• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home YAZARLAR

Hacı Ata

Mart 16, 2019
in YAZARLAR
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bacık ve Cacık’giller!.. 

Söz Vermiştik

Hangisi daha yandaş; Ahmet mi, Ertuğrul mu?

Arkadaşımız Hasan Ahmet Gökçe’nin gönderdiği bir hatırayı aynen aktarıyorum:
1994 yılının Eylül ayıydı. Duşanbe’ye geleli ancak bir ay olmuştu. Duşanbe’deki Ekonomi Lisesinin lojmanında kalıyorduk. Kalmak zorundaydık. Kalacak başka bir yerimiz yoktu. Ölü bir şehre benziyordu o zaman Duşanbe. Nasıl benzemesin ki? Kardeşi kardeşe kırdırmışlardı. Fitne tohumlarını atmışlardı o masum insanların içine. Kendilerine misafir gelenlere neredeyse canını ikram edecek kadar yüreği cömert bu insanlar bilinmedik(!) kırılası ellerin oyununa gelmişlerdi. Komşu komşuya güvenmez olmuştu. Böyle bir ortamda kalacak başka güvenli bir mekan ayarlayamamışlardı. O yüzden okulda kalıyorduk. Okul daha güvenliydi. Okulun etrafı iki metreyi aşan beton bloklarla çevrilmişti. Kapıda çoğu zaman silahlı korumalar bekliyordu.
Suntayla ikiye bölünmüş bir odada kalıyorduk. Altı kişi bu odanın yaklaşık 30 metrekare olan kısmında yatıp kalkıyorduk. İçimizde evli ağabeylerimiz de vardı. Eş ve çocuklarını getirmemişlerdi. Aradan iki ay geçtikten sonra yavaş yavaş okula yakın evlerden kiralayıp oralara gitmiştik. O zamana kadar evli ağabeylerimizin çocukları da gelmiş, onlar da okuldan taşınmışlardı. Üç veya dört tane eski kanepe vardı. İki kişi de yere ince pamuk yataklardan atıp orada yatıyorduk. Odanın öteki tarafı yaklaşık 15 metrekare idi. Orada da yüzü kirlenmiş, eski bir kanepe vardı. Kanepenin kapıya bakan başucunda yine suntadan yapılmış kaba bir elbise dolabı vardı. Ayak ucunda ise neredeyse duvarın tamamını kaplayan tahtaları çürümüş, camların bazı kısımları kırılmış dev asa pencerenin dibinde bir sehpa vardı. Sehpanın üstünde uluslararası görüşmelerin yapılabildiği belki de Tacikistan’daki nâdir telefonlardan biri vardı. Sunta duvarın karşısındaki duvarda pencereye yakın duvara çakılmış okul zilinin düzeneği bulunuyordu. İşte bu küçük oda tarihin şahit olduğu nadir şahsiyetlerden birisini ağırlıyordu. Ona göre sıradan biriydi. Belki de onu büyük yapan “ben” duygu ve düşüncesini bir Mürşid-i Kamil’in potasında eritmiş olmasıydı. Zaten gelen giden misafirlere gösterdiği bir levha vardı, pansiyonun koridorlarına asılmış. “Ben sen yok, Biz varız.” O büyük şahsiyet Hacı Kemal Erimez idi.
Sadece geceleri orayı kullanırdı. Kullanmak denilebilecekse ismine. Geceleri delik deşikti. Nereden mi bilirdik?  Sunta duvar mahremi nâmahrem yapıyor bazen. Görüntüyü gizlese de gecenin karanlık ve sessizliğini bozan o inilti ve yakarışları geçiriveriyor ötesine. Yatamadığını anlardık. Kapı gıcırtısını duyunca belli ki koridora çıktı derdik. Belki de bizim o “Kasrına nüzul eyler seyran gecelerde” geceleri gafletle geçirmemize hayıflanırdı.
Hacı Ata derdiler. Çünkü Hacı Ata’yı uykusuz bırakan dünyevi beklentiler değildi. Kendisine Ata diyen o insanların ızdırabını ata şefkatiyle yüreğinde hissetmesiydi. Kardeş kanının aktığı Tacik halkının yangın yerine dönen yüreğine serpebileceği bir yudum suyun hesabını yapıyordu. Tacik gençlerinin cehalete kurban gitmemeleri için Mevla’ya yakarışlarda bulunuyordu.
Yine böyle bir gecenin sabahıydı. Ezanı neredeyse iki aydır duymuyorduk. Daha uzun süre de duyamayacaktık. Sabah namazı vaktiydi. Bizler buz gibi suda abdestimizi almış, koridorun en başındaki bir odada namaza durmuştuk. Hacı Ata da abdest almış, gelip bize yetişmişti. Omuzlarını omuzlarımda hissetmek ne büyük şeref. İmam Zümer suresini okuyordu.
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: ‘Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedi kalmak üzere buraya girin.’ , Onlar şöyle der: ‘Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzelmiş!”  (Zümer  Suresi, 73,74)
 
