Cemil Tokpınar-tr724.com
Geçen haftaki Zilhicce ayının faziletine dair yazımızı okuyan ve
çevresiyle paylaşan, ömrünü hizmetle geçirmiş bir hocamız, “Bugüne kadar
Zilhicce’nin faziletine dair geniş bir bilgi duymadım ve okumadım”
dedi. O gün Zilhicce’nin ilk günüydü ve Kurban Bayramına kadar tutmak
arzusuyla oruca başlamıştı. “Ben de geç öğrendim hocam” dedim. “Keşke
çocukluğumdan beri kıymet ve faziletini bilseydim de, hem uygulasaydım,
hem herkese anlatsaydım.”
2000 yılında bir radyo programında Arefe günü oruç tutmanın
faziletini duymuştum. Genç bir programcı konuyla ilgili sahih hadisler
okuyor, oruca ve ibadete teşvik ediyordu. Maddî ve manevî çok
sıkıntılarımın olduğu yıllardı. Hemen o gece ailece oruç tutup gündüz de
radyoyu açıp Arafat’ta yapılan vakfeye ve duaya iştirak ettik. Öyle
duygulandık, öyle lezzet aldık ki… Rabbim vesile olan kardeşimizden razı
olsun.
2007 yılında da Zilhicce’nin ilk on gününün faziletiyle ilgili
Zaman’ın her hafta hediye ettiği Ailem dergisinde bir yazı okumuştum.
Aman Allah’ım! Meğer Zilhicce Ramazan’a kardeş derecesinde bir ay imiş.
Bu kez mümkün olduğunca ilk on günü değerlendirmeye gayret ettik.
Yıllarca dinî tahsil görmüş, ama hiçbir öğretmenimizden böylesine teşvik
duymamıştık.
Geç öğrenmenin tesiriyle daha bir gayretle o yıldan beri yazılı,
sözlü ve görüntülü hangi mecra varsa Zilhicce’nin faziletini anlatmaya
başladık. Daha başka birçok hocamız bilhassa on yıldan beri anlatıyor,
teşvik ediyor. Hamdolsun belli bir şuur seviyesine geldik. Ama tıpkı
Ramazan gibi hayatımıza yerleştirmemiz gerekiyor. Bir farkla… Ramazan
oruçları farz, Zilhicce oruçları sünnettir. Bunun da güzel bir mesajı
var. Adeta Rabbimize diyoruz ki: “Mecburiyet olmasa bile biz seni ve
ibadeti seviyoruz. Bu yüzden ibadete koşuyoruz. Allah’ım, sen de bizi
sev, rahmet ve mağfiretle yardım et!”
Vahiy arefede tamam oldu
Geçen haftaki yazımızda kısaca arefenin faziletinden de bahsetmiştik.
Bugün hem ilavelerle, hem de bazı hadisleri tekrar hatırlatarak arefe
günü oruç ve ibadete teşvik edeceğiz. Sizler de mutlaka ailenizi,
çevrenizi, dost ve arkadaşlarınızı uyarırsanız, mesajlarla bilgi
paylaşırsanız vesile olma sevabı alırsınız inşallah.
Arefe, Zilhicce ayının dokuzuncu günüdür. Peygamber Efendimiz
(s.a.v.) bu ayın ilk on günü hakkında büyük müjde ve teşviklerde
bulunmuştur ki, bu hadisleri geçen hafta işlemiştik. Bu teşviklerde
Kurban Bayramı arefesinin ayrı bir yeri vardır. Çünkü vahyin bittiğini
ve Kur’an’ın tamamlandığını bildiren “Bugün dininizi
tamamladım” mealindeki âyet-i kerime arefe günü nazil olmuştur.
Bu hususta bir Yahudinin Hazret-i Ömer’le (r.a.) yaptığı konuşma,
Arefe gününün mana âlemimizdeki yerini ortaya koyması bakımından çok
önemlidir.
Bahsi geçen Yahudi, Hz. Ömer’e “Ey Ömer, sizin kitabınızda okumakta
olduğunuz bir âyet vardır ki, biz Yahudilere inmiş olsaydı, onun indiği
günü bayram yapardık” dedi.
