SELAHATTİN SEV-kronos23
Polis babası 1993’te şehit olan, üstün hizmet ödüllü polis eşi Sadık Sünbül KHK ile polislikten ihraç edildikten sonra 4 çocuğuyla birlikte Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan Funda Sünbül: Uzman asker olan kardeşim ‘cemaate bağlılar’ diye bizi ihbar etmiş.’
Sadık Sünbül KHK ile ihraç edilen bir polisti ve 19 ay hapis yatttı…Tutuksuz yargılanmak için tahliye edildiğinde, aslında yapayalnız olduklarını anladı eşi Funda Sünbül. Dört çocukla tek başına kalakalmıştı… Aile ve yakın çevre kapılarını çalmıyor, arkadaşları aramıyordu. Sadece vefalı bir arkadaşı kendisine iş bulmuş ve evinin taşınmasında da kendisine yardımcı olmuştu. Sünbül ailesi bu kişinin iyiliğini hiç unutmayacaklarını söylüyor.Sigortasız çalıştığı işten ellerine geçen yaklaşık 2 bin liranın 850 lirası kiraya gidiyordu. Üstelik çocuklarından biri hastaydı ve ciddi sağlık sorunları vardı.
Hastaneler, kontroller… Sünbül ailesi psikolojik olarak da çöküntüye girmişti.Asıl önemlisi, hüküm için mahkeme tarihi yaklaşıyordu.Tam da o günlerde yakın bir arkadaşı, yaşadıklarını görmüş; “Dışarı çıkmayı düşünür müsünüz?” diye sormuştu.KHK’lı polis eşi Almanya’da, kendisi dört çocuğu ile Mart ayının başından bu yana bir Balkan ülkesindeydi… Dışarı çıkmayı düşünmüş ve çıkmıştı. Neden çıktınız sorusnuna Funda Sünbül (30) “Başka çaremiz kalmamıştı, kim olduğumuzu komşularımızla bile paylaşamıyorduk.” karşılığını veriyor.‘Kim olduklarını komşularıyla bile paylaşamayan’ Fundan Sünbül meslek hayatı başarılarla bir polis eşiydi…
2004 yılında Atatürk Üniversitesi Erzincan Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun oldu Sadık Sünbül. 2004-2005 ve 2005-2006 eğitim öğretim yılında Osmaniye, Düziçi ilçesine bağlı bir mahrumiyet bölgesi olan, kadrolu öğretmenlerin bir yolunu bulup kaçtığı, ulaşımın traktörle sağlandığı Zindağ, yeni ismiyle Yeşilyurt köyünde ücretli öğretmenlik yaptı.
Polislik sınavını kazanınca 2005’te İstanbul Etiler Polis Meslek Etik Merkezi’nde (POMEM) eğitime başladı. Burası silahlı terör gruplarının hedefinde olduğu için 2006 yılı sonlarında silahlı saldırıya uğramış ve yaralanmıştı. Ödüllendirilerek asayiş şubeye tayin edildi. 2008’de ise Şanlıurfa Suruç’a tayini çıktı. Burada yaklaşık 6 yıl kaldı. Dört defa burada kalmak için dilekçe verdi. Fazladan 4 yıl görev yaptı. Buradaki tavranıdan başarılarından dolayı 2015’de silah ve ruhsat şube müdürlüğüne tayini çıkmıştı. Ankara’da 2016 Şubat’ında bombaların patlamasıyla Altındağ Polis Merkezi’ne bağlı Hamamönü bölgesine yaya devriye görevine gönderildi.
Mayıs 2016’da devlet büyüklerini koruma şube müdürlüğüne geçerek burada grup amirliğinde çalışarak Abdulkadir AKSU, Devlet Bahçeli ve birçok devlet yetkilisinin katılmış olduğu programlarda bu kişilerin korunmasında görev almış. 15 Temmuz 2016 günü müdürü çağırarak Binali Yıldırım’ın Ankara koruma ekibine alındığını söylemiş, 17 Temmuz’da da İçişleri Bakanlığı’nın yazısı ile 18 Temmuz itibarıyla görevden uzaklaştırıldığı tebliğ edilmiş. 24 Temmuz’da gözaltına alınırken 1 Ağustos’ta ise tutuklanmış.
‘BAŞKA BİR YERDE, BAŞKA BİR EVDE YAŞAYACAĞIZ’
Ve işte o polisin eşi Funda Sünbül, Türkiye’yi terk ederken uçağın tekerlekleri yerden kesildikten bir müddet sonra gerçeği açıklamış çocuklarına: “Biz artık başka bir yerde, başka bir evde yaşayacağız.”
Funda Sünbül, 2 Mart’ta Meriç’i geçerek önce Yunanistan’a, sonra da Almanya’ya ulaşan eşiyle kavuşmayı bekliyorlar şimdi.4 çocuk annesi Funda Sünbül şehit bir polisin kızı. “Babam ben 5 yaşındayken şehit oldu, yetim kaldım, şimdi de 4 çocuğumla yıllardır babalarından uzak. 3’üncü çocuğum kronik astım hastası, kalbinde rahatsızlık var. Nekröz içeren lenf nodları var, sıkıntılarımız çok, en küçük çocuğum için ise epilepsiden şüpheleniyordu doktoru.’ diyor.
‘SENİN BABAN DARBECİ, BİZİMLE OYNAMA!’
