Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye de dünya da olağanüstü günler yaşıyor.
Dünya ekonomisinde yaşanacak daralma, büyük çaplı salgın harcamaları ve iktidarların başarısızlıkları nedeniyle yeni bir dünya düzenine uyanabileceğimiz, hatta uluslararası güç merkezinin el değiştireceğini iddia edenler bile var.
***
Türkiye’nin de bundan nasibini alacağından şüphe yok.
Ancak Türkiye için daha karanlık bir döneme uyanma riski giderek güç kazanıyor.
Türk ekonomisinin oldukça zayıf ve kırılgan bir döneminde krize yakalanması değil tek neden, iktidarın korona günlerini bir fırsata dönüştürme çabası dikkat çekiyor.
15 Temmuz’u “Allah’ın lütfu” olarak gören ve Türkiye’de rejimi değiştiren iktidar, şimdi de koronayı “Allah’ın lütfu” olarak tek adam rejiminde yeni bir faza geçiş için istismar ediyor.
Meclis’te görüşülen infaz yasasında, muhaliflerini ‘kısmi af’ kapsamı dışında tutmaya çalışıyor, insanlık suçu olan ayrımcılığı resmiyete döküyor.
İkincisi, torba yasa ile, bundan böyle ceza alan herkesi cezaevine sokuyor. Mesela, Cumhurbaşkanı’na hakaret cezası alanlar, mutlaka hapse girecek ve oradan gerekirse salınacaklar.
Üçüncüsü, youtube, facebook, twitter gibi sosyal medya hesaplarından yayın yapanlara zorunlu olarak Türkiye temsilcisi bildirme yükümlülüğü getiriliyor. Yapmayan yayıncılar, yüzde 95 bant daraltma ile cezalandırılıyor. Yani sansür yasal hale getiriliyor.
***
İnfaz yasasıyla, hırsızlara af getirip yakalayanları cezalandıran, yolsuzluk yapanlara af getirip yayınları cezalandıran iktidar, bundan sonra muhalifleri daha kolay hapse tıkmanın ve sansür yapmanın yolunu açıyor aynı zamanda.
Ulusal Kanal’da konuşan avukat Erkin Etike’nin sözleri dikkat çekici, infaz yasası ile kapasitesinin üzerinde doluluğa ulaşan cezaevlerinin 2016’da olduğu gibi boşaltıp, daha fazla Cemaat mensubu ve muhalifin hapse atılacağını iddia ediyor…
Bu iddiayı küçümsemeyin, basit bir tweet’ten, korona ile ilgili bir eleştiri yapmaktan, ekonomik kriz nedeniyle yorumda bulunmaktan dolayı insanlar hapse gönderilebilecek artık!
Fatih Portakal’a, hesaplara el konulabileceğine dair basit bir yorumdan dolayı dava açıldığını, korona nedeniyle eleştiride bulunan TIR şöförüne soruşturma açıldığını, korona tweetleri nedeniyle şimdiden 2 bin kişiye soruşturma açılacağını unutmayın…
***
İktidarın, tek adam rejimine doğru vites büyüttüğünün bir diğer delili, yardım paketleri.
Dikkat edin, İspanya’ya gönderilen yardımlarda da, vatandaşa dağıtılan maske ve kolonyalarda da TC Cumhurbaşkanlığı ve Tayyip Erdoğan imzası var.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin başkanı…
İkincisi, bu yardımları kendi cebinden ya da bütçesinden yapmıyor. Vatandaştan toplanan vergileri, devletin imzası değil kendi imzası ve forsu ile dağıtıyor.
ABD’den bir başka ülkeye gönderilen yardımlarda Donald Trump imzası mı var?
Almanya’dan başka ülkelere gönderilen yardımlarda Angela Merkel imzası mı var?
***
Kendisini Saray’da tecride alan ve halktan iyice kopan iktidar, halkı hem sokağa salıyor üstüne de ev kirasını bile ödeyemeyen vatandaştan para yardımı istiyor.
Korona günlerini fırsat bilip Kurtuluş Savaşı’nın zor şartlarında ilan edilen ‘Tekalif-i Milliye’ kanununu hatırlatarak, yani insanların mallarına ve paralarına el koyma mesajı veriyor.
***
Dikkat! Korona sonrası dönemde yepyeni bir Türkiye’ye, özgürlüklerin daha da kısıldığı ve ‘şahsımın ülkesi’ne dönüşmüş bir Türkiye’ye uyanabiliriz.
İktidar, krizi fırsat bilip daha da otoriterleşmek için vites büyütmüş durumda, bizden uyarması…