Kur’an ve sünnet Müslümanlığının bozulmaya yüz
tuttuğu ve hürafelerin din sanıldığı hemen her ülkede Allah Taala, her yüzyılın
başında bir müceddid göndermiştir. Bu zatlar, İslam’ın safvet-i asliyesini ve
iman esaslarını yeniden insanlara göstermeye çalışmışlardır. Ömer b. Abdülaziz,
İmam Şafiî, Ebu’l-Hasan el-Eş’arî, İmam Gazalî, FahruddînRazî, İbn
Dakiku’l-Iyd, CalaleddinSuyutî ve Mevlana Halid gibi zatları bu silsileden
zikredebiliriz.
Geçmişimizde de bu isimleri çoğaltabiliriz ama, ben
sadece son dönem üstad Bediüzzaman hazretleriyle Fethullah Gülen Hocaefendi’nin
yenileme misyonunu yerine getirdiklerine ve getirmeye de devam ettiklerine
inanan bir insanım. Çünkü geçmiş dönemlerdeki mücedditlerden 15-20 kadarının
hayatını inceleme fırsatı bulunca mukayese etme imkan ve fırsatı da bulmuş
oldum. Ne var ki, Dininin kitabı olan Kur’anı dahi okuyup anlamakdan aciz olan
insanlar peşin hükümle, hemen bir çırpıda bu zatları siler atarlar. Pek tabii
ki, cahil cesurdur. Onların da cehalet gibi bir mazeretleri var. Bundan dolayı
kusurlarına bakmamak lazım. Atalarımızın bir sözü vardır: Ağaç yaşken
eğilir. Bu tipler odun olmuştur. Düzeltmeye
kalkarsanız kırarsınız, çünkü onlar artık ağaç değildir. Bu girişten sonra esas
konuya geçelim:
Türkiye’de yaşayan her kesimden hemen
herkesi, resmi, sivil, asker, siyasi, bürokrat, bakan, başbakan
vs., amir-memur, zengin-fakir, usta-çırak, sanatkar, köylü-kentli herkesi,ama
herkesi kast ediyorum.
İş yerinizde, evinizde köyünüzde ve mahallenizde
30-40 yaş üzeri olanlara soruyorum. Allah rızası için, hizmetin anlayamadığınız
tarafları da olabilir, ama vicdan aynanızı da devreye sokarak şu soruma siz de
bir cevap veriniz veya bir cevap arayınız: Fethullah Hocaefendi’nin cemaatinden
nasıl bir zarar gördünüz? Kavgalarına mı şahitlik ettiniz? İçki içip mahallede,
sokakta taşkınlık yaptıklarına mı? Şunun bunun malına saldırıp, haksız yere
birilerinin malını aldıklarına mı? Birilerini dövdüklerine ve sövdüklerine mi
şahit oldunuz? Topluma eza ve cefa eden hangi tavırlarını veya şikayete sebep
olabilecek nelerini gördünüz? Ayrıca, sizleri madden ve manen tiksindiren hangi
tavır içinde oldular?Ah, şu komşular defolsa gitse de bu çirkinlikten ve bu
pislikten kurtulsak, değiniz hiç oldu mu? Kendi aile içlerinde de huzurdan
yoksun, kavgalı bir ev profili çizdiklerini mi gördünüz? Bilebildiğim kadarıyla
kötülüklerin hepsini sayarak sordum. Şimdi de benim bilmediğim belki sizin
bilebileceğiniz olanları sormak istiyorum. Bu insanlar nasıl kötü insanlardı da
15-20 yıl yaşayıp gördüğünüz fakat bizim bilemediğimiz başka neleri vardı?
Değerli dostlar, kültürümüzde bir ata sözü
vardır: Eğri oturalım ama doğru konuşalım. Eğri oturmanın
insana zararı yoktur ama, doğru konuşmamanın zararı çok büyüktür. Allah Taala
Kur’an’da yalanın münafık sıfatı olduğunu Münafıkun suresi 1. ayette“Ve
Allah şahadet eder ki, münafıklar gerçekten yalancıdırlar”şeklinde
buyurur.Başka bir ayette de,“(Bu diriltme), hakkında ihtilâfa düştükleri
şeyin, onlara beyan edilmesi (açıklanması), ve inkâr edenlerin
(kâfirlerin), kendilerinin şüphesiz (kesinlikle) yalancı olduklarını bilmeleri
içindir.” buyurulmaktadır. (Nahl suresi, 39)
Yalanın ve yalancılığın bir münafık ve kafir sıfatı
olduğu Kur’an’da onlarca ayet-i kerimede bildirilmektedir.
