Finlandiya Göçmenlik Bürosu tarafından hazırlanan ‘Gülen Hareketi’ raporu, hareketle bağlantılı olduğu ileri sürülen insanlara uygulanan soykırımı gözler önüne seriyor.
Söz konusu raporda insanların nasıl ‘sivil ölüme’ mahkum edildikleri örneklerle, dipnotlar verilerek aktarılıyor. Uzun araştırmalar ve farklı kaynaklardan alınan bilgi ve belgelerle hazırlanan raporda, Hizmet Hareketi’yle bir şekilde teması olan insanların ‘damgalandığı’ ve sadece kendilerinin değil ‘aile bireylerinin de’ bu damgalanma nedeniyle mağdur edildiği kaydediliyor. Yargılamaların kişisel bazda ele alınmadığı özellikle vurgulanıyor.
İnsanlar ‘keyfi ve yaygın’ şekilde hedef alınıyor
İnsanların ‘haklarında soruşturma açılmasa bile’ ‘terörist’ gibi görüldüğü, ‘hain’ kabul edildiği kaydedilen, “Gülen hareketiyle ilişkili bireyler: Finlandiya Göçmenlik Servisi’nin 2-6 Ekim 2023 tarihlerinde Ankara ve İstanbul’a gerçekleştirdiği inceleme gezisi” başlıklı raporda, bireylerin karşılaştığı ciddi ve süregelen zorluklara ilişkin detaylı ve kapsayıcı bir analiz özeti sunuluyor. İnsanların özel sektörde bile iş bulamadığı, mağdur insanlara yardım edenlerin bile ‘suçlandığı’ aktarılıyor.Türk makamları tarafından hedef alınmanın yaygın ve keyfi niteliğinin ve bu tür ilişkilerle suçlanan kişiler ve aileleri için derin sosyal ve yasal sonuçları olduğunun altı çiziliyor. Rapordaki bulgular, Gülen hareketiyle bağlantılı bireylerin insan hakları ihlalleri, yasal zulüm ve sosyal dışlanma gibi önemli risklerle karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor.
Rastgele operasyon yapılıyor
“Türk makamları, Gülen hareketinin üyesi ve destekçisi olduğu iddia edilen kişileri hedef alan güvenlik operasyonları düzenlemeye devam etmektedir. Bu operasyonlar düzenli ve genellikle rastgele yapılmakta olup, bireylerin hedef alınmasında kullanılan kriterler konusunda çok az açıklık bulunmaktadır.” denilen raporda, devlet memurlarının, askeri personelin, daha önce beraat etmiş veya cezasını çekmiş kişilerin ve hapisteki Gülen Hareketi üyelerinin aileleri için insani yardım faaliyetlerinde bulunanların bile ‘hedef’ olduğu aktarılıyor.
ByLock kullanan bir akrabanız varsa; dikkat edin!
Raporda, Türk makamlarının bireyleri Gülen hareketiyle ilişkilendirmek için kullandıkları delillere de değiliniyor. ByLock mesajlaşma uygulamasının kullanımı, Bank Asya hesabına sahip olma ve hareketle çeşitli sosyal ve finansal ilişki biçimleri de dahil olmak üzere çeşitli kriterler özetleniyor. Kriterler listesi oldukça kapsamlı ve sosyal medya faaliyetleri ve hatta ByLock kullanan bir akrabaya sahip olmak gibi daha az belirgin faktörleri de içeriyor.
İşkence, adam kaçırma, zorla kaybetme!
Rapor, Gülen Hareketi’yle bağlantılı kişilere yönelik, adam kaçırma, zorla kaybetme, işkence ve diğer kötü muamele biçimleri de dahil olmak üzere devam eden insan hakları ihlallerine dikkat çekiyor. Bu tür ihlallerin yoğunluğunun 2016 darbe girişiminin hemen sonrasından bu yana azalmış olsa da hala yaygın olduğu aktarılıyor.
Kara listeye alınma, hedef gösterilme!
“Hizmet Hareketi’yle ilişkili kişiler hem idari uygulamalarda hem de yasal süreçlerde önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Bunlar arasında kara listeye alınma, aile bağlantıları nedeniyle hedef gösterilme ve beraat ettikten veya cezalarını çektikten sonra bile sürekli izleme ve potansiyel olarak yeniden kovuşturmaya maruz kalma yer almaktadır.” denilen raporda, ‘damgalanma ve dışlanma’ konusuna özellikle vurgu yapılıyor.
Hukuksuz yargılamalar derin toplumsal yaralar açıyor
“Gülen Hareketi’yle ilişkili olmakla suçlanan kişiler için hukuki sonuçlar ağırdır ve mahkemeler genellikle davaları bireysel bazda ele almamaktadır. Ayrıca, iş bulma zorluğu ve hareketle ilişkilendirilen damgalanmanın devam etmesi gibi sosyal sonuçlar da derin ve uzun sürelidir.” denilen raporda, soykırım uygulamalarına ilişkin şu ifadeler kullanılıyor:
Türk hukuk sistemi konusunda uluslararası uzman, Gülen hareketiyle ilişkili kişiler arasında, hareketle geçmiş temaslarının tamamen reddedildiğini ve insanların kimliklerini gizlemeye çalıştığını belirtiyor. Türk hukuk uzmanı ve Olağanüstü Hal Kararnamesi Mağdurları Platformu temsilcisine göre, bir bireyin hareketin bir parçası olduğunu açıkça söylemesi, ‘kovuşturma, zulüm ve hatta şiddet korkusu’ olmadan mümkün değil.
