SEVİNÇ ÖZARSLAN-TR724
“Sevinç hanım, ailem geldi çok şükür. En son bu şekilde 6 kişilik bir aile olarak 2020’de birlikteydik. Ve 9 yılın 7 yılı ayrılıkla geçti. İkimizin birden olmadığı dönemler, ayrı ayrı çocuklarımızın yanında olamadığımız dönemler oldu. Hep eksiktik. O masum kızlarım anne karnında gözaltlılarla tanıştılar. Bebeklik ve çocuklukları adliye koridorlarında, cezaevi yollarında geçti. Yıllarca anne babalarına ayda 1 kez bir saatlik görüşte sarılabildiler. Elhamdülilah Rabbim bizlere de kavuşmayı nasip etti. Rabbim tüm mazlum mağdurların yardımcısı olsun. Anne babalarına hasret yavruları tez zamanda kavuştursun inşallah.”
Bu mesajı KHK’lı tıp teknisyeni Arif G. dün gece gönderdi. Sağdaki fotoğraf, beş yıl önce 1 Ağustos 2020’de, Kurban Bayramı’nın birinci gününde Malatya’daki evlerinde çekildi. O gün, ailenin hep birlikte olduğu son bayramdı. Aile, önceki gün Almanya’da yeniden bir araya geldi. Arif G., büyük oğluyla ile birlikte eşini, ikiz kızlarını ve küçük oğlunu havaalanında çiçeklerle karşıladı.
TIP TEKNİSYENLERİNİN DARBE GİRİŞİMİYLE NE İLGİSİ VAR?
Peki ne oldu da ayrıldılar? Başlarına ne geldi? Ne suçları vardı?
Arif G. ve S.G. 2006 yılında evlendiler. Dört çocukları oldu. İki kız, iki erkek. Oğulları 16 ve 17 yaşında. İkiz kızları ise bu sene 9 yaşına girdiler.
Karı-koca ikisi de Malatya’da 112 Acil’de tıp teknisyeni olarak çalışıyordu. Ancak 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL döneminde hiçbir somut gerekçe gösterilmeden peş peşe ihraç edildiler. Arif G. 1 Eylül 2016’da yayınlanan 672 sayılı KHK ile, S.G. 30 Ekim KHK’sı ile işsiz bırakıldı. Ve S.G. o dönemde ikiz kızlarına 8 aylık hamileydi. O kadar karanlık ve deyim yerindeyse gözü dönmüş dönemler geçirildi ki, darbe girişimiyle hiçbir alakası olmayan 112 servisinde çalışan teknisyenleri bile işten attılar, hedef gösterdiler.
SEKİZ AYLIK HAMİLE KADINI AMBULANSLA ADLİYEYE GÖTÜRDÜLER
Bununla da yetinmediler. İhraçların ardından, Ekim 2016’da her ikisi de gözaltına alındı. Aslında önce S.G’yi almaya geldiler. Ancak S.G. o zaman ikiz kızlarına 8 aylık hamile olduğu için gelen memurlar savcıyla görüştükten sonra nezarete götürmekten vazgeçti. Acil bir şey olmadıkça evden çıkmamasını ve mahkeme için adliyeye götüreceklerini söylediler.
S.G’yi ifade vermek ve parmak izini almak üzere ambulansla adliyeye götürdüler. O esnada eşi Arif G. gözaltında bulunuyordu. Çıkarıldığı sulh ceza hakimi eşini tutuklamaktan vazgeçti. Ama karnı burnundaki kadını tehdit etmeyi ihmal etmedi ve “Hamile olmasaydın seni içeri atmıştım” diyebildi.
S.G., sadece gözaltına alınıp adliye götürüldü, parmak izi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Malatya Emniyeti’nde 8 gün gözaltında kalan Arif G. de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Arif G. gözaltından çıktıktan 12 gün sonra 16 Kasım 2016’da ikiz kızları dünyaya geldi.
Kızlar henüz 11 aylıkken Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Ekim 2017’de Arif G.’e 7 yıl 6 ay ceza vererek tutukladı. S. G.’e 6 yıl 3 ay ceza vererek Yargıtay’a kararına kadar serbest bıraktı.Malatya E Tipi Cezaevinde 18 ay hapis yatan Arif G., Yargıtay ceza kararı bozduğu için Nisan 2019’da tahliye edildi. Ceza da 6 yıl 3 aya düşürüldü.
