Esasında kaç gündür yazacağım yazının tek satırla özetini Reşat Petek yapmış. 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek Haber Türk TV’de Didem Aslan’a verdiği yanıtta “Eğer (FETÖ’cüler) o gece darbe yapmasaydılar 2-3 sene sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi…” demiş. İşte bütün düğüm bu tümcede gizli, bu tümcedeki bilgiden dolayı Gülen’in darbeye gereksinimi yok. Bu tümce darbeyi Gülen’in yapmadığının kanıtı, aylardır söylediğim de bu zaten. Bu durumdaki bir lider ya da ekip neden darbe yapsın ki? Her şeyi ele geçirmeye ramak kalmış.
Diyeceksiniz ki, Erdoğan bunun farkına vardı ve temizlemeye başladı, o yüzden darbe yaptılar… Erdoğan temizlik yapsaydı, vekil sayısı neredeyse yarı yarıya iner, belediye başkanı kalmazdı etrafında. Sadece o da değil, o kadar bürokratı yok etmek için ciddi kanıt gerekirdi ve daha da beteri yerine koyacak bürokratın yok.
Şimdi gelelim esas konuya. Erdoğan Gezi Direnişiyle kaybetmeye başladı. Arkasından Kürtlerle barış Türkiye’yi başka bir noktaya götürmeye başladı. Erdoğan barış harekatının bütün puanlarının kendisine yani AKP’ye gelmesini bekledi ama istediği olmadı. O yüzden Dolmabahçe mutabakatını bir kalemde sildi ve 7 Haziran seçimlerinde hükümet bile kuramayacak bir hezimet yaşadı.
Önceki yazımda da yazmıştım, hükümet artık Gülen tarafından yönetiliyor ve Erdoğan’ın eli kolu bağlı. Barış harekatı HDP’yi çok ciddi bir noktaya getirmiş ve 80 milletvekili çıkarmış. Bu demektir ki Erdoğan’ın 2 rakibi var ve ikisi de çok ciddi ve siyasetle yenilme şansları yok. Barış harekatı bir başka gerçeği daha ortaya koydu, o da yıllardır beraber mücadele eden Kürtler ve sosyalistler dışında CHP’nin sol kanadından da HDP’ye destek gelmeye başladı. CHP gençliği Erdoğan’ın istediği gibi bir CHP değil ve gerçekten sosyalist gençliğin de imza atabileceği bildiriler yayınlıyorlar ve bunlar bir araya geldiğinde iktidar elden gidiyor.
Ben 2 yaklaşık 2 yıl önce “Darbe valizim hazır” diye bir yazı yazmıştım. Bunun nedeni şuydu, Erdoğan bu yukarıda saydıklarımdan dolayı iktidarı kaybediyordu ve bunu kazanmak için darbe yapması gerekiyordu. Zaten artık ABD ve AB tarafından dışlanan Erdoğan ülke içinde de kan kaybedince darbe yapmak zorundaydı ve bunu başkasının üstüne atmak zorundaydı. Darbenin geleceğini Abdullah Öcalan da söyledi, bizim ne demek istediğimiz ciddiye alınsaydı o gece yaşanmazdı, darbe Erdoğan’ın tek kurtuluşuydu, yazdık, söyledik ama anlatamadık sanırım.
Esasında bu plan aynı 24 Ocak Kararları’nı uygulamak için yapılmak zorunda kalınan 12 Eylül darbesi gibi. HDP eş genel başkanlarını ve vekillerini hapsedip devamlı içerde tutmak için ya sıkıyönetim ilanı ya da OHAL gerekiyordu. Gülen ekibinin çok sarsıcı oyu yoktu ama yönetim onlardaydı.