Funda Sünbül’ü en çok üzen ise eşinin ailesinin oğullarına karşı kayıtsızlığı. Eşinin babası Sincan Cezaevi’nde hapis yattığı sürede oğlunu bir kez olsun bile ziyaret etmemiş; ne gelinini ne de torunlarını merak etmiş.
“Eşim 24 Temmuz’da gözaltına alınıp 1 Ağustos’ta 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandı. Gözaltındayken 7 aylık bebeğimle emniyetin önüne, adliyeye gidip onu çok aradım, hakaretler küfürler duyduk polislerden, eşimin yaşadıkları çok daha kötüydü, yemek yok, tuvalet ihtiyacı için izin yok… İbadet hakları tamamen kısıtlanmış, 10 metrekare bir koğuşta 18 kişi kalmışlar. İşkence görmüşler…
Eşim hapisteyken çocuklarımı mahalledeki arkadaşları bile dışladı, “Senin baban darbeciymiş, fetöcüymüş, bizimle oynama, annemiz babamız kızıyor” dediler. O zaman 6 yaşında olan oğlumun üstüne çiğ yumurta bile attılar… Kapıda kalan ayakkabılarımızın içine idrar dökenleri mi, kapımıza çöp koyanlar mı ararsınız…”
Funda Sünbül’ün, Sincan kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru ise, “İhraç olanlara yardım vermiyoruz, senin eşin bir de tutuklu, yani tam suçlu, sana yardım yapmam” karşılığı ile son bulmuş.
‘AİLELER PARÇALANDI, HERKES BİRBİRİNE DÜŞMAN OLDU’
Eşinin tutuklu bulunduğu Sincan L 1 Cezaevi’nden 15 Ocak 2018 tarihinde adli kontrol şartıyla tahliye olduğunda eşinin ailesi yine gelmemiş. “Bizi birbirimize düşman ettiler” diyor Funda Sünbül; “Onlar hiç ziyaret etmemişlerdi hapiste kaldığı 19 ay boyunca. Eşim tavır alarak başlarda gitmek istemedi. Daha sonra akrabalar topluca ziyarete geldi. Fakat eşim kırgındı hepsine. Eşimin annesi, ‘En akıllı oğlum deli oğlum oldu’ dedi. Eşim fakir büyümüş, çobanlık yaparak, kendi imkanlarıyla okumuş. Ailelerinde başka okuyanlar da var. Fakat eşim çok kitap okur, duygusaldır, herkese yardım eder… Farklıdır…”
Bir başka akrabaları ise, “Hocanızın ardından gittiniz, bunların hepsini hak ettiniz” demiş. “Cezaevinden çıkınca insanlar teselli edeceğine bir laf da ben söyleyeyim yarışına girdi. Eşim asgari ücretten artırdıklarıyla şöyle ya da böyle bize borç veren babasına ve kardeşlerine olan 7 bin lirayı ödedi. Sonra da ne hâliniz varsa görün deyip herkesi ve her şeyi terk etme kararı aldı”.
“Yurt dışına çıkınca bile tacizlerden ve iftiralardan kurtulamadık” diyen Funda Sünbül’ün uzman çavuş olan öz kardeşi şikâyet etmiş savcılığa. “Oysa 15 Temmuz sürecinde bana en çok o yakınlık göstermişti, yardım etmişti” diyen Sünbül; “Dilekçe yazarak ‘Kız kardeşim ve eşi cemaate bağlı olduğu için kaçak yollarla yurt dışına çıktı’ diye bizi şikayet etmiş. Anneme anlattığımda, ‘İkinizin arasına girmem’ deyip bıraktı öylece.” diyor.
Dört kardeşin ikincisi olarak 1988 yılında dünyaya gelen Funda Sünbül, “Babam polis memuruymuş. Ben beş yaşındayken 1993 yılında şehit olmuş. Annem imam nikâhlı eşi olduğu için hiçbir hakkı yok. Yararlanamıyor. Annem temizliğe giderek büyütmüş bizi. Kardeşimin biri üç yaşında evde küvete düşüp boğulmuş. Ne acılarla büyüdük, ama şimdikiler bambaşka” diyor.
Annesinin, şehit olan babasını da hatırlayarak, “Polise kız vermem” dediği için kaçtığını söyleyen Funda Sünbül; “2008 yılında evlendik. Annem hep ayrılmamızı istiyordu. Fakat Sadık Bey iyi, dürüst ve kaliteli bir insandı. Düğünümüze dört ay kala kaçtık” diyor.
“Sabah dört buçuk sularıydı… Polisler geldiğinde çok sertlerdi. Eşim de polisti, sakin olmalarını istedi. Eşim kimliğini gösterdi, “Biz asker almaya gelmiştik, polis çıktın” diyerek alıp götürdüler. Eşim alınmadan önce abdestini aldı, giyindi, gittiler. Bir süre sonra yine döndüler. Meğer eşimin mermileri kalmış onu da aldılar.”
‘EVİ VE ARACI TARANDI, BAŞARILARI ÖNÜNE KONULDU’
“Eşimi en çok üzen, ‘Bu kadar çalışmanın sonucu bu mu?’ duygusuydu. 2011’de evimizi PKK taramıştı. Daha sonra eşimin zırhlı aracı yine tarandı. Bütün bunlar üstün başarı ve taltifler getirdi. Ama biliyor musunuz, bu başarılar bile başına dert oldu! Mahkeme, ‘Neden bu kadar takdir ve taltif aldın’ dedi… Sonrasında, eşim görevi bittiği halde 4 yıl daha kaldı bölgede.”