıyordu aslında. O kadar tedaviden sonra aile müjdeli haber beklerken, doktorlar kara haberi verdi aileye. Kanser metastas yapmış ciğerlerine sıçramıştı Ahmet’in. Üstelik kanseri üçüncü evredeydi.
2019’da yeniden hastaneye yatırıldı Ahmet.İşte tam da bu günlerde Türkiye’nin haberi oldu Ahmet’ten. Ahmet’in hasta yatağından ‘İyileşmek için babamı görmek istiyorum’ yalvarışı, sosyal medyaya düştü.
Ha bu arada haberi oldu dediysem yanlış anlaşılmasın. Normalde böyle bir ‘haberi’ günlerce, haftalarca ana haberlerden, manşetlerden indirmeyecek anlı şanlı medyamız, kulağının üstüne yatmış görmüyordu olayı. Çünkü Ahmet’in anne ve babası ‘mim’liydiler. Üstelik baba örgüt üyeliğinden içerideydi.
Sosyal medyadaki bir avuç vicdan sahibi ile bir kaç yabancı medya kuruluşu olmasa kimsenin haberi olmayacaktı Ahmet Burhan’ın yaşadıklarından.
Çünkü ‘efendilerini’ kızdırmak istemiyordu medyayı yönetenler.
Ne Ahmet’in ‘babamı görmek istiyorum’ yalvarışları ne de sosyal medyadaki kampanyalar vicdanlara tesir etmedi. Hırsızı, arsızı ön kapıdan alıp arka kapıdan salan hukuk, İş Ahmet’in babasına gelince firavun kesildi. Harun Ataç, o kadar kampanyaya o kadar çığlığa rağmen bir kez görebildi oğlunu.
Yahu daha bunlar ne ki?
Anne Zekiye Ataç ‘Ahmet babasını görsün’ diye sosyal medyada kampanya başlattığı için yeniden tutuklandı.Sonra Almanya’da bir klinikte Ahmet’in tedavi umudu doğdu. Bu kez de karşılarına Zekiye Ataç’a konulan ‘yurtdışı yasağı’ çıktı. İnsanlar sosyal medyada resmen yalvardılar hükümete.
Sağcısı solcusu, ateisti, inananı, sosyalisti komunisti, Kürdü Türk’ü günlerce yazdı sosyal medyada “Bırakın Ahmet annesiyle tedaviye gitsin’ diye. Yumuşamadı arkadaş kalpleri. Çocuk gün be gün erirken, bir vicdan sahibi insan evladı da çıkıp, ‘Beyler biz ne yapıyoruz. El kadar sabi ölüyor. Kaldıralım annesinin yasağını’ demedi, diyemedi.
O çocuk can çekişirken utanmadan günde 5 vakit Allah’ın huzuruna çıktı çoğu. Kimi umreye gitti kimi bilmem nereye? Allah’sa korkmadılar kuldan da utanmadılar. Ahmet babaannesiyle gitti Almanya’ya. Ama çocuk bu. ‘Annem babam’ diye tutturdu her gün. Tedavinin ilk bölümü bitti geri geldiler.
Sonra annenin yasağı kalktı.
Şimdi burayı iyi okuyun. Bir mahkeme annenin yasağını kaldırdı. Burhan sedyede anne yanında Almanya’ya tedavinin ikinci bölümü için gitmek üzere havaalanına geldi. Adana’da bir mahkeme yeniden yurtdışı yasağı koydu. Havaalanında öylece kaldılar ana-oğul.
İnsan çıldırıyor değil mi?
Birkaç gün sonra yeniden kaldırdılar annenin yasağını.
Ahmet Burhan ve annesi Almanya’ya uçtu ama çile daha bitmemişti. Almanya’daki doktorlar ‘Bünye çok zayıflamış. Yapacak bir şey yok’ diye geri gönderdi Ahmet’i.Devleti yönetenlerin bilinçli, planlı, bitmeyen kinleriyle tedavisine engel olduğu Ahmet Burhan Ataç, 4 sene önce 7 Mayıs 2020’de tam da bugün hayata gözlerini yumdu.
Oğlunu görmesine izin verilmeyen baba Harun Ataç’a, ölüm haberini aldığı akşam bile izin vermediler.Sabah gasilhanede görebildi Ahmet’ini Harun Ataç. Kelepçeli elleriyle dokunabildi oğluna son kez.Ahmet Burhan’a ve ailesine yaşatılanlar içimde derttir benim. Bu yazı da bu yüzden yazıldı. Siyasetinizin, iktidarınızın, hırslarınızın, zulmünüzün Allah belasını verecek elbet. El birliği ile öldürdüğünüz masum çocukların ardından ‘ Ölmeseydi zaten terörist olacaktı’ diyecek kadar yoldan çıkmışsınız siz. Dünyalar sizin olsa ne yazar.