Mühim olan buzdolabı değil, O dolabın dolması.
Gelin görün ki,
Taban öyle bakmıyor.
“İktidara geldiğimizde
şu kadar buzdolabı satılıyordu,
şimdi şu kadar satılıyor”
..sözlerinin kitlede bir karşılığı var.
Olmasa söylenmez.
47 yaşındayım.
Kendimi bildim bileli evimizde hep buzdolabı oldu.
Televizyon yoktu, film izlemeye komşuya giderdik.
Sonra, elden düşme bir tane aldık.
Yıllar sonra, renkli televizyon çıktı.
O da çok sonra evimize girmiştir.
Özal bunun propagandasını yapardı.
Erdoğan yalnız değil, anlayacağınız.
**
Yaşadığım ülke İngiltere’de…
Kiralık veya satılık bir evde beyaz eşya standart.
Yani evin demirbaşı, olmak zorunda.
Zannederim,
Bunun kopyalanmadığı ülkelerde…
Buzdolabı üzerinden siyaset hep devam edecek.
**
Muhalefetin bu edebiyatına katkısı olacak mı, bilinmez.
Üzerinde çalışmalılar.
Çünkü, iktidarın bu yılı atlatması güçleşiyor.
Doğrudur;
Son 7 senedir, hacıyatmaz gibi tüm olumsuzluklardan yırttılar.
Gelgelelim,
2020’nin ikinci yarısı için aynı şey pek geçerli değil.
Bu seneyi atlatamazlar çünkü:
Destek gün geçtikçe eriyor.
Ayasofya bile tabanı konsolide etmedi.
TL başaşağı giderken Erdoğan ikinci cumayı da orada kıldı, nafile.
Muhalefet farkında:
Akşener yurt turuna çıktı.
Babacan ve Davutoğlu boş durmuyor.
CHP, yönetimdeki Ergenekon süreci artıklarını temizledi.
Kasada para bitti:
Libya’dan başka kaynak yok, bakanlar sürekli orada.
Dış destek bitti, alternatif katkı gelmiyor.
Ülkede satacak bir şey kalmadı.
Ege, Suriye, Kıbrıs, Doğu Akdeniz gibi konularda Türkiye yalnız.
Diplomasi yapamıyor.
**
2020’yi atlatamazlar!
Bu bir kehanet değil.
Realite.
Düşük olasılık da olsa…
Bir “lütuf” yakalayıp demir yumrukla ülkeyi idare edebilirler.
Olabilir bu.
Lakin ihtimal zayıftır.
Esasen bitmiş bir iktidardı, AKP rejimi.
2016, 15 Temmuz.
4 sene daha nefes aldırdı sadece.
İçeride ve dışarıda müttefik buldu.
Zulmü katladı.
Suçu kesinleşti.
Son kullanım süresi doldu:
Gidecekler.
**
Mesele, artık Erdoğan veya AKP değil.
Sonrasının nasıl şekilleneceği, dizayn olacağı…
Yani.
Geleceğin inşası.