Erdoğan bunları önlemek için ülkeyi darbeye zorlamaya başladı. Şanghay 5’lisine üye olmak tekrar gündeme geldi. Askeriyedeki NATO’cu subaylar gerçekten rahatsız olmaya başladılar. Zaten Ergenekoncularla (Ki çoğu Şanghay’cı subaylardır) araları çok iyi değildi ve ülkenin yavaş yavaş şeriate gittiğine inanmaya başladılar, AYRICA NATO’ya da sıkı sıkı bağlıydılar
Erdoğan da benim kadar emindi bu ülkenin şeriatle yönetilmeyeceğini ama bunun izlenimini vermek zorundaydı. Vermek zorundaydı, çünkü darbe girişimi olmalıydı ve o kendi darbesini yaparak, kanun hükmünde kararnamelerle istediği herkesi nedensiz hapsedebilmeliydi. Ülkeyi Gülen yönetiyor, HDP şahlanmış, CHP ilk kez AKP’yle uğraşmadan seçim propagandası yapıyor ve başarılı, aydınlar ayakta, akademisyenler bildiri imzalıyor, AKP içinden ciddi çatlak sesler geliyor, Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın istediği anlamda emir eri gibi çalışmıyor ve kendisini kabul ettirmeye başlamış, anlayacağınız Erdoğan gidici ve hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yargılanma şansı çoğalıyor. Reza Zarraf bunların üstüne tuz-biber ekmiş, okuma maksadıyla İtalya’ya giden oğlu Bilal neredeyse palas pandıras ülkeden çıkmak zorunda kalmış, hakkında kara para aklamaktan suç duyurusu var, Almanya’da 200 sayfalık dosyayla savaş suçlusu olma talebi yapılmış mahkemeye verilmiş ve bilhassa Almanya’ya gönderdiği MİT’e bağlı ölüm ve ispiyon timlerin var, biri açığa çıkıp tutuklanmış ve imamlar bile casus konumunda. Kabadayılık yapıp Rus uçağını düşürmüşsün, sevenin yok, ağlayanın yok, yani darbeden başka kurtuluşun yok ama bunu yapacak gücün de yok, çünkü tek güvenmek zorunda olduğun yıllarca hapsettiğin ve bir kısmının ölümüne neden olduğun Ergenekon grubu… En beteri de IŞİD’e silah gönderdiğin artık tescilli.
İşte yine empati yapmaya çalışın, bu anlattıklarımdan sonra Erdoğan’ın karşısında çatallı 2 yol var, ya Türkiye ve dünya adaletine teslim olmak ya da darbe yapılmasını zorlayarak, karşı darbe yapıp geçici durumu kurtarmak. Erdoğan’ın bugünkü durumu son 10 dakikada maçı kurtarmak için devamlı rakip kaleye anlamsız paslar gönderen takım gibi.
Tekrar yazıyorum, Gülen ekibinin askeriye’deki gücü en fazla tuğgeneral rütbesine kadardır, belki bikaç tümgeneral de vardır ama darbe yapacak gücü yoktur. Bu darbe daha çok NATO’cu subayların yaptığı bir darbe girişimidir ve bu arada Gülen askerleri kullanılmıştır. Darbeden hemen sonra ABD’den bir generalin “Arkadaşlarımız hapiste…” dediği ekip NATO’cu ekiptir. Gülen askerleri kullanılmıştır derken masum oldukları anlamında söylemiyorum, onlar da bunu fırsat bilmişler ve koşarak işe koyulmuşlar ama darbeyi başlatan onlar değil.
Erdoğan Türkiye’nin şeriate gitmeyeceğini bildiği kadar NATO’dan çıkıp Şanghay 5’lisine giremeyeceğini de biliyordu. Ama bunu ısrarla söylemek zorundaydı ki NATO’cu subaylar kızmaya başlasın ve zaten sevmedikleri Ergenekon ekibini (Yani Şanghay) temizlesin.
Mahkemelerde ifadeler ortaya çıktıkça bir gerçek daha ortaya çıkıyor esasında, Erdoğan darbeye ekip olarak, darbe girişimcilerinden daha çok hazırlanmış. Öyle bir gardını almış ki, kum dolu kamyona kadar düşünülmüş. Bu darbe tüm demokrat güçlere karşı yapılmıştır esasında, HDP yok edilmeye çalışılmış ama NEWROZ kutlaması ve halk oylaması öyle olamayacağını göstermiştir
Bu yazı dizisi burada bitmeyecek, daha önce de yazmıştım, her gün yeni veriler geliyor. Bir sonraki yazımın başlığı da “DARBE ERDOĞAN’DAN GELDİĞİ İÇİN MİT GENEL KURMAYI UYARDI!..
