Sosyal medyanın da
vermiş olduğu imkanlarla, günümüzde artık haberleri takip etmek ve gündemden en
kısa zamanda haberdar olmak çok kolaylaştı. Bu kadar imkanlar içerisinde ve çok
fazla iletişim araçlarının olması ise, her haber ve bilginin gerçekliğini
sorgulamayı gerektiriyor. Çünkü bilgi kirliliği heberlerin doğruluğunun önünde
duran en büyük engel. Öyle ki bazen kasti olarak, bazen de sorumsuzca üretilip
piyasaya sürülen haberler masum insanları, bir camiayı ve hatta toplumu
derinden yaralayıp, hiç bir suça karışmayan insanların hayatlarına mal
olabiliyor. Bir ülkenin özgür, bağımsız ve doğru haber edinme kaynaklarının
engellenmesi ve bilgiye ulaşılamaması ise bu sayede varılmak istenen hedefe
varmayı en kısa yol olarak seçenlerin başvuracağı en iyi yöntem. Bazen yapılan
pervasızca haberler, bu haberleri yapanları ve yayınlandıkları kurum ve
kuruluşları beğenip alkışlayanlar tarafından bile gülünç duruma düşmelerine
sebep olabiliyor.
Tıpkı geçen hafta
NTV’nin yaptığı haberde olduğu gibi. NTV’nin, Sincan Cezaevi’nden Hizmet
Hareketi’ne mensup kişilerin firar planı diye verdiği çizimin elektrik devresi
olduğu ortaya çıkınca ‘Hizmet Hareketi’ ve karıncayı dahi incitmeyen masum
insanlara karşı yapılan yalan, yanlış haberlerle kamuoyunun nasıl
yönlendirilmeye çalışıldığı bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Kaçış
krokisi olarak sunulan kağıtların okullarda ders olarak gösterilen elektrik
devresi çizimleri olduğu anlaşılmış. Halen 5 bin 544 tutuklunun kaldığı Sincan
Cezaevi’nde firar planı gibi akla ziyan yalanı, bu şemalara dayandıran NTV’nin
haberi, sosyal medyada da alaya alındı.
Öte yandan Türkiye
Dışişleri Bakanı da tweeter hesabından yaptığı açıklamaları ile medyanın yalan,
yanlışına destek olmaktan geri kalmıyor. Türk Dışişleri Bakanlığı, İslam
İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) Özbekistan’ın başkentinde gerçekleştirilen
dışişleri bakanları konseyinin 43. toplantısına, Hizmet Hareketi’ni terör
örgütü ilan ettirme çabasının ancak yalan sarmalında kaldığı görüldü.
TR724.COM’da geniş yer verilen haberde; Dışişleri Bakanlığı, Hizmet
Hareketi’nin terör örgütü olduğu yönünde hazırladığı bir teklifi İTT’ye sundu.
Burada yapılan, teklifin görüşüldüğü ve gelecek toplantıya kadar konuyla ilgili
bir rapor hazırlanmasının talep edildiği şekilde çıkan bir tavsiye çözümünü
Bakan Çavuşoğlu, “Hassasiyetlerimizi anlayarak dayanışma gösteren ve “FETÖ”yü
terör örgütü ilan eden İslam İşbirliği Teşkilatı’na teşekkür ediyoruz” şeklinde
bir tweet atarak, havuz medyasının neredeyse tamamının konuyu “flaş gelişme”
olarak duyurmasını sağladı. Ancak İTT’nin resmi sitesinde Hizmet
Hareketi’yle ilgili hiçbir metin yer almadığı ve İTT yetkililerine
konunun sorulması üzerine de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun gerçeği
söylemediği anlaşıldı. Hürriyet dahil büyük internet siteleri haberi ana
sayfalarından düşürdüler. Çavuşoğlu ve Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’nin
teklif metninin kayda geçirilmiş olmasını “İTT’nin kararı” olarak açıklayarak
devlet nezdinde ve uluslararası çapta görülmemiş bir çarpıtmaya imza atmış
oldular’ denildi.
Adalet Bakanının
cezaevlerinde işkence yoktur demesine ise, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş
isyan etti. Üstelik yapılan zulümleri alkışlarcasına memleketin en üst
yöneticileri de ‘mağdur edebiyatı yapmasınlar’ diyerek nerdeyse işkenceyi meşru
görüyorlar.
15 Temmuz sonrası
suçunun ne olduğunu, ne için tutuklandığını bile bilmeyen masum insanların
cezaevlerine atılması ve insanlığımızdan utanacağımız ağır işkencelere maruz
kalmasına, hamile kadınların bebeklerini kaybetmesine ve şüpheli ölümlere
rağmen Bekir Bozdağ’ın işkence yoktur demişti. Bunun üzerine, Demirtaş, 18
Ekim’de yaptığı grup toplantısında şu şekilde cevap verdi; “Darbeci diye, cemaatçi
diye tutuklanan insanlar gece gündüz işkencelere tabi tutuluyor. Adalet Bakanı
ise işkence yoktur diye yapılan zulümleri adeta görmezden gelip, yalan söylüyor”
Gelen bilgiler ve
raporlar insan olduğumuzu utandıracak düzeyde diyerek, bu işkencelerin 12
Eylül’de bile yapılmadığını söyleyen Demirtaş, işkenceye karşı sessiz
kalanların insanlığını da yitireceğini hatırlatarak işkencenin insanlığa karşı
işlenmiş bir suç olduğunu, HDP Grup toplantısında dile getirdi. Adalet Bakanı
Bekir Bozdağ’a da adeta hodri meydan diyerek cezaevlerinde işkencenin olup
olmadığını birlikte araştırmaya davet edip şu şekilde çağrıda bulundu. Ve “Ey
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kendine güveniyorsan ve benim yönetimim altındaki
cezaevlerinde işkence yok diyorsan, ben ve sen heyetlerimizi ve hekimleri de
yanımıza alıp işkence iddiasının olduğu cezaevlerine gidelim. İkimizin
huzurunda işkence iddiası ile ilgili mağdura sorularımızı soralım. Şayet,
işkence yoksa söz veriyorum, cezaevi çıkışında, iftira attım. Bu iftira ile
siyaset yapamam deyip siyaseti istifa ederek bıraktığımı ilan edeceğim. Yok
eğer işkence varsa ve sende de biraz haysiyet varsa çıkışta da sen istifa
edersin “dedi.
“Rabbimizin bize
lütfettiği her fırsatı nesillerimizin irfan hayatı adına, imana ermeleri adına
değerlendirme ve bunu en büyük vazife sayma…Evet bunun dışındaki bütün pâye,
makam ve mansıplar bir hiç hükmünde olmalıdır”diyen Hizmet Harekatı ve
gönüllülerine yapılan zulümlerin ve çektikleri sıkıntıların bir an evvel sona
ermesi dua ve temennisi
ile. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au