GİDEMEMEK…

Ancak tüm bu hukuksuzluklardan sonra aile Türkiye’de kalmak istemedi. Ama gidemediler. Anne-baba ve dört çocuğun çıktığı göç yolculuğu yarım kaldı. Aile 16 Eylül 2020’de İzmir’de tutuklandı. Çocuklar Yozgat’ta yaşayan dede ve babaanneye teslim edildi. Çocuklar hala daha üzerlerine doğrulan silahların etkisinden kurtulabilmiş değil.S.G., İzmir Şakran ve Kayseri Bünyan cezaevlerinde 44 ay, Arif G. 18 ay Malatya E Tipi cezaevinde hapis yattı. Kalan 26 ayı ise Buca F Tipi ve Yozgat T Tipi cezaevlerinde geçirdi.
BİR YIL BOYUNCA ÇOCUKLARINI GÖREMEDİLER
Tutuklandıklarında çocuklarının en büyüğü sekizinci sınıfa geçmişti; ikiz kızları henüz 3,5 yaşındaydı, hâlâ biberonla süt içiyorlardı. Hem anne hem baba tutuklu olunca, çocuklar bir yıl boyunca anne babalarını hiç göremedi. Yozgat, İzmir’e çok uzak olduğu için görüşe götürülmeleri mümkün olmadı. Üstelik pandemi başlayınca açık görüşler tamamen kapandı.
Bir yıl sonra karı-koca Yozgat’a nakil talebinde bulundu, ancak bu istek de reddedildi.
S.G. Kayseri Bünyan’a, Arif G. Yozgat Cezaevi’ne gönderildi. Aynı şehirde, hatta aynı cezaevinde olma hakları bile çok görüldü.Arif G., çocuklarını ilk kez Yozgat Cezaevi’ne nakledildikten sonra, kapalı görüşte görebildi.
Tahliye olduktan sonra eşini ancak bir açık görüşte görebildi.

CEZAEVİNDEN ÇIKTILAR AMA HAYAT DAHA ZORDU
Tahliyeden sonra Arif G., dört çocuğunu yanına alarak Niğde’ye yerleşti. Yaşlı anne babası da onlara katıldı; hem çocuklara baktılar hem de her hafta Kayseri Bünyan Cezaevi’ne gidip gelerek S.G.’yi ziyaret ettiler.S.G.’nin sağlık sorunları cezaevi yıllarında ağırlaştı. 2006’da kornea nakli olmuştu. 2013’te doku reddi gelişince görme kaybı başladı. Yeniden nakil olması gerekiyordu ama cezaevi koşullarında bu mümkün değildi.
S.G., Mayıs 2024’te cezaevinden çıktı. Her iki eş de cezalarını tamamlamıştı.Ancak Türkiye’de yaşam artık onlar için imkânsızdı. Arif G., özel bir hastanede asgari ücretle çalışıyor, altı kişilik ailesiyle geçici olarak bir tanıdığının evinde kalıyordu.
Maddi koşullar, sağlık sorunları ve yaşadıkları travmalar nedeniyle Arif G., Eylül 2024’te Almanya’ya göç etmeye karar verdi. Atina’ya vardığında eşi S.G.’nin retinası yırtıldı; S.G. acil ameliyat için Ankara’ya gitti. Ameliyat sonrası uzun bir tedavi süreci geçirdi, şubat ayında retina düzeldikten sonra temmuzda kornea nakli yapıldı. Ardından göz tansiyonu gelişti; iki kez daha lazer ameliyatı oldu. Hâlâ tam olarak iyileşmiş değil. Ama biraz toparlanınca, aile birleşimiyle beş yıl aradan sonra yeniden bir araya geldiler.
Dokuz koca yılı bir çırpıda anlatmak kolay, ama yaşamak elbette çok zordu. Yine de bütün acılara rağmen, o kavuşma anı, yıllarca süren karanlığın ardından doğan bir sabah gibiydi. Sessiz, sade ama umut dolu. Belki her şeylerini kaybettiler ama sonunda birbirlerine yeniden kavuşarak en değerli şeyi, aile olmanın gücünü kazandılar.