Hacı Ata’yı bir anda bir ağlama tuttu. Öyle ağlayanı hiç görmedim dersem mübalağa etmiş olmam. Hıçkırıklarını içine gömmeye çalışıyordu. Çalıştıkça zorlanıyor ve sarsılıyordu. Namaz bitmişti. Hacı Ata ağlamaya devam ediyordu. Hacı Ata yan taraftaki odasına geçti. Güneş doğuncaya kadar Hacı Ata’nın ağlaması hiç kesilmedi. Bizi bir endişe sardı. Kalp ve şeker hastasıydı. Hacı Abiye bir şey olmasından korkuyorduk.  Ama o çok farklı âlemlerdeydi. Onun derdi neydi? Niye ağlamıştı bilemem. Âyet mi sarsmıştı onu. Altına girdiği işin ağırlığı mı? Yoksa Yüreği dağlayan o anaların imdadına yetişememe endişesi mi?
“Ah edip ağlamadan, sineleri dağlamadan, su gibi çağlamadan bu dağlar aşılmaz.”
Tags: Hacı Ata
PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Fenerbahçe nefes aldı: Fener puanını 31’e çıkartırken, Demir Grup Sivaspor 34 puanda kaldı.

SONRAKİ HABER

Tutuklu Tuğamiral’ın eşi: Birliğine dön emri veren de birliğe girer girmez eşimin vurulmasını emreden de aynı kişi

BENZER HABERLER

Manşet

Bacık ve Cacık’giller!.. 

Mayıs 27, 2025
Manşet

Söz Vermiştik

Mayıs 25, 2025
Manşet

Hangisi daha yandaş; Ahmet mi, Ertuğrul mu?

Mayıs 24, 2025
Manşet

Damarıma dokunduruyorlar

Mayıs 22, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

2025 Çağlayan sempozyumundan geriye kalanlar

Mayıs 21, 2025
Sırlı zarf!
Uncategorized

Bitkinin azim ve kararlılığı!

Mayıs 21, 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • All
  • Manşet
Hükümetle, Hizmet Hareketi nasıl barışır?
KONUK YORUM

Hükümetle, Hizmet Hareketi nasıl barışır?

by adminzaman
Mayıs 28, 2025
0

PROF. DR. SALİH HOŞOĞLU | TR724.COM- Akademisyen, siyaset bilimci Gökhan Bacık’ın “Devlet, cemaat, siyasi çözüm – Bir yol haritası önerisi”...

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yıl dönümü: 17-25 Aralık’ın arasından 11 yıl geçti hala sıfırlanamadı!

CHP’li Ağbaba, AKP’lilerin yüzüne: Hırsız arıyorsanız Rıza Sarraf’ı, namussuz arıyorsanız 17-25 Aralık’ı düşünün

Mayıs 28, 2025
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert: “İsrail Gazze’de savaş suçları işliyor”

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert: “İsrail Gazze’de savaş suçları işliyor”

Mayıs 28, 2025
Dün Fatih Koleji, bugün İmamoğlu afişleri: Karartma ve sansür 11 yıl önce başlamıştı

Dün Fatih Koleji, bugün İmamoğlu afişleri: Karartma ve sansür 11 yıl önce başlamıştı

Mayıs 28, 2025
AYM’den MİT’in kaçırma ve işkencesi yapmasına ‘hak ihlali’ kararı

AYM’den MİT’in kaçırma ve işkencesi yapmasına ‘hak ihlali’ kararı

Mayıs 28, 2025
Gençler AKP rejimin hedefinde: İşte üniversite öğrencilerinin maruz kaldığı insan hakkı ihlalleri!

Nefret operasyonunda hedef yine öğrenciler: 58 kişi hakkında gözaltı kararı

Mayıs 27, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM