Keçeli Nail – Christchurch İzlenim
Christchurch Yeni Zelanda’nın üçüncü büyük şehri. İsmindeki farklı anlamı (Mesih Kilisesi) topluma da yansımış olacak ki burada yaşayan insanlar daha dindar ve son derece barışçıl bir hayat sürdürüyorlar. Geçtiğimiz cuma günü, camide yaşanan menfur terör saldırısının bu şehirde gerçekleşmesi, bütün dünyanın gündemine oturmuş durumda.
Tabi ki saldırının niteliği ve can kayıplarının yaşanması bunda büyük bir etken fakat bana öyle geliyor ki; Yeni Zelanda gibi farklılıkların kardeşçe kabul görüp insanların birlikte barış içinde yaşadığı bir ülkede böyle bir saldırının olması son derece üzücü.
Olay, bir veya birkaç kişinin ırkçı ve saldırgan tutumundan mı kaynaklı veya organizeli bir çalışmanın sonucu mu bunu zaman gösterecek. Zira saldırganlar olay günü hemen yakalanıp tutuklandı. Önümüzdeki günlerde hep birlikte gelişmeleri duyacağız ve izleyeceğiz. Benim üzerinde durmak istediğim nokta ise biraz daha farklı.
Dünya genelinde bu tarz canice terör saldırıları sürekli oluyor. Bu saldırılar bazı piskopatlar tarafından bireysel yapıldığı gibi bir kısım terör örgütleri tarafından da gerçekleştirilebiliyor. Maalesef her terör saldırısı geride acılar, ölümler ve kapanması zor büyük toplumsal ve sosyal yaralar bırakıyor. Bu saldırı da diğerleri gibi; toplum üzerinde çok büyük yaralar açsa da eğer dikkatle üzerine gidilip gerekli dersler çıkarılırsa toplumsal barış adına daha faydalı sonuçlar elde edilebilir.
Bu hain terror saldırısı bana öyle geliyor ki bütün dünyada din dil ve ırk ayırımı yapmaksızın insanları bir araya getirecek sonuçlar doğuracak. Bugüne kadar bu ihtiyacı fazla hissetmeyen ve görmeyen insanlık, dün kara Cuma saldırısından sonra beraber kardeşçe yaşama projelerini çok ciddi bir şekilde masaya yatıracak ve üzerinde uzun yıllar çalışacağa benziyor.
Hain terör saldırısının hemen ardından Yeni Zelanda ve dünya genelinde yaşanılanlar bu söylediklerimi destekliyor mahiyette. Ülkenin başbakanı Jacinda Ardern başta olmak üzere bütün siyasi irade ve toplum liderleri olay sonrası inanılmaz bir çalışma ortaya koydular. Son derece gerçekçi ve samimi yapılan açıklamalar ve bu söylemlerin hayata geçmesi için devlet yetkililerin hummalı çalışmalarının bir sonucu olacak ki bütün insanlık tek vücut olabildiğini ve gelecekte de olabileceğini şu iki gün içerisinde gösterdi.
Ülkede daha önce görülmeyen ve bütün dünyaya örnek olabilir dediğimiz şeyler yaşanıyor. Örneğin sinagog ve kiliseler ortak dua seansları ve yardım kampanyaları düzenliyor. Şu ana kadar olaydan etkilenen aileler için toplanılan yardım miktarı 2 Milyon doları geçti, üstelik daha da artacağa benziyor. Yapılan dua seansları nöbetleşe gece-gündüz demeden devam ediyor.
Başbakan Ardern ve devlet yetkililerinin vakit kaybetmeksizin olay yerine gidip ardından kurbanların ailelerini ziyaret etmeleri takdir edildi. Ziyaret sırasında Başbakan Ardern ve bayan milletvekillerinin başörtü kullanmaları da gözlerden kaçmadı.
Ülke çapında siyasilerin ve toplum kuruluşlarının ortak organizesi ile bir araya gelme programları düzenlendi. Yapılan programlarda ortak mesaj “Sevgi ve barış kazanacak, ırkçılığa hayır ve sıfır tolerans!” oldu.