Esasında kaç gündür yazacağım yazının tek satırla özetini Reşat Petek yapmış. 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek Haber Türk TV’de Didem Aslan’a verdiği yanıtta “Eğer (FETÖ’cüler) o gece darbe yapmasaydılar 2-3 sene sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi…” demiş. İşte bütün düğüm bu tümcede gizli, bu tümcedeki bilgiden dolayı Gülen’in darbeye gereksinimi yok. Bu tümce darbeyi Gülen’in yapmadığının kanıtı, aylardır söylediğim de bu zaten. Bu durumdaki bir lider ya da ekip neden darbe yapsın ki? Her şeyi ele geçirmeye ramak kalmış.
Diyeceksiniz ki, Erdoğan bunun farkına vardı ve temizlemeye başladı, o yüzden darbe yaptılar… Erdoğan temizlik yapsaydı, vekil sayısı neredeyse yarı yarıya iner, belediye başkanı kalmazdı etrafında. Sadece o da değil, o kadar bürokratı yok etmek için ciddi kanıt gerekirdi ve daha da beteri yerine koyacak bürokratın yok.
Şimdi gelelim esas konuya. Erdoğan Gezi Direnişiyle kaybetmeye başladı. Arkasından Kürtlerle barış Türkiye’yi başka bir noktaya götürmeye başladı. Erdoğan barış harekatının bütün puanlarının kendisine yani AKP’ye gelmesini bekledi ama istediği olmadı. O yüzden Dolmabahçe mutabakatını bir kalemde sildi ve 7 Haziran seçimlerinde hükümet bile kuramayacak bir hezimet yaşadı.
Önceki yazımda da yazmıştım, hükümet artık Gülen tarafından yönetiliyor ve Erdoğan’ın eli kolu bağlı. Barış harekatı HDP’yi çok ciddi bir noktaya getirmiş ve 80 milletvekili çıkarmış. Bu demektir ki Erdoğan’ın 2 rakibi var ve ikisi de çok ciddi ve siyasetle yenilme şansları yok. Barış harekatı bir başka gerçeği daha ortaya koydu, o da yıllardır beraber mücadele eden Kürtler ve sosyalistler dışında CHP’nin sol kanadından da HDP’ye destek gelmeye başladı. CHP gençliği Erdoğan’ın istediği gibi bir CHP değil ve gerçekten sosyalist gençliğin de imza atabileceği bildiriler yayınlıyorlar ve bunlar bir araya geldiğinde iktidar elden gidiyor.
Ben 2 yaklaşık 2 yıl önce “Darbe valizim hazır” diye bir yazı yazmıştım. Bunun nedeni şuydu, Erdoğan bu yukarıda saydıklarımdan dolayı iktidarı kaybediyordu ve bunu kazanmak için darbe yapması gerekiyordu. Zaten artık ABD ve AB tarafından dışlanan Erdoğan ülke içinde de kan kaybedince darbe yapmak zorundaydı ve bunu başkasının üstüne atmak zorundaydı. Darbenin geleceğini Abdullah Öcalan da söyledi, bizim ne demek istediğimiz ciddiye alınsaydı o gece yaşanmazdı, darbe Erdoğan’ın tek kurtuluşuydu, yazdık, söyledik ama anlatamadık sanırım.
Esasında bu plan aynı 24 Ocak Kararları’nı uygulamak için yapılmak zorunda kalınan 12 Eylül darbesi gibi. HDP eş genel başkanlarını ve vekillerini hapsedip devamlı içerde tutmak için ya sıkıyönetim ilanı ya da OHAL gerekiyordu. Gülen ekibinin çok sarsıcı oyu yoktu ama yönetim onlardaydı.