Hz. Ömer, “O âyet hangi âyettir?” diye sordu. Yahudi şu âyeti okudu:
“Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi
tamamladım ve size din olarak Müslümanlığı verip ondan razı oldum.”
(Maide Suresi:3)
Bunun üzerine Hz. Ömer şu cevabı verdi:
“Biz bu âyet-i kerimenin indiği günü de, indiği yeri de hakkıyla
takdir ediyoruz. Bu âyet Resulullah Aleyhissalâtü Vesselama bir Cuma
günü Arefe’de bulunurken nazil oldu.”
Bir başka rivayette Hz. Ömer’in şöyle dediği bildirilir:
“Bu âyet, Arefe günü olan Cuma gününde indi. Allah’a hamd olsun ki,
Cuma da, Arefe de bizim için birer bayramdır.” (Buhari, İman: 34)
Arefe: Allah’ı zikir günü
Arefe günü, Allah’ı zikir, tesbih, tekbir ve dua günüdür. Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyurulur:
“Arafat’tan (orada vakfeden sonra, seller gibi) boşanıp
(Müzdelife’ye) aktığınız zaman Meş’ar-i Haramın yanında Allah’ı
zikredin. O sizi nasıl hidâyete erdirdiyse siz de Onu öylece
anın.” (Bakara Suresi: 198)
Bu âyette beyan edilen ve önemine işaret buyurulan gün, Arefe
günüdür. Rabbimiz bugün zikir ve tesbihin çok arttırılmasını emir
buyurmaktadır.
Bir başka âyette Allah yine Kendisinin zikrini emretmektedir:
“Kurban Bayramının sayılı günlerinde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin).” (Bakara Suresi: 203)
Buradaki “sayılı günler”in Arefe günü sabahından bayramın 4. günü
akşama kadarki günler olduğu belirtilmektedir. Bugünlerde yüksek sesle
tekbir alınır. Hz. İbrahim’e (a.s.) nisbet edilen bu tekbirlere “teşrik
tekbirleri” adı verilir.
Bu âyet gereğince, Arafat günü sabahından bayramın dördüncü günü
ikindisine kadar -ikindi dahil- bütün farz namazların peşinden teşrik
tekbirlerini okumak vaciptir. Bu, Resulullah Aleyhissalatü Vesselamın
sünnetiyle de sabittir. Hatta bazı sahabeler dışarıda bile yüksek sesle
teşrik tekbirlerini okur, çevresindekiler de iştirak ederdi.
Bu mübarek günlerde getirilen tekbirler, kâinatın manevi çehresini
değiştirmektedir. Bütün yer ve gökler, insanlarla birlikte bütün diğer
varlıkların, dağların taşların tekbir sesleriyle çınlamaktadır. Adeta
bütün varlıklar, dünya ve kainat insanlarla birlikte Allah’ı
zikretmekte, Allahüekber sadaları yeri göğü inletmektedir. Bu hakikati
Üstad Hazretleri şöyle ifade etmektedir:
“Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber’ler ile nev-i beşerin
(insanlığın) beşte birisine, üç yüz milyon (bugün bir buçuk milyar)
insanlara birden Allahü ekber dedirmesi, koca küre-i arz büyüklüğü
nisbetinde o Allahü ekber kelimesi kudsiyetini semavattaki seyyarat
arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmi binden ziyade hacıların (bugün
dört milyon civarında) Arafat’ta ve İydde (bayramda) beraber birden
Allahü ekber demeleri, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın bin üç yüz
sene evvel (şimdi bin dört yüz) âl ve Sahabeleriyle söylediği ve
emrettiği Allahü ekber kelâmının ve âlemlerin Rabbi azamet-i unvanıyla
külli tecellisine karşı geniş ve külli bir ubudiyetle mukabeledir, diye
tahayyül ve his ve kanaat ettim.” (Bediüzzaman Said Nursî, Şualar, s.
