Doç. Dr. Salih Yücel
Vermeye alıştık, vermeden yasayamayız!
Yaklaşık son otuz kusur yıldır eşi
ile beraber eğitim için gönüllü olarak koşup koşturmuş, malını bu uğurda
harcamış ve Avusturalya’da hicret eden ilk esnaf olma güzelliğine erişmiş
muhterem bir abimiz son bir kaç yıldır hasta. Kendisini bir arkadaş ile ziyaret
ettik.
Dostları yanında görünce dünya
kendisinin oluyor. Başkaları gibi dünyalıkları olmamış. Şuanda bir apartmanda
çok sade bir hayat yaşıyor.
Sadece bir çeşit ilaç için 950 dolar
para ödüyorlar. Imkanları çok kısıtlı.
Tam ayrılacağımız vakit hayati
boyunca kermes demiş, burs demiş, yemek yapıp satarak eğitime katkıda bulunmuş
muhtereme eşi kumbarada biriktirdiği bir miktar parayı getirip tarihe geçecek
bir söz söyledi; “Bunu alın ihtiyacı olan bir yere verin, “dedi.
Ben de sizin ihtiyacınız var deyince
“biz vermeye alıştık, vermeden yaşayamayız” anlamlı ve manidar bir cevap verdi.
SAHABENİN YOLUNDA BİR HAYAT
Evlerinde mübarek Ramazan ayında hiç
bir şey olmayan ve iftar için
pişirdikleri çorbayı da kapısını çalan
fakire verip, kocası Hz Ali ile beraber
aç kalan Hz Fatima (r.a) anamızı
ve onun çizgisini takip edip ilaç paralarını muhtaçlara gönderen eğitim sevdalısı bir aile. Alın bunu milletin
malını çalan ve din adına nutuk atıp bebeklere dahi zulmedenlerle kıyaslayın.
Bu zulmün devam edeceğine
inanıyorsanız Allah’ın adaletine inancınız ya yok veya çok çok zayıf demektir.
Evet bizleri vermeye alıştıran Rabbimize sonsuz hamd-u senalar olsun. Allah
muhafaza zalimlerden ve çalanlardan da olabilirdik. Dünya kurulduğundan beri
bir tarafta vermeden yaşayamayanlar, diğer tarafta da çalmadan yasamayanlar
olmuş ve olacak.
HAKİKİ İMANI ELDE EDEN ZİNDAN DA OLSA BAHTİYARDIR
Ehli dalalet ve ehli haset reüsasi
Ustad Bediuzzaman’in Topal Hafız olarak bilinen 87 yaşındaki
talebesi Ali Osman
Karahan’ı da terörist diye 15 ay zindanda tuttular.
Bununla yetinmediler 11 gün tecrit ederek, hücre cezasını(!) verdiler.
Çıkınca hal hatır soranlara
“hayatimin en güzel günleri hücrede geçirdiğim 11 gündür,”
dedi. Zira orada sadece Rabbi ile baş başa kalmıştır. Zahiren zindandaki bir hücre
fakat manen o adeta cennet bahçesi oluyor.
Evet ‘Topal hafız’ rahle-i tedrisinde bulunduğu ve dönemin
zalimlerine meydan okuduğu Üstadının “Hakiki imanı elden zindanda da olsa bahtiyardır” sözünü, bu
asırda fiilen yasadı ve bahtiyar oldu. Bir gönül dostu, yıllar önce Üstadın
hapishanelerde çektiği işkenceyi anlatınca bana ” kardeşim o manen kendisini cennette
hissediyordu ”demişti. Üstadımızın bu aziz talebesi de, kim bilir hangi manevi mükâfatları
yaşadıki “hayatımın en güzel günleri zindanın hücresindeki günler” diye bizlere
takdim ediyor.
HALİFE ÖMER KUDÜS’ÜN
ANAHTARINI, ÜZERİNDEKİ YAMALI ELBİSEYLE TESLİM ALDI
Bilindiği gibi Kudüs Müslümanlar, Hristiyanlar
ve Yahudiler için kutsal bir şehirdir. Farklı bir
mekandır. Halife Ömer Kudüs’ün anahtarlarını almaya
giderken üzerindeki elbisesinde on dört tane yama var ve kölesi ile deveye sıra ile binerek ulaşmıştır.
Yanında ne orduya ne de korumaya ihtiyacı
vardı.
Tam Kudüs’e girecekleri sırada deveye
binme sırası köleye gelir. Köle biner Koca Ömer devenin yularından tutar ve Kudüs’e
böylece girer. Kimsenin burnu kanamadan anahtarları teslim alır.
Batılı araştırmacılar o gün, İslam’ın
barış içinde çok çabuk yayılmasına dört sebebe bağlıyorlar.
Birinci: Kur’an’ı bir karşılık
beklenmeden okununca okuyan ağlar, dinleyenler ağlar. Kalpler yumuşar ve Müslüman
olurlar.
İkincisi: İslam inancının çok kolay anlaşılır
olması.
Üçüncüsü: Din alimlerin istiğna
prensibine riayet edip, zekât ve sadakaları kendileri almayıp, fakirlere
vermesi.
Dördüncüsü: İdarecilerin halkın en
fakiri gibi bir hayat yaşaması ve adalette kusur etmemesi.
KUDÜS NE ZAMAN GERİ ALINACAK?
Kudüs meselesi Kur ’ani bir
meseledir, politik değil. Halkı Müslüman
olan ülkelerin liderlerinin bir kısmi laf olsun diğer kısmı da sadece şahsi politik çıkarları için meseleyi kullanmaktadırlar.
Taşı, toprağı elmastan daha kıymetli olan
mübarek Kudüs, dünya nezdinde sıradan bir
şehir
durumuna düşürülmektedir.
Onun içindir ki 1,5 milyar Müslüman, altı
yedi milyonluk Israil’e baskı yapa bilme gücünü
elde edemiyor. Gerekçe ise, Israil lobisi diyorlar. Peki 15 milyon Yahudi lobi kuruyorsa,
1,5 milyar Müslüman yüzyıldır neden lobi kuramıyor?
Çevresi ile Allah tarafından mübarek kılınan
Kudüs şehri, İslam ülkeleri idarecileri Ömer
veya Selahaddin gibi oldukları zaman , yani saraylarda değil, halkın en fakiri gibi bir hayat süren, düşmanlarına dahi adil davranan ve ölünce de miras olarak sadece ve
sadece kefen parası olan liderler, geri alabilecekler.
Çünkü Ömer’in, Selahaddin’in
misyonuna talip olanlar, onlar gibi yaşamak zorundalar. Kudüs manen kendini Ömeri,
Selahaddini olan Müslümana teslim eder, zalimlere, haramilere , yalancılara,
politik istismarcılarına değil. yucelsalih@yahoo.com