Erdoğan bunları önlemek için ülkeyi darbeye zorlamaya başladı. Şanghay 5’lisine üye olmak tekrar gündeme geldi. Askeriyedeki NATO’cu subaylar gerçekten rahatsız olmaya başladılar. Zaten Ergenekoncularla (Ki çoğu Şanghay’cı subaylardır) araları çok iyi değildi ve ülkenin yavaş yavaş şeriate gittiğine inanmaya başladılar, AYRICA NATO’ya da sıkı sıkı bağlıydılar
Erdoğan da benim kadar emindi bu ülkenin şeriatle yönetilmeyeceğini ama bunun izlenimini vermek zorundaydı. Vermek zorundaydı, çünkü darbe girişimi olmalıydı ve o kendi darbesini yaparak, kanun hükmünde kararnamelerle istediği herkesi nedensiz hapsedebilmeliydi. Ülkeyi Gülen yönetiyor, HDP şahlanmış, CHP ilk kez AKP’yle uğraşmadan seçim propagandası yapıyor ve başarılı, aydınlar ayakta, akademisyenler bildiri imzalıyor, AKP içinden ciddi çatlak sesler geliyor, Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın istediği anlamda emir eri gibi çalışmıyor ve kendisini kabul ettirmeye başlamış, anlayacağınız Erdoğan gidici ve hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yargılanma şansı çoğalıyor. Reza Zarraf bunların üstüne tuz-biber ekmiş, okuma maksadıyla İtalya’ya giden oğlu Bilal neredeyse palas pandıras ülkeden çıkmak zorunda kalmış, hakkında kara para aklamaktan suç duyurusu var, Almanya’da 200 sayfalık dosyayla savaş suçlusu olma talebi yapılmış mahkemeye verilmiş ve bilhassa Almanya’ya gönderdiği MİT’e bağlı ölüm ve ispiyon timlerin var, biri açığa çıkıp tutuklanmış ve imamlar bile casus konumunda. Kabadayılık yapıp Rus uçağını düşürmüşsün, sevenin yok, ağlayanın yok, yani darbeden başka kurtuluşun yok ama bunu yapacak gücün de yok, çünkü tek güvenmek zorunda olduğun yıllarca hapsettiğin ve bir kısmının ölümüne neden olduğun Ergenekon grubu… En beteri de IŞİD’e silah gönderdiğin artık tescilli.
İşte yine empati yapmaya çalışın, bu anlattıklarımdan sonra Erdoğan’ın karşısında çatallı 2 yol var, ya Türkiye ve dünya adaletine teslim olmak ya da darbe yapılmasını zorlayarak, karşı darbe yapıp geçici durumu kurtarmak. Erdoğan’ın bugünkü durumu son 10 dakikada maçı kurtarmak için devamlı rakip kaleye anlamsız paslar gönderen takım gibi.
Tekrar yazıyorum, Gülen ekibinin askeriye’deki gücü en fazla tuğgeneral rütbesine kadardır, belki bikaç tümgeneral de vardır ama darbe yapacak gücü yoktur. Bu darbe daha çok NATO’cu subayların yaptığı bir darbe girişimidir ve bu arada Gülen askerleri kullanılmıştır. Darbeden hemen sonra ABD’den bir generalin “Arkadaşlarımız hapiste…” dediği ekip NATO’cu ekiptir. Gülen askerleri kullanılmıştır derken masum oldukları anlamında söylemiyorum, onlar da bunu fırsat bilmişler ve koşarak işe koyulmuşlar ama darbeyi başlatan onlar değil.
Erdoğan Türkiye’nin şeriate gitmeyeceğini bildiği kadar NATO’dan çıkıp Şanghay 5’lisine giremeyeceğini de biliyordu. Ama bunu ısrarla söylemek zorundaydı ki NATO’cu subaylar kızmaya başlasın ve zaten sevmedikleri Ergenekon ekibini (Yani Şanghay) temizlesin.
Mahkemelerde ifadeler ortaya çıktıkça bir gerçek daha ortaya çıkıyor esasında, Erdoğan darbeye ekip olarak, darbe girişimcilerinden daha çok hazırlanmış. Öyle bir gardını almış ki, kum dolu kamyona kadar düşünülmüş. Bu darbe tüm demokrat güçlere karşı yapılmıştır esasında, HDP yok edilmeye çalışılmış ama NEWROZ kutlaması ve halk oylaması öyle olamayacağını göstermiştir
Bu yazı dizisi burada bitmeyecek, daha önce de yazmıştım, her gün yeni veriler geliyor. Bir sonraki yazımın başlığı da “DARBE ERDOĞAN’DAN GELDİĞİ İÇİN MİT GENEL KURMAYI UYARDI!..
