Kan donduran haberler
Ahlaksızlık ve vicdansızlık yapacaksan bunu bile kişilere eşit mesafede durarak yapacaksın şayet kendine siyasi iktidar falan diyorsan.
Günlük gelişmeleri yazmayı aslında sevmiyorum.
Türkiye’nin yapısal meseleleri var, bugünden yarına pek değişmiyorlar, esas sorunlar orada, bunları tartışmayı tercih ediyorum.
Bunun da bir-iki nedeni var.
Günlük siyasi gelişmeleri en azından benim kadar, hatta çok daha iyi tahlil edebilecek çok sayıda arkadaş var.
İktisadi boyutu olan yapısal konularda ise, küçük de olsa, başka arkadaşlarla beraber, bir mukayeseli üstünlüğümüzün olduğunu vehmedebiliyorum.
Aklımda bir tarım yazısı var, boş kalan üniversite kontenjanları konusu var, TBMM’ye bir türlü gelmeyen vergi reformu konusu var mesela.
Ama, yine de, bazen gündelik siyasete ilişkin öyle şeyler yaşanıyor ki, yazmadan duramıyorum.
Geçtiğimiz günlerde bunlardan ikisini yaşadı Türkiye.
Ve ilginçtir, bu iki konu, Türkiye’de hakkettiği kadar tartışılmadı kanısındayım.
Muhtemelen kan donduran bazı gelişmelere artık alıştığımız içindir.
15 Temmuz darbe girişimi ve izleyen OHAL, KHK’lar sürecinde on binlerce insan telefonlarında bylock bulundu diye hapiste; yine on binlerce insan da ahlak ve vicdan faciası, rezaleti olarak Bank Asya’da parası olduğu için hapiste yatıyor, işlerinden atıldılar.
Ahlaksızlık ve vicdansızlık yapacaksan bunu bile kişilere eşit mesafede durarak yapacaksın şayet kendine siyasi iktidar falan diyorsan.
On binlerce kişi bylock nedeniyle hapiste yatarken Konya Büyükşehir Belediye Başkanının yakın akrabası ve Konyaspor Başkanı bir zatın telefonunda bylock uygulaması çıktı, gözaltına alında ama hemen serbest kaldı.
Yine on binlerce insan Bank Asya’ya para yatırdı diye hapiste yatarken ya da işlerinden olmuş iken, aynı nedenden bir KHK ile görevden atılan AKP Antalya Milletvekilinin kızı yine başka bir KHK ile göreve iade edildi.
Gönül ister ki, faaliyeti süresince yasal bir banka olan Bank Asya’ya para yatırdığı için kimse işinden atılmasın, hapse girmesin.
Ama, burası Türkiye, bunların hepsi ağır bir biçimde yaşanıyor.
Ama, şayet Konya Belediye Başkanının akrabası ya da AKP milletvekilinin kızı isen bu işler sana geçmiyor, senin için işlemiyor.
“Alnı secdeye varmak” diye güzel bir tabir var dilimizde.
On binlerce kişi Bank Asya’da parası olduğu için işlerinden olmuş iken, AKP milletvekilinin aynı suçtan (!!!) KHK ile atılmış kızını göreve iade eden yeni KHK’nın altında imzası olanların alınları acaba secdeye vardığında, yaklaşık hepsinin böyle iddiası var, ne hissediyorlar acaba?
O Antalya Milletvekili Bank Asya’da parası olduğu için hapse giren, KHK’larla işlerinden atılan seçmenlerinin ailelerinin yüzüne nasıl bakacak acaba?
Bir eski başbakan, Konya milletvekili, Konyaspor eski başkanı hakkındaki eleştirilere karşı esti, gürledi, bu eleştirileri Konya ile özleştirdi.
Ama, bu esmeler, gürlemeler içinde nedense bu iğrenç, tiksindirici eşitsiz uygulamalar yer bulamadı.
Acaba, kendisi, on binlerce insan bylock nedeniyle aylardır tutuklu iken, bu bayram namaz kılarken hiç sıkılmadı mı?
Eski başbakan bu işten hicab duymasa bile, en azından bu haksızlığa karşı iki laf edemez mi idi?
Bu iki olay, telefonunda bylock uygulaması olan Konyaspor eski başkanının tutuklanmaması, Antalya Milletvekilinin kızının yeni bir KHK ile göreve iadesi aslında sonun başlangıcı değil, sonun sonu anlamına da geliyor.
Fiilen olmasa bile ahlaki olarak aynen böyle.
Kimse yanlış anlamasın, kimsenin bu tür işlerden tutuklanmasından asla yana değilim.
Ama, bu iğrenç düzeye çıkmış ayrımcılık, tarafgirlik, partizanlık insanı isyan ettiriyor.