[ERHAN BAŞYURT, TR724.COM]
Türkiye siyasal tarihinin en önemli referandumu 16 Nisan’da gerçekleşecek.Dikkat çekici şekilde, AK Partili birçok etkin isim ‘evet’ kampanyasında boy göstermiyor.Geri planda kalmanın 3 temel nedeni öne çıkıyor.
***
Birincisi, başkanlık sistemi parti içinde istişare edilerek hazırlanmadı. Birçok maddesinden, ‘Tek Adam’ yetkilerinin fazlalığından gayrı memnunlar.
İkincisi, uzun süredir ‘Reisçi’ ekip tarafından bilinçli şekilde pasifleştirildiler. Şimdi de onlar yükü sırtlanmak istemiyorlar. Kampanyaya destek vermek isteyeni de, teşkilatlar engelliyor.
Üçüncüsü, tasfiye edilen kurucuların önemli bir kısmı ‘muhalif’ olarak görülüyor ve alternatif parti arayışında olmakla suçlanıyor. Bir kısmı da ‘terör örgütüyle ilintili’ olmakla suçlanıyor.
***
AK Parti’de 16 Nisan sonrası çok ciddi bir hesaplaşma yolda.
‘Evet’ çıkarsa, Erdoğan partinin genel başkanı olacak.
‘Muhalif’ ya da ‘ilintili’ görülen tüm isimlere operasyon yapılarak, partiden ve aktif görevden uzaklaştırılacaklar.
Büyükşehir belediye başkanları, milletvekilleri ve parti teşkilatlarından yaygın tutuklamalar olursa sürpriz olmayacak.
***
‘Hayır’ çıkarsa da durum farklı olmayacak.
Bu kez de ‘sandıkta kaybın sebebi olmakla’ suçlanacaklar ve tasfiye edilip, operasyonlara maruz kalacaklar.
Belki operasyonun kapsamı daralacak o kadar…
AK Parti’de tasfiyeyi daraltacak ve operasyonu erteletecek tek gelişme, ‘hayır’ sonrası belki bir erken seçim kararı olabilir.
***
15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu Başkanı AK Partili Reşat Petek’in ‘Darbenin siyasi ayağına ulaşamadık’ sözleri gerçeği yansıtmıyor.
Ellerinde uydurma ByLock listeleri, MİT fişlemeleri ve binlerce ihbar var.
Vekillerin Meclis’te referanduma firesiz destek vermeleri ve sonrasında da kampanya boyunca çatlak oluşmasın diye operasyon şimdilik ertelendi.
***
CHP’den danışmanlara ulaşılıp da AK Parti’den isimlere ulaşılamamış olması akla da mantığa da aykırı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, “Biz partimizdekileri ayıkladık, AK Parti’de kendisi tespit edip yapmalı” sözlerini boşuna söylemedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ByLock kullanan AK Partililer açıklansın” çıkışı da temelsiz değil.
***
AK Partili iki bakan ve yüzlerce vekilin ByLock kullandıkları medyaya sızdı.
Vatandaşa hukuksuzca tutuklama gerekçesi yapılan bir suçlamanın, AK Parti’de muhalifleri yok etmek için de kullanılmayacağını düşünmek saflık olur.
İçişleri eski Bakanı Efkan Ala’nın, Yalçın Akdoğan’ın, Mahir Ünal’ın bile kızağa çekildiği AK Parti’de, farklı düşünenlerin tasfiye edilmemesini beklemek ham hayal.
***
AKTroller bir süredir bazı aktif belediye başkanları ve eski bakanları dillerine dolamış durumdalar. Operasyonlara psikolojik zemin hazırlıyorlar.
Eski bakanların şikâyetleri üzerine Başbakan Binali Yıldırım, ‘AKTrollere söz geçiremiyoruz’ diyerek topu taca atmış!
16 Nisan’da sonuç ne olursa olsun, ‘siyasi temizlik’ operasyonu ‘Tek Adam’ partisi içinde kaçınılmaz…
Hedefteki isimler de yaşanacakların farkında ancak ‘kurbanlık koyun’ gibi sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar.
***
Melih Gökçek’in çırpınmaları, ABD’den gazetecileri getirmesi, iftira kampanyasına hız vermesi, İbrahim Kalın’ı ‘trol hesabı’ üzerinden hedef göstermeye kalkışması, Arınç’a saldırması, “15 Temmuz’da ilk ben konuştum, Cumhurbaşkanı Erdoğan dördüncü sırada televizyona çıktı” açıklaması bu panikten kaynaklanıyor.
Ancak tüm bu çabaları beyhude. Sadece daha fazla çamura batmasına yarıyor.
Arınç’ın cevaben dediği gibi ‘altını pisletmiş’ durumda…
***
‘Tek Adam’ın ‘Tek Parti’de tam hâkim olması, parti içi tüm muhalifleri yok edip, tamamen kendisine sadık isimleri göreve getirmesi eşyanın tabiatının gereği…
‘Tek Adam’ın ‘Tek Parti’de tam hâkimiyet sağlaması, MHP ve HDP’nin yüzde 10 barajının altına itilmesi, CHP’nin bitirilmesi yeni sistemin kaçınılmaz sonucu.
‘Tek Adam’ yönetimleri bağımsız medyaya nasıl tahammül göstermiyorsa, parti içi demokrasiye de, siyasi muhaliflere de tahammül göstermez.
***
Esed’in Suriyesi, Saddam’ın Irak’ı, Kaddafi’nin Libyası ne kadar özgür idiyse, kurulacak ‘Tek Adam’ sisteminde de Türk halkı ancak o kadar özgür olabilir, Türk medyası ve siyaseti de ancak o kadar özgür olacaktır.
Hedef, ‘Tek Adam’ın kontrol ettiği koca ülkede, ‘Tek Parti’nin tek liste seçime girmesi ve ülkenin ‘Tek Ses’ olması olacaktır. İstikrar bahanesiyle koca ülkeyi kaosa sürükleyecekler…
16 Nisan sonrası AK Parti ne zafer sevincini ne de hezimetin hüznünü yaşamaya fırsat bulamayacak.
Dudak ısırtacak gelişmeleri, saç baş yolduracak “Keşke zamanında demokrasiyi tahrip etmelerini önlemeye çalışsaydık, hukuksuzluklar ve zulümlere destek olmasaydık” şeklindeki faidesiz ahu figanları birlikte yaşayıp duyacağız.