Esasında kaç gündür yazacağım yazının tek satırla özetini Reşat Petek yapmış. 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek Haber Türk TV’de Didem Aslan’a verdiği yanıtta “Eğer (FETÖ’cüler) o gece darbe yapmasaydılar 2-3 sene sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi…” demiş. İşte bütün düğüm bu tümcede gizli, bu tümcedeki bilgiden dolayı Gülen’in darbeye gereksinimi yok. Bu tümce darbeyi Gülen’in yapmadığının kanıtı, aylardır söylediğim de bu zaten. Bu durumdaki bir lider ya da ekip neden darbe yapsın ki? Her şeyi ele geçirmeye ramak kalmış.
Diyeceksiniz ki, Erdoğan bunun farkına vardı ve temizlemeye başladı, o yüzden darbe yaptılar… Erdoğan temizlik yapsaydı, vekil sayısı neredeyse yarı yarıya iner, belediye başkanı kalmazdı etrafında. Sadece o da değil, o kadar bürokratı yok etmek için ciddi kanıt gerekirdi ve daha da beteri yerine koyacak bürokratın yok.
Şimdi gelelim esas konuya. Erdoğan Gezi Direnişiyle kaybetmeye başladı. Arkasından Kürtlerle barış Türkiye’yi başka bir noktaya götürmeye başladı. Erdoğan barış harekatının bütün puanlarının kendisine yani AKP’ye gelmesini bekledi ama istediği olmadı. O yüzden Dolmabahçe mutabakatını bir kalemde sildi ve 7 Haziran seçimlerinde hükümet bile kuramayacak bir hezimet yaşadı.
Önceki yazımda da yazmıştım, hükümet artık Gülen tarafından yönetiliyor ve Erdoğan’ın eli kolu bağlı. Barış harekatı HDP’yi çok ciddi bir noktaya getirmiş ve 80 milletvekili çıkarmış. Bu demektir ki Erdoğan’ın 2 rakibi var ve ikisi de çok ciddi ve siyasetle yenilme şansları yok. Barış harekatı bir başka gerçeği daha ortaya koydu, o da yıllardır beraber mücadele eden Kürtler ve sosyalistler dışında CHP’nin sol kanadından da HDP’ye destek gelmeye başladı. CHP gençliği Erdoğan’ın istediği gibi bir CHP değil ve gerçekten sosyalist gençliğin de imza atabileceği bildiriler yayınlıyorlar ve bunlar bir araya geldiğinde iktidar elden gidiyor.
Ben 2 yaklaşık 2 yıl önce “Darbe valizim hazır” diye bir yazı yazmıştım. Bunun nedeni şuydu, Erdoğan bu yukarıda saydıklarımdan dolayı iktidarı kaybediyordu ve bunu kazanmak için darbe yapması gerekiyordu. Zaten artık ABD ve AB tarafından dışlanan Erdoğan ülke içinde de kan kaybedince darbe yapmak zorundaydı ve bunu başkasının üstüne atmak zorundaydı. Darbenin geleceğini Abdullah Öcalan da söyledi, bizim ne demek istediğimiz ciddiye alınsaydı o gece yaşanmazdı, darbe Erdoğan’ın tek kurtuluşuydu, yazdık, söyledik ama anlatamadık sanırım.
Esasında bu plan aynı 24 Ocak Kararları’nı uygulamak için yapılmak zorunda kalınan 12 Eylül darbesi gibi. HDP eş genel başkanlarını ve vekillerini hapsedip devamlı içerde tutmak için ya sıkıyönetim ilanı ya da OHAL gerekiyordu. Gülen ekibinin çok sarsıcı oyu yoktu ama yönetim onlardaydı.
