[MEHMET YILDIZ-TR724.COM]
‘Bir savcı 3 polisle hizmeti terör örgütü ve çete kapsamına sokarız’ sözü 2013 Temmuz’unda iddia olarak bir gazeteci tarafından ortaya atıldığında çok kimse bu sözlerin doğru olabileceğine ihtimal vermişti. Ancak bu sözler muhatapları tarafından da hiçbir zaman yalanlanmadı.
O günlerde Gezi eylemlerinin ‘Cemaat’in organizasyonu olduğunu iddia edecek kadar muvazenesini kaybeden Erdoğan, 17/25 Aralık’ta ortaya saçılan yolsuzluk skandalının ardından o güne kadar kapalı kapılar ardında ifade ettiği düşüncelerini bu defa miting meydanlarına taşıdı. Ve cemaatin bir terör örgütü olduğu iddiasını açıktan ifade etmeye başladı. Bir televizyon kanalında bir gazeteciyi ‘Cemaat değil örgüt diyeceksin, neden korkuyorsun’ diyerek azarlaması arşivlere geçti.
Bütün ısrarlarına rağmen Erdoğan, Hizmet Hareketi’nin terör örgütü olduğuna üç beş saray soytarısı meczup dışında kimseleri inandıramadı. Çünkü o güne kadar cemaat eliyle gerçekleşmiş tek bir terör eylemi kayıtlara geçmemişti.
15 Temmuz travması
15 Temmuz darbe girişimi ve sivillere ateş edilmesi cemaatin terör örgütü olduğu saçmalığına inanmayanlar üzerinde şok etkisi yaptı. Bu olay Erdoğan tarafından cemaati yok etmek için bir fırsat ve ‘Allah’ın lütfu’ olarak değerlendirildi. O güne kadar belli noktalarda acımasızca devam eden cemaati sindirme operasyonları 15 Temmuz’dan itibaren cemaati yok etme hedefli, milyonları etkileyen kitlesel bir kıyıma dönüştü.
22 Temmuz 2016’dan itibaren çıkarılan 8 ayrı Kanun Hükmünde Kararname ile 105 binden fazla memur tasfiye edildi. Soruşturmalarda 85 bin 323 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Soruşturmalar sonrasında gözaltına alınanlardan 36 bin 592’si tutuklanarak cezaevine konuldu. Ve bu uğursuz cadı avı her geçen gün şiddetini daha da artırıyor. Havuz medyası hava durumu verir gibi her gün arsızca ‘cemaat operasyonlarında günün bilançosu’nu veriyor.
Ateş emrini kim verdi?
Erdoğan’ın son bir hafta içinde 4 gün arayla yaptığı iki konuşmadan birine 241, diğerine göre 246 şehit verdiğimiz o gece, sivil halkın üzerine ateş emrini kimin verdiğini, kimlerin bu emri yerine getirdiğini bu hükümet şu ana kadar çoktan bulmalı ve delilleriyle kamuoyuna açıklamalıydı. Bunu ortaya çıkarmak için kurulan ‘Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’ ‘Darbe Girişimini Sulandırma ve Araştırmama Komisyonu‘na dönmüş durumda.
15 Temmuz’dan bu yana teröre 281 kurban verdik!
Resmi ağızlardan zaman zaman şehit sayısı açıklanıyor ama bu rakamlar doğru değil. Gerçek şu: 15 Temmuz’dan bu yana toplam 281 kişiyi teröre kurban vermişiz. Bunlardan 149 asker, 33 polis, 33 korucu ve 69 sivil! Ama iktidarın önceliği, 281 kişinin katillerine bulup hesap sormak değil.
Bilinen bir gerçek var ki, o günden bu yana 281 vatandaşımız IŞİD, PKK veya onların uzantıları tarafından katledilmiş. Ve hala cemaat IŞİD’den PKK’dan daha tehlikeli! Erdoğan iktidarının tek derdi cemaati bütün dünyada terör örgütü ilan ederek açığa çıkan milyar dolarların üstünü örtmek.
‘Valilere operasyon yapmayın talimatını biz verdik’ diyerek bugün gemi azıya alan teröre göz yumup yardım ve yataklık yaptığı itirafları dururken… TIR’lar dolusu silah ve mühimmatı göndererek besleyip büyüttükleri teröristler dururken… THY uçaklarıyla gönderdikleri ‘Müslüman mı öldürülecek, Hristiyan mı’ denilen silah sevkiyatı kayıtları dururken…
Terörün delili ne?
Peki, bugüne kadar yapılan operasyonlarda cemaatin terör örgütü olduğunu gösteren herhangi bir delile rastlanmış mı?
Ele geçen delillere bakılırsa bunu söylemek pek kolay değil.
Bugüne kadar 1 dolarlık banknotlardan, Peygamberimizi en iyi anlatan kitaplardan biri olan Sonsuz Nur’dan, Cevşen’den ve Kur’an cüzlerinden başka elde bir delil yok. Artık yüzde 99’u Erdoğan’a secde halinde olan Türk medyası, koca bir toplumu hipnotize ederek inandırıyor gibi görünse de dünya bu delillere sadece gülüyor.
Hizmet Hareketi mensupları, kendilerine reva görülen vahşice muamele karşısında en küçük bir direniş göstermiş mi?
Her gün ajanslara düşen görüntü ve fotoğraflara bakılırsa, cemaat operasyonları yürek paralayan manzaralara sahne oluyor. Kimisinde 80 yaşına gelmiş bir ihtiyar amca, kimisinde tekerlekli sandalyede ihtiyar bir teyze, kimisinde başında örtüsü, kucağında bir aylık bebeği olan anneler… Hiçbirisi hapishanelerde kendilerine yer açmak için salıverilenlerin işlediği suçlardan en küçüğüne bile bulaşmamış.
Son 3 aydır böylesine insafsız bir cadı avına kurban edilen cemaat mensupları, bugüne kadar en küçük bir direniş ve şiddet belirtisi dahi göstermemiş. Aksine çaresizce kabuğuna çekilmiş ve başına gelecek her türlü bela ve musibete tevekkül göstermekten başka bir şey yapmamış. Hatta birçoğu kendi eliyle gidip polise teslim olmuş.
Hâlbuki her gün haberlerde görüyoruz: Bilmemne isimli örgüte operasyon yapan polis silahlı direnişle karşılaşmış, şu kadar polis şehit olmuş, bu kadarı yaralanmış.
İktidarın en tepesinden başlayarak, her gün ağızlarını doldura doldura PKK’dan, DAEŞ’ten, ismi lazım değil bilmem ne örgütünden daha tehlikeli olduğu ilan edilen Hizmet Hareketi mensupları, her gün askere, polise kurşun sıkanlardan daha tehlikeli terörist sayılacak, öyle mi? Hadi canım sen de! Karıncayı ezmekten imtina eden yüz binlerce insana en azılı katil muamelesi yapmak terörizmin ta kendisidir!