Gazeteci Yunus Erdoğdu: “Türkiye istihbaratı zorla kaçırılan Yusuf İnan gibi beni de hukuksuz bir şekilde götürüp tutuklamak istiyor. Ben, 17 yaşında daha reşit bile olmadan Türkiye’yi terk ettim. Türkiye’de hiç bir suç işlemedim ve suça bulaşmadım. Ukrayna’da 13 yıldır yüz kızartacak bir suç gösteremezler. Ukrayna’daki Türklerden gelen ölüm tehditlerine bakarsak çok bir ömrüm kalmadı. Beni Ukrayna’da öldürürlerse; otopsi filan yapıp cesedimi bozmayın. Failleri “belli” zaten. Cesedimi de kesinlikle Türk devletine vermeyin.Türkiye istihbaratı zorla kaçırılan Yusuf İnan gibi beni de hukuksuz bir şekilde götürüp tutuklamak istiyor. Ben, 17 yaşında daha reşit bile olmadan Türkiye’yi terk ettim. Türkiye’de hiç bir suç işlemedim ve suça bulaşmadım. Ukrayna’da 13 yıldır yüz kızartacak bir suç gösteremezler. “dedi.
Geçtiğimiz günlerde işinsanı Salih Zeki Yiğit ve gazeteci Yusuf İnan’ın MİT’in illegal operasyonu ile ülkeden kaçırılmasından sonra gazeteci Yunus Erdoğdu da kaçırılma histesinde olduğunu açıkladı. Erdoğdu, Ukrayna’daki Türk öğretmen ve gazetecilere yönelik benzer yeni bir girişimin hazırlıklarının olduğunu belirterek kendisinin de aralarında olduğu 10 kişilik listeden söz etti. Ukrayna basınının açıkladığı MİT’in hedefindeki 10 Türk’ün listesinde Hasan Hüseyin Kes, Ümit Karagözlü, Gökhan Demir, Gökhan Yahşi ve Yunus Erdoğdu gibi isimler bulunuyor.Erdoğdu, ‘strana.ua’ adlı internet portalını kaynak göstererek, sızan 10 kişilik isim listesinde yer aldığını belirterek hayati tehlikesinin olduğunu, bu durumu göz önünde bulundurarak bir ‘vasiyet’ hazırladığını ifade etti. Tüm dünyaya seslenen Gazeteci Yunus Erdoğdu, aldığı tehditler ve MİT’in kaçırılma girişimi nedeniyle tepki gösterdi. Ailesiyle birlikte ‘Erdoğan’ın Uzun Kolları’nın Ukrayna’daki taraftarlarının ölüm tehditleriyle karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğdu, Avrupa ve demokratik ülkelere çağırta bulanarak yardım istedi.
GAZETECİ YUNUS ERDOĞDU’NUN VASİYETİ
Tüm dünyaya seslenen Gazeteci Yunus Erdoğdu, aldığı tehditler ve MİT’in kaçırılma girişimi nedeniyle tepki gösterdi. Ailesiyle birlikte ‘Erdoğan’ın Uzun Kolları’nın Ukrayna’daki taraftarlarının ölüm tehditleriyle karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğdu, Avrupa ve demokratik ülkelere çağırta bulanarak yardım istedi. Ölüm tehditlerini ve karşı karşıya kaldığı zor durumu uzun bir açıklamayla ifade eden Erdoğdu ‘İşte vasiyetin’ diye ifade ettiği açıklaması şöyle:
“Vasiyetim
İki yıl önce bugün sabah kalktığımda büyük sarsıntıyla uyanmıştım. Pavel Şeremet aracında işe giderken bombalı saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Katilleri hala aramızda.Şeremet de her gazeteci gibi dünyayı iyi ve doğru yönde değiştirmek istedi. Gizli bir komite onu kalleşçe ahrete gönderdi. Şimdi de bana benzer bir tuzak kuruldu. Ben de dünyayı daha iyi bir yer yapmak istedim yapamadım. O nedenle dünyamı değiştirmeye hazırlanıyorum. Huzurluyum çünkü en azından vasiyetimi yazabilme şansı buldum.