Erdoğan bunları önlemek için ülkeyi darbeye zorlamaya başladı. Şanghay 5’lisine üye olmak tekrar gündeme geldi. Askeriyedeki NATO’cu subaylar gerçekten rahatsız olmaya başladılar. Zaten Ergenekoncularla (Ki çoğu Şanghay’cı subaylardır) araları çok iyi değildi ve ülkenin yavaş yavaş şeriate gittiğine inanmaya başladılar, AYRICA NATO’ya da sıkı sıkı bağlıydılar
Erdoğan da benim kadar emindi bu ülkenin şeriatle yönetilmeyeceğini ama bunun izlenimini vermek zorundaydı. Vermek zorundaydı, çünkü darbe girişimi olmalıydı ve o kendi darbesini yaparak, kanun hükmünde kararnamelerle istediği herkesi nedensiz hapsedebilmeliydi. Ülkeyi Gülen yönetiyor, HDP şahlanmış, CHP ilk kez AKP’yle uğraşmadan seçim propagandası yapıyor ve başarılı, aydınlar ayakta, akademisyenler bildiri imzalıyor, AKP içinden ciddi çatlak sesler geliyor, Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın istediği anlamda emir eri gibi çalışmıyor ve kendisini kabul ettirmeye başlamış, anlayacağınız Erdoğan gidici ve hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yargılanma şansı çoğalıyor. Reza Zarraf bunların üstüne tuz-biber ekmiş, okuma maksadıyla İtalya’ya giden oğlu Bilal neredeyse palas pandıras ülkeden çıkmak zorunda kalmış, hakkında kara para aklamaktan suç duyurusu var, Almanya’da 200 sayfalık dosyayla savaş suçlusu olma talebi yapılmış mahkemeye verilmiş ve bilhassa Almanya’ya gönderdiği MİT’e bağlı ölüm ve ispiyon timlerin var, biri açığa çıkıp tutuklanmış ve imamlar bile casus konumunda. Kabadayılık yapıp Rus uçağını düşürmüşsün, sevenin yok, ağlayanın yok, yani darbeden başka kurtuluşun yok ama bunu yapacak gücün de yok, çünkü tek güvenmek zorunda olduğun yıllarca hapsettiğin ve bir kısmının ölümüne neden olduğun Ergenekon grubu… En beteri de IŞİD’e silah gönderdiğin artık tescilli.
İşte yine empati yapmaya çalışın, bu anlattıklarımdan sonra Erdoğan’ın karşısında çatallı 2 yol var, ya Türkiye ve dünya adaletine teslim olmak ya da darbe yapılmasını zorlayarak, karşı darbe yapıp geçici durumu kurtarmak. Erdoğan’ın bugünkü durumu son 10 dakikada maçı kurtarmak için devamlı rakip kaleye anlamsız paslar gönderen takım gibi.
Tekrar yazıyorum, Gülen ekibinin askeriye’deki gücü en fazla tuğgeneral rütbesine kadardır, belki bikaç tümgeneral de vardır ama darbe yapacak gücü yoktur. Bu darbe daha çok NATO’cu subayların yaptığı bir darbe girişimidir ve bu arada Gülen askerleri kullanılmıştır. Darbeden hemen sonra ABD’den bir generalin “Arkadaşlarımız hapiste…” dediği ekip NATO’cu ekiptir. Gülen askerleri kullanılmıştır derken masum oldukları anlamında söylemiyorum, onlar da bunu fırsat bilmişler ve koşarak işe koyulmuşlar ama darbeyi başlatan onlar değil.
Erdoğan Türkiye’nin şeriate gitmeyeceğini bildiği kadar NATO’dan çıkıp Şanghay 5’lisine giremeyeceğini de biliyordu. Ama bunu ısrarla söylemek zorundaydı ki NATO’cu subaylar kızmaya başlasın ve zaten sevmedikleri Ergenekon ekibini (Yani Şanghay) temizlesin.
Mahkemelerde ifadeler ortaya çıktıkça bir gerçek daha ortaya çıkıyor esasında, Erdoğan darbeye ekip olarak, darbe girişimcilerinden daha çok hazırlanmış. Öyle bir gardını almış ki, kum dolu kamyona kadar düşünülmüş. Bu darbe tüm demokrat güçlere karşı yapılmıştır esasında, HDP yok edilmeye çalışılmış ama NEWROZ kutlaması ve halk oylaması öyle olamayacağını göstermiştir
Bu yazı dizisi burada bitmeyecek, daha önce de yazmıştım, her gün yeni veriler geliyor. Bir sonraki yazımın başlığı da “DARBE ERDOĞAN’DAN GELDİĞİ İÇİN MİT GENEL KURMAYI UYARDI!..