Gülen hareketiyle ilişkilendirilmek, bir kişiyi toplumun gözünde damgalar ve birkaç kaynak, bu ilişkiden bahsederek sosyal dışlanma veya izolasyona neden olur. İzolasyon, yalnızca daha geniş toplulukta değil, aynı zamanda ailelerin içinde de gerçekleşir. Damga, insanların hareketle ilişkilendirilmekten korkmaları ve birçok kişinin Gülen hareketinin üyelerini “terörist” olarak görmesi veya harekete karşı düşmanca davranmasıyla ilgilidir. Bazı kaynaklar, Gülen hareketiyle ilişkili kişilerin toplumsal veya istihdam durumunu veya daha geniş anlamda “terörizmle” suçlanan kişilerin durumunu anlatırken “sivil ölüm” veya “sivil ölüm” kavramını kullanır.
Gülen hareketiyle (toplum içinde) ilişkilendirilmek, örneğin boşanma, aile ve arkadaşlarla iletişimin kesilmesi, iş kaybı ve ikametgah değişikliğiyle sonuçlanabilir. Diasporada Gülen hareketiyle ilişkili kişilerin durumunu inceleyen bir araştırmacıya göre, Gülen hareketiyle ilişkilendirilmek “terörist” ve “hain” olarak algılanmakla sonuçlanır. Araştırmacıya göre, hareketle ilişkili kişiler tamamen izole edilmiştir ve yaşadıklarını gizlemeye çalışırlar. Kimse, hüküm giymiş ve cezalarını çekmiş olsalar bile, Gülen hareketiyle ilişkilendirildiklerini açıkça kabul edemez.
Damgalanma her yere nüfuz ediyor
Araştırmacıya göre, bir kişinin hareketle bağlantılı olduğu iddiası toplumda bilinir hale geldiğinde, damgalama ‘her yere nüfuz eder’ ve kişinin okuldaki ve mahalledeki hayatını etkiler. Damgalama, hem Gülen hareketine karşı düşmanlıkla hem de insanların hareketle ilişkilendirilmekten korkmasıyla bağlantılıdır.
Ömer Faruk Gergerlioğlu’na göre, Türk toplumu, sessiz kalarak ve bu kişilerin izole edilme sürecini sessizce destekleyerek Gülen hareketiyle ilişkili kişileri damgalamaktadır. Gergerlioğlu, halkın yalnızca ‘istisnai trajik vakalara’ tepki verdiğini, bunun yakın zamanda Gülen hareketiyle ilişkili bir ailenin çocuğunun kanserden öldüğü ve annesinin hapiste olduğu bir vakada görüldüğünü ekliyor. Araştırmacı Emine Neval’e göre, özellikle eşlerden birinin hapiste olduğu aileler toplumdan dışlanıyor ve bu ailelerin üyelerinin “terörist” olarak etiketlendikleri için iş bulmaları veya ev kiralamaları zorlaşıyor.
Suçlu olmasa bile dışlanıyor
Neval, Gülen hareketiyle ilişkili bir kişinin karşılaşabileceği toplumsal yankıları anlatırken, bireylerin eşleri soruşturma altındayken olası iş kaybı endişeleri nedeniyle boşanma başvurusunda bulunmayı seçebileceklerinden bahsediyor. Neval, soruşturma altındaki biriyle ilişki içinde olmanın ‘grip virüsüne maruz kalmak’ gibi olduğunu söylüyor. İnsanlar soruşturma altındaki kişiyi suçlu olarak algılamasalar bile, olası olumsuz sonuçlardan kaçınmak için mesafeli durmayı tercih edebilirler.
İşten atmak yetmiyor, hedef gösteriliyor
Sivil toplum örgütü üyesi, herhangi bir bireyin Gülen hareketiyle ilişkili kişilere açıkça yardım etmek veya dayanışma göstermek için özel bir çaba göstermesinin olası olmadığını belirtiyor. Araştırmacıya göre, pratikte “sivil ölüm” yalnızca işini kaybetmekle ilgili değil, aynı zamanda yetkililer insanları “hedeflenenleri hedef almaya” da zorluyor. İşten çıkarılan kişiler toplum tarafından “tehlikeli” olarak görülüyor ve bazı aile üyeleri işten çıkarılan akrabalarıyla konuşmayı bıraktı.
İnançlarını gizlemek zorunda kalıyorlar
Araştırmacı, toplumsal damganın üstesinden gelmenin zorluğundan bahsediyor. İşten çıkarılan ve damgalanan kişiler için normal bir hayata sahip olmak çok zor. Bu kişiler aile üyelerinden ve arkadaşlarından bazılarıyla iletişimini kaybetmiş durumda ve taşınmak zorunda kalmışlarsa, yeni ikamet yerlerinde geçmiş inançlarını gizlemeye çalışıyorlar. Geçmişlerini gizlemek için sosyalleşmiyorlar ve kendilerini toplumdan soyutluyorlar. Bazı kaynaklar, toplumun muamelesinin veya tutumunun, söz konusu bireyin nerede yaşadığı veya toplumun üyelerinin siyasi eğilimleri gibi faktörlere bağlı olarak bir dereceye kadar değişebileceğini görmektedir.