Dünyayı iyi gazetecililerin değiştirebileceğini zannettiğim için gazetecilik mesleğini seçtim. 1998’de Zaman Türkmenistan gazetesinde mesleğime adımımı attım. 1 Ekim 2005’te Cihan Haber Ajansı’nın Ukrayna’ya muhabiri olarak Kiev’de devam ettim. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’ndan daimi akredite kartı alan ilk Türk muhabir oldum.
Gongadze adresine kayıtlıyım
Kiev’e ilk geldiğimde 2005 yılında Radyanskiy Ukraynaniy caddesinde bir ev tuttum. Bizim caddenin adı 8 Şubat 2007’de haince katledilen Ukraynalı muhalif gazeteci G. Gongadze olarak değiştirildi. Ülkedeki basın gerçeğiyle o gün tanıştım. her cadde ismini söylediğimde Ukrayna’da gazeteciliğin ne kadar tehlikeli olduğunu yüreğimde hissettim.Bu yazıyı okuyor olmanız Ukrayna’da hala demokrasi olduğunun ispatıdır. 17 Temmuz’da basında adımı Erdoğan’ın, Ukrayna’dan iadesini istediği kişiler listesinde gördüm. Ukrayna makamları da basına sızan Erdoğan’ın ölüm listesini yalanlamadı. Bu şartlar altında Ukraynalı meslektaşlarıma sesimi duyurdukları için minnettarım.
Neden Erdoğan bana düşman oldu?
Herkesin gözü önünde gazetecilik yaptığım halde, Erdoğan, taraftarları açık açık Erdoğan’ın “halifelik” ve “sultanlık” hayallerine ulaşması için Ukrayna’da propagandasını yapmamı istedi. Başta 17-25 Aralık 2013’de büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonları dahil Türkiye’deki ortaya çıkan yolsuzluk haberlerini yapmamam istendi. “Çocukların var… ” şeklinde tehdit edildim. Bana başarı plaketi veren Kiev Büyükelçiliği, muhalif tutumum ve dolaylı yollardan yapılan bu teklifleri reddettiğim için “terörist” ilan etti. Halen Türk ve Ukrain toplumu nezdinde ellerindeki bütün imkanları adımı lekelemek için kullanıyor.
BENİ ‘TERÖRİST’LİKLE SUÇLAYANLARA İNANAN TÜM YAKINLARIMA HAKKIMI HARAM EDİYORUM
Türk Büyükelçiliği hiç bir resmi işlemimizi yapmayarak beni ve ailemi gurbette devletsiz bıraktı. Doğru yoldaki herkes bunları yaşadığı için sustum. keyfi bir şekilde tutuklarlar korkusuyla 2015’ten bu tarafa Türkiye’ye gidemiyordum. Türk devletinin hakkımdaki kara propagandası saçma sapan haberlerine inan bütün akrabalarım benimle ilişkisini kesti. Erdoğan’a inanan ve destekleyen bütün akrabalarıma hakkımı haram ediyorum. Eğer ben Türkiye’nin dediği gibi “terörist” isem Allah benim, ailemin belasını versin, en kısa zamanda canını alsın. Yok ben “terörist” değilsem, bana “terörist” iftirası atarak, bize bu acıları yaşatanların, Allah belasını versin! Amin. Eğer gerçekten benim gazeteci değil de terörist olduğunu düşünen varsa onlar da amin desin.
Türkiye istihbaratı zorla kaçırılan Yusuf İnan gibi beni de hukuksuz bir şekilde götürüp tutuklamak istiyor. Ben, 17 yaşında daha reşit bile olmadan Türkiye’yi terk ettim. Türkiye’de hiç bir suç işlemedim ve suça bulaşmadım. Ukrayna’da 13 yıldır yüz kızartacak bir suç gösteremezler. Rüşvet vermemek için 10 dakikada halledilebilecek bir için aylarca Ukrayna bürokrasisi ile uğraştığım zamanlar oldu. Herkes dalga geçti “burada sistem böyle işler rüşvetle yürüyor” dedi. Hem Allah’ın, yasalarını, hem de evrensel hukuku çiğnememeye çalıştım. 40 yaşındayım sadece Allah’a can borcum var başka kimseye borcum yok. Şimdi ise benim elimden hürriyetimi almak ve susturmak istiyorlar.