Esasında kaç gündür yazacağım yazının tek satırla özetini Reşat Petek yapmış. 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek Haber Türk TV’de Didem Aslan’a verdiği yanıtta “Eğer (FETÖ’cüler) o gece darbe yapmasaydılar 2-3 sene sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi…” demiş. İşte bütün düğüm bu tümcede gizli, bu tümcedeki bilgiden dolayı Gülen’in darbeye gereksinimi yok. Bu tümce darbeyi Gülen’in yapmadığının kanıtı, aylardır söylediğim de bu zaten. Bu durumdaki bir lider ya da ekip neden darbe yapsın ki? Her şeyi ele geçirmeye ramak kalmış.
Diyeceksiniz ki, Erdoğan bunun farkına vardı ve temizlemeye başladı, o yüzden darbe yaptılar… Erdoğan temizlik yapsaydı, vekil sayısı neredeyse yarı yarıya iner, belediye başkanı kalmazdı etrafında. Sadece o da değil, o kadar bürokratı yok etmek için ciddi kanıt gerekirdi ve daha da beteri yerine koyacak bürokratın yok.
Şimdi gelelim esas konuya. Erdoğan Gezi Direnişiyle kaybetmeye başladı. Arkasından Kürtlerle barış Türkiye’yi başka bir noktaya götürmeye başladı. Erdoğan barış harekatının bütün puanlarının kendisine yani AKP’ye gelmesini bekledi ama istediği olmadı. O yüzden Dolmabahçe mutabakatını bir kalemde sildi ve 7 Haziran seçimlerinde hükümet bile kuramayacak bir hezimet yaşadı.
Önceki yazımda da yazmıştım, hükümet artık Gülen tarafından yönetiliyor ve Erdoğan’ın eli kolu bağlı. Barış harekatı HDP’yi çok ciddi bir noktaya getirmiş ve 80 milletvekili çıkarmış. Bu demektir ki Erdoğan’ın 2 rakibi var ve ikisi de çok ciddi ve siyasetle yenilme şansları yok. Barış harekatı bir başka gerçeği daha ortaya koydu, o da yıllardır beraber mücadele eden Kürtler ve sosyalistler dışında CHP’nin sol kanadından da HDP’ye destek gelmeye başladı. CHP gençliği Erdoğan’ın istediği gibi bir CHP değil ve gerçekten sosyalist gençliğin de imza atabileceği bildiriler yayınlıyorlar ve bunlar bir araya geldiğinde iktidar elden gidiyor.
Ben 2 yaklaşık 2 yıl önce “Darbe valizim hazır” diye bir yazı yazmıştım. Bunun nedeni şuydu, Erdoğan bu yukarıda saydıklarımdan dolayı iktidarı kaybediyordu ve bunu kazanmak için darbe yapması gerekiyordu. Zaten artık ABD ve AB tarafından dışlanan Erdoğan ülke içinde de kan kaybedince darbe yapmak zorundaydı ve bunu başkasının üstüne atmak zorundaydı. Darbenin geleceğini Abdullah Öcalan da söyledi, bizim ne demek istediğimiz ciddiye alınsaydı o gece yaşanmazdı, darbe Erdoğan’ın tek kurtuluşuydu, yazdık, söyledik ama anlatamadık sanırım.
Esasında bu plan aynı 24 Ocak Kararları’nı uygulamak için yapılmak zorunda kalınan 12 Eylül darbesi gibi. HDP eş genel başkanlarını ve vekillerini hapsedip devamlı içerde tutmak için ya sıkıyönetim ilanı ya da OHAL gerekiyordu. Gülen ekibinin çok sarsıcı oyu yoktu ama yönetim onlardaydı.