196)
Arefe günü yapılan ibadetin fazileti
Arefe gecesini ve bir gün önceki gece olan Terviye Gecesini ihya
etmek sünnettir. Muaz bin Cebel (r.a.) rivayetine göre, Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Beş geceyi ihya edene Cennet vacip olur: Terviye gecesi (Kurban
Bayramından iki gün önce Zilhicce ayının sekizinci gecesi) Arefe gecesi,
Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban ayının
on-beşinci (Berat gecesi) gecesidir.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2:330)
Arefe gününün önemi, oruç tutmanın, dua ve ibadet etmenin faziletine
dair hadisleri geçen hafta paylaşmıştık. Bugün birkaç tanesini tekrar
hatırlatalım:
“Günlerin en faziletlisi arefe günüdür. Faziletçe cumaya benzer. O,
cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan faziletlidir. Duaların en
faziletlisi de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki
peygamberlerin söylediği en faziletli söz de: Lailahe illallah vahdehu
la şerike lehu. (Allah birdir, ondan başka ilah yoktur, O’nun ortağı da
yoktur) sözüdür.” (Muvatta, Hacc 246)
“Allah, hiçbir günde, arefe günündeki kadar kulu ateşten çok azat
etmez. Allah mahlukata rahmetiyle yaklaşır ve onlarla meleklere karşı
iftihar eder ve: “Bunlar ne istiyorlar?” der.” (Müslim, Hacc 436)
“Arefe gününde tutulan oruç geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2:457)
“Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2:460)
“Kim Arafe gecesinde bin defa İhlas suresini okursa, Allah kendisine istediğini verir.”(Kenzu’l-ummal, h. No: 2737)
“Peygambermiz (s.a.v.) arefe akşamı ümmetinin affedilmesi için dua
etti. Duasına, ‘Muhakkak ki ben zalimden başkasını mağfiret ettim.’ diye
cevap verildi. ‘Zalimden ise mazlumun hakkını alırım.’ buyruldu.
Resul-i Ekrem: ‘Ey Rabbim, dilersen mazluma cennette mükafatını verir
zalimi de mağfiret edersin.’ diye dua etti ise de Arafat’ta bu duasına
Allah Teâlâ’dan kabul gelmedi. Sabah vakti Müzdelife’de aynı duayı
tekrarladı. Bu defa duası kabul edildi. Resulullah memnuniyetini ve
sevincini belli ederek güldü. Bunun üzerine Ebu Bekir ve Ömer (r.a.):
‘Anam babam size feda olsun, bu saatte siz gülmezdiniz, sizi güldüren
nedir?’ diye sordu. Resulullah(s.a.v.): ‘Allah’ın düşmanı İblîs, Allah
Teâlâ’nın duamı kabul ederek ümmetimi affettiğini anlayınca toprağı alıp
başına çalmaya ve vay sana helak oldun diye feryada başladı. İşte
Şeytan’ın görmüş olduğum bu feryadı beni güldürdü’ buyurdu.” (İbn Mace,
Menasik, 56)
“Arefe günü Resulullahın (sav) yanında bulunan bir genç, kadınları
düşünüyor ve onlara bakıyordu. Resulullah (s.a.v.) eliyle birkaç defa
gencin yüzünü kadınlardan çevirdi. Genç yine onları düşünmeye başladı.
Resulullah (sav): ‘Kardeşimin oğlu, bugün öyle bir gündür ki, bugünde
herkesin kulağına, gözüne ve diline sahip olursa günahları
bağışlanır’ buyurdu.” (Müsned, 1/329)
Vakfe yapar ki dua
Arefe günü oruçlu olmalı, teşrik tekbirlerini ihmal etmemeli, bin
İhlas Suresi okumalıyız. Ayrıca Arafat’taki hacıların duasına iştirak
etmek için mümkünse televizyondan Arafat’ta yapılan duaları dinleyip
amin demeli, sanki vakfeye durur gibi yüreğimiz yanarak, gözlerimiz
dolarak dua etmeliyiz.
Her gün İslâm alemi ve ülkemizden gelen acı haberler yüreğimizi
yakıyor. Rabbimize oruçlu bir şekilde yalvararak bütün mazlum, mahpus,
mağdur ve mahrumların felaha ermesi, ferec ve mahreç, fetih ve nusret
bulması için dua etmeliyiz.