SENİM ÖLDÜREN FAİLLER ORTADA: CESEDEMİ KESİNLLİKLE TÜRK DEVLETİNE TESLİM ETMEYİN
Ben, ekmesiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam! Ölürüm ama zalim Erdoğan rejimine boyun eğmem. Yaptığım haberlerden dolayı Erdoğan’dan özür dilemektense bin defa ölmeyi tercih ederim. Ukrayna’daki Türklerden gelen ölüm tehditlerine bakarsak çok bir ömrüm kalmadı. Beni Ukrayna’da öldürürlerse; otopsi filan yapıp cesedimi bozmayın. Failleri “belli” zaten. Cesedimi de kesinlikle Türk devletine vermeyin. Cenaze namazım Ar Rahma camiinde kılınsın ve Tatarka’daki Müslüman mezarlığına defnedin. Mezar taşıma `Kavga etmeyin, birbirinize saygı duyun` yazın. Gongadze örneğinde olduğu gibi hiç bir caddeye adımı verilmesin. Bana tuzak kuran, Türkiye devleti beni vatandaşlıktan çıkartmadan öldüğümü resmen bildirilmesin. Zaten kendi insanını yaşatmayan devletlerin ömrü de çok olmaz.”
AP Milletvekili Harms, Yunus Erdoğdu’ya sahip çıktı:
Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve Yeşiller Grubu temsilcisi Rebecca Harms, Ukrayna’yı Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) ülkede yaptığı operasyonlar sebebiyle uyardı. Kişisel Twitter hesabından yayımladığı mesajda, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Avrupa ve Avrupa-Atlantik Entegrasyonu için Ukrayna Başbakan Yardımcısı Ivanna Klympush ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlo Klimkin’i etiketleyen Harms,“MİT’i durdurun, insan haklarına saygı gösterin” dedi.
‘MASKELİ 3 KİŞİ GELDİ…’
Öte yandan 15 Temmuz’da kaçırılan gazeteci Yusuf İnan’ın eşi Katerina İnan, 2015 yılından beri Ukrayna’da evli olmalarından dolayı aldığı oturumla yaşadığını belirterek şunları söylemişti:“2015 yılında evlendikten sonra eşim Ukrayna’da oturum aldı. Ukrayna’nın güneyinde Mikolayev şehrinde yaşıyoruz, şehre yakın bir yerde kendi çiftliğimizde küçük baş hayvancılık yetiştiriciliği ile geçimimizi kazanıyoruz, iki çocuğumuz var. 12 Temmuz günü Ukrayna İstihbarat Teşkilatı’ndan (SBU) 3 görevli geldi, kimliklerini gösterdi ve kocamın memleketi İzmir’de, Türkiye’de arandığını söyledi. Kocam Rusça bilmiyor ve ne istediklerini anlamadı ve beni çağırdı, bir de polisi aradı. Polisle birlikte bir SBU aracı daha geldi. İçinden maskeli 3 SBU görevlisi indi ve kocamı zor kullanarak tutukladılar ve “bir köpek gibi” arabaya attılar. Ertesi gün, Mikolayev Mahkemesi kocamın Türkiye’ye iadesine karar verdi. Bu arada eşimi gözaltında nezarette tuttular. Avukatımız mahkeme kararına itiraz ve kocamın iltica başvurusu için gerekli evrakları toplamaya başladı. Avukatımız dosyayı 16 Temmuz’da vermeye hazırlanıyordu, çünkü biliyoruzki Ukrayna kanunlarına göre karara itiraz süresi 5 gün. Ancak 15 Temmuz akşamı Türk basınından kocamın çoktan Türkiye’ye gönderildiğini öğreniyorum.”