Özellikle Müslüman olmayanların ellerinde taşıdığı “Yanınızdayız!” yazılı dövizler herkes tarafından takdir edildi. Camilere akın akın gelen Yeni Zelandalıların buralarda taziyelerini sunmaları da daha önce eşi benzeri olmayan davranışlardı. Yeni Zelandalılar, dünyanın tam diğer ucundan, başta Müslüman ülkelere başta olmak üzere herkese çok anlamlı bir mesaj verdiler. Bu mesaj, kışkırtıcı hareketleriyle benzine su taşıyanlara karşı, aslında ders dolu bir mesaj.
Cami önlerine bırakılan sevgi dolu mesajlar, çiçekler ve en önemlisi bugüne kadar rastlanmayan diyaloglar gelecek adına ümit verdi. Örneğin Yeni Zelandalı bir bayanın gözyaşları içinde “Özür diliyoruz.” derken ardından oradaki insanlara sarılması, duygu sellerinin, adeta volkanlar gibi patlamasına neden oldu.
Eline tebeşir alıp üzüntüsünü cami önündeki zemine çizmeye çalışan bir ailenin de diyalogları, bir başka kayda değer tabloydu. Bir çocuk çizdiği resmi dün gece planladığını ve buraya gelip yapmak istediğini söylerken bir diğerinin annesi “İki gündür olayı evimizde konuşuyoruz fakat eşimle konuşulanların yeterli olmadığını düşünüp bugün ailece buraya gelmeye karar verdik.” derken hem üzüntülü hem de oldukça samimiydi.
Önemli kurum ve kuruluşların bina önlerindeki panolarında ise taziye mesajları vardı. Bunların çoğu da Arapça ifadelerdi.
Bütün bu güzellikler yaşanırken olumsuz şeylerde olmadı değil elbette. Örneğin bir Avustralyalı senatör ırkçı söylemlerini böylesine bir hadise sonrası bile kullanmaya devam etti.Çok ilginçtir 17 yaşında bir genç bu ırkçı senatörün konuşması sırasında arkasından yaklaşıp kafasına yumurta geçirip protesto etti. Bence bu olay bile genç nesilden ümitli olmak için yeterli.
İslam dünyası ise yaşananlardan sonra yine etkisiz ve yersiz bir duruş sergiliyor. Şu ana kadar kayda değer bir çalışma ve katkı yok. Kendi işleri ve geleceklerini planlamakla meşguller.Örneğin başta Türkiye’de olmak üzere Siyasal İslam jargonuyla, bu menfur olayı ve masum insanların görüntülerini seçimin ve siyasetin çirkin emellerine alet edenleri, Yeni Zelandalıların bu duygusal, samimi ve kalpten gelen duygu ortamı arasında büyük bir utanç duyduğumu ifade edebilirim. Daha da ileriye gidip bütün dünyada yasaklanması istenen video görüntülerini seçim meydanlarında kullanabilecek kadar da alçaldı. Bu olayı da seçim malzemesi yapmayı başaranlar, menfur hadiseyi ‘haçlı organizasyonu’ gibi son derece kışkırtıcı ve tahrik edici söylemlerle süslemeleri, kin ve nefreti pompalayanların ne Müslümanlara ne de Gayri Müslümlere verebileceği bir şey olduğunu söylemek zor. Elbette bu ifadeyle, ‘yapılan bu menfur ve alçak saldırıya hafife alalım’ diye bir niyette kimse olamaz.
50 kişinin hayatını kaybettiği bu terör saldırısı sonrası, Yeni Zelanda özelinde, dünyaya çok anlamlı bir ders olacağını gönülden inanıyorum. Saldırıyı, lanetliyorum. Bu terörist vahşet nedeniyle hayatını kaybedenler dünya barışına, kardeşliğine canlarını vererek büyük katkı sağlayacaklar. Allah vefat eden kardeşlerimizin mekanını cennet etsin ve geride kalan aile fertlerine sabırlar versin.