Doğu Karadeniz bölgesinde birbirinden uzak evlerden oluşan köylerde en az iki camiye rastlanır, yani her mahallede bir cami…
İşte Temel, kendi mahallesine diğerlerine göre minaresi daha uzun olan, bir cami yaptırmış.
İmam kadrosunu da almış…
Ramazan’da iftar sofrasını beklerken oğlunu da ‘ezanı haber vermek üzere’ balkona çıkartmış.
Sofrada beklerken bir ezan sesi gelir.
Temel seslenir:
“-Oğlum, bu hangi camidendir?
“-Tursun amcanın camisindendir baba”
Temel;
“-Hııı !” Hemen az sonra ikinci bir ezan sesi duyulur, Temel yine merakla sorar:
“-Bu kimin ezanıdır oğlum?”
“-İdris amcanın tarafındandır baba.”
Temel yine;
“-Hııı !” der. Ardından bir ezan sesi daha duyulur, Temel yine sorar;
“-Bu kimindir oğlum?”
Oğlu yüksek bir sesle;
“-Bizim camiden baba!”
Bunun üzerine Temel; “Aziz Allah!..” der ve ellerini yüzüne sürer.
Yazıya giriş sadedinde yazdığım bu Karadeniz fıkrası genelde muhalefeti özelde ise CHP’ni özetler durumda maalesef.
Malumunuz geçtiğimiz hafta Erdoğan, Geziciler için “çürük” ve “sürtük” demesi, eylemcileri de “terörist” olarak etiketlemesi gündem oldu.
Cumhurbaşkanlığı makamında oturan, (güya) “devletin bütünlüğünü” ve “milletin birliğini” temsil ettiğini iddia eden bu şahsın kullandığı dil, olsa olsa fahişe diye tabir edilen kimselerin birbirlerine karşı söyleyebilecekleri nefret dilidir.
Ortalama bir ahlak ve nezaket anlayışı böylesi bir kabalığı, küstahlığı, ölçüsüzlüğü kaldırmaz.
Ama bu şahıs, bunu hep yapıyor.
Onun söylediği bu pes baya ifadelerden dolayı daha düne kadar hiç kimse çıkıp -en hafif tabirle- “Bu senin kullandığın ifadeler hem inandığın dine, hem de temsil ettiğin makama yakışmaz” demedi.
Hatırlayalım…
Erdoğan’ın kullandığı kadar ağır ifadeler olmasa da 28 Şubat döneminde de buna benzer hakaretler toplumun bir kesimine yapıldı.
O dönem Yargıtay Başsavcısı olan Vural Savaş’ın hazırladığı iddianamede toplumun kahir ekseriyetini oluşturan mütedeyyin insanlar için “habis ur, sülük, kan emici vampirler” ifadelerini kullanmıştı.
O gün bu hakaretler yapılırken başta CHP olmak üzere sol kesim ve laikler bu pes bayağılıklara arka çıkmışlardı.
O dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Mesut Yılmaz, imam hatipliler için “yarasa” ifadesini kullanmıştı.
Ancak bu aşağılayıcı ifade karşısında “henüz lise çağındaki çocuklar için söylediğiniz bu ifadeler doğru değil, bu tür seviyesiz ifadeler size yakışmıyor” demeyenler bu gün kendilerine ‘sürtük, çürük’ denince feveran ediyor. Sosyal demokrat kimliği ile halkın hukukunu savunacağını iddia edenler bu gün kendilerine yapılan bu iğrenç hakaretlere gösterdikleri tepkiyi keşke geçmişte mütedeyyin kesime “Sıkma baş, yobaz, takiyyeci, örümcek kafa vesaire…” dendiği zaman göstermiş olsalardı.
Yanlış anlaşılmasın o gün siz dilsiz şeytan oldunuz, bu günde bu aşağılayıcı hakaretlere müstahaksınız demiyorum.
Ama ortada duran bu geçeği de görmezlikten gelmemizi beklemeyin.
O dönemin üzerinden neredeyse otuz yıl geçti.
Dönemin mağdurları şimdinin muktediri oldular.
Muktedir olmak ahlaksızlaşmayı meşrulaştırmaz elbet.
Ancak vaktiyle bundan canı yanan mağdurlar, kendilerini temsil eden şahsın böylesine zalim ve ahlaksız bir dil kullanmasına sesini çıkarmıyorlarsa başta muhalefetin, özelde de CHP’nin şapkasını önüne koyup; “Acaba biz nerede yanlış yaptık” demeleri gerekir.
Ancak kendilerini sorgulamak istemeyen Kemalistler, sekülerler, şimdilerde Erdoğan’ın ne kadar kaba, banal ve seviyesiz olduğunu hatırlatıyorlar.
Bu hatırlatma yerinde bir davranış olsa bile bu gün herhangi bir karşılığı yok maalesef.
Bu biraz da “Kendim ettim kendim buldum” meselesi.
Keşke ta baştan insanlık kırmızı çizgilerini çizdirmeseydiler!..
Ayrıca Erdoğan bu tür pes baya hakaretleri ilk defa yapıyor da değil.
Erdoğan Geziciler için yaptığı bu canavarlığı Kürtlere, Hizmet Hareketi Cemaatine de yapmıştı.
O zaman başkasına yapıldığı için kör ve sağır olanlar bu gün “Vay bunu nasıl dersin?” diyor.
CHP’liler şimdi “sürtük ve çürük” denince doğal olarak tepki gösteriyorlar.
Halbuki Erdoğan’ın Cemaate “haşhaşi”, “sülük”, “ajan” “kan emici”, “sapkın”, “vatan haini” gibi lügat dolusu hakaretler ettiği zaman aynı feveranı göstermiş olsalardı Erdoğan bu gün “sürtük ve çürük” deme cesaretini gösteremezdi.
Ancak Fıkrada olduğu gibi Kemalistler, sekülerler ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın güruhu hala kendi ezanlarına “Aziz Allah!..” demeye devam ediyor.
Bu böyle devam ettiği sürece bu tür hakaretlere maruz kalmanız kaçınılmaz olacaktır.
Benden hatırlatması…