Erdoğan bunları önlemek için ülkeyi darbeye zorlamaya başladı. Şanghay 5’lisine üye olmak tekrar gündeme geldi. Askeriyedeki NATO’cu subaylar gerçekten rahatsız olmaya başladılar. Zaten Ergenekoncularla (Ki çoğu Şanghay’cı subaylardır) araları çok iyi değildi ve ülkenin yavaş yavaş şeriate gittiğine inanmaya başladılar, AYRICA NATO’ya da sıkı sıkı bağlıydılar
Erdoğan da benim kadar emindi bu ülkenin şeriatle yönetilmeyeceğini ama bunun izlenimini vermek zorundaydı. Vermek zorundaydı, çünkü darbe girişimi olmalıydı ve o kendi darbesini yaparak, kanun hükmünde kararnamelerle istediği herkesi nedensiz hapsedebilmeliydi. Ülkeyi Gülen yönetiyor, HDP şahlanmış, CHP ilk kez AKP’yle uğraşmadan seçim propagandası yapıyor ve başarılı, aydınlar ayakta, akademisyenler bildiri imzalıyor, AKP içinden ciddi çatlak sesler geliyor, Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın istediği anlamda emir eri gibi çalışmıyor ve kendisini kabul ettirmeye başlamış, anlayacağınız Erdoğan gidici ve hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yargılanma şansı çoğalıyor. Reza Zarraf bunların üstüne tuz-biber ekmiş, okuma maksadıyla İtalya’ya giden oğlu Bilal neredeyse palas pandıras ülkeden çıkmak zorunda kalmış, hakkında kara para aklamaktan suç duyurusu var, Almanya’da 200 sayfalık dosyayla savaş suçlusu olma talebi yapılmış mahkemeye verilmiş ve bilhassa Almanya’ya gönderdiği MİT’e bağlı ölüm ve ispiyon timlerin var, biri açığa çıkıp tutuklanmış ve imamlar bile casus konumunda. Kabadayılık yapıp Rus uçağını düşürmüşsün, sevenin yok, ağlayanın yok, yani darbeden başka kurtuluşun yok ama bunu yapacak gücün de yok, çünkü tek güvenmek zorunda olduğun yıllarca hapsettiğin ve bir kısmının ölümüne neden olduğun Ergenekon grubu… En beteri de IŞİD’e silah gönderdiğin artık tescilli.
İşte yine empati yapmaya çalışın, bu anlattıklarımdan sonra Erdoğan’ın karşısında çatallı 2 yol var, ya Türkiye ve dünya adaletine teslim olmak ya da darbe yapılmasını zorlayarak, karşı darbe yapıp geçici durumu kurtarmak. Erdoğan’ın bugünkü durumu son 10 dakikada maçı kurtarmak için devamlı rakip kaleye anlamsız paslar gönderen takım gibi.
Tekrar yazıyorum, Gülen ekibinin askeriye’deki gücü en fazla tuğgeneral rütbesine kadardır, belki bikaç tümgeneral de vardır ama darbe yapacak gücü yoktur. Bu darbe daha çok NATO’cu subayların yaptığı bir darbe girişimidir ve bu arada Gülen askerleri kullanılmıştır. Darbeden hemen sonra ABD’den bir generalin “Arkadaşlarımız hapiste…” dediği ekip NATO’cu ekiptir. Gülen askerleri kullanılmıştır derken masum oldukları anlamında söylemiyorum, onlar da bunu fırsat bilmişler ve koşarak işe koyulmuşlar ama darbeyi başlatan onlar değil.
Erdoğan Türkiye’nin şeriate gitmeyeceğini bildiği kadar NATO’dan çıkıp Şanghay 5’lisine giremeyeceğini de biliyordu. Ama bunu ısrarla söylemek zorundaydı ki NATO’cu subaylar kızmaya başlasın ve zaten sevmedikleri Ergenekon ekibini (Yani Şanghay) temizlesin.
Mahkemelerde ifadeler ortaya çıktıkça bir gerçek daha ortaya çıkıyor esasında, Erdoğan darbeye ekip olarak, darbe girişimcilerinden daha çok hazırlanmış. Öyle bir gardını almış ki, kum dolu kamyona kadar düşünülmüş. Bu darbe tüm demokrat güçlere karşı yapılmıştır esasında, HDP yok edilmeye çalışılmış ama NEWROZ kutlaması ve halk oylaması öyle olamayacağını göstermiştir
Bu yazı dizisi burada bitmeyecek, daha önce de yazmıştım, her gün yeni veriler geliyor. Bir sonraki yazımın başlığı da “DARBE ERDOĞAN’DAN GELDİĞİ İÇİN MİT GENEL KURMAYI UYARDI!..