Dış ülkeleri saymıyorum, bu cemaatin sadece
Türkiye’de yaptıklarına bir göz atarsak. Hangi ailenin çocuğu cemaatin açtığı
okullarda okumadı, kurslarına gitmedi? Bu gün can düşmanı(!) gibi, bütün işini
gücünü bırakmış, memleketin maddi ve manevi batışına bakmaksızın iftiralarla,
adam kaçırtmalarla, çalıp çırpmakla, hizmeti kötülemek ve okul kapattırmak için
şu garip halkın milyonlarca dolarını yardım adı altında rüşvet verilerek
milletin hakkını saçıp savuran ve yine de akl-ı selim sahipleri nezdinde bir
işe yaramayan girişimlerin sahibi Recep Tayip Erdoğan’ın oğulları, kızları mı
okumadı bu kurumlarda? Okul veya dershane kaydı zamanlarında, bakan ve
milletvekillerinden yüzlercesi torpil için sıraya girmediler mi? Bizim
çocuğu da alınız, ne olur, demediler mi? ayrıca hangi aile, hangi ana
baba “ben çocuğumu bu okula veya bu kursa gönderdim ama hiç memnun
değilim, ahlakı bozuldu, sigaraya içkiye başladı”dedi. Duyanınız var
mı? Aksine, hep şunu duyduk: Allah Hocaefendiden razı olsun. Çocuğumu bu
kurumlardan birine verdim, bir veya iki ay sonra benim oğlum/kızım insan
oldu.Artık bize ana-baba olduğumuzu hissettirdi çocuğumuz. Bu nasıl güzel bir
terbiye vermek böyle, Allah’ım!
Cemaatin basın yayın hizmetleri ve faaliyetleri de
oldu. Uzun yıllar Samanyolu TV izlendi. Hangi aile, çoluk çocuğumuzun
terbiyesini ve ahlakını bozdu bu TV, dedi. Karı-koca arasını açıyor, bu
programları, çocuklarımızın yanında izleyemiyor, utanıyoruz, diyeniniz çıktı
mı?
Ayrıca bir kurban bayramı gelir. Filvaki cemaat,
kurbanlarınızı sizden ister, kurban bağışlayanlardan kurban hisselerini alır ve
onları itina ile kestirirdi. Türkiye genelinde en ücra vilayete, kazaya nahiye
ve köylere kadar götürüp kurban etlerini fakir fukaraya dağıtırdı. Bunun neresi
kötüdür ki, bu bile hizmet hareketine suç olarak meydanlarda anlatılıp fatura
edilidi ve sizler de bunun bir şuç olduğuna ne yazık ki, vicdanınızdan olmasa da
inanır gözüktünüz ve öyle davrandınız? Bu süreçte gördüğümüz “bunlar
hain, (ağızların iğrenç sakızı), bunlar terör örgütü.” Gibi laflarla
yüzbinlerin mağdur edilmeleri ve hapislerde çürütülmelerine bu milletin inanması
bir gün Allah’ın gayretine dokunacak. Korkuyorum ki güzelim milletin
duyarsızlığından ötürü Allah onların altlarını üstlerine getirecek!. Çünkü bu
kadar büyük bir zulüm ve iftira olamaz! Birileri, hırsızlıkları ortaya çıkmasın
diye debelenip dururken, birileri de safca buna inanıyor, hizmet gönüllülerini
şikayet ediyor, mesnetsiz delilsiz loğusa kadınlar bile doğum evlerinden bir
günlük iki günlük bebeğiyle hapse atılıyor. Hapishanede ölen yüzlerce insan ve
bu zulümden kaçarken yollarda yine hayatlarını kaybedenler.. saymakla bitmeyecek
kadar zulüm…
Ne var ki, bu ülkede birkaç kilo kömür ve birkaç
kilo makarnaya din ve imanlarını satanlar. Satsalar ne olacak ki… Müslümanlar
her zaman ve her devirde zalimlerden zulüm görmüşler; görmüşler ama onlar,
mağduriyetlerinden ötürü Allah nezdinde dereceleri yükselmiştir. Neticede
kaybedenler, o zulmü onlara reva görenler olmuştur. Allah onların üstlerini
altlarına getirmiş ve onlar, hiçbir zaman iflah olamamışlardır. Hesap günü
dillerine mühür vurulacak. Aynı kişinin elleri ve ayakları hangi günahları
işlediyse, dillere hangi kötü sözler söylettirildiyse azaları buna şahitlik
edecektir, Allah huzurunda. Nitekim Yasin suresi 65, 66. ayetleriyle Allah Taala
bu durumu bize bildiriyor. Hesap günü, bilir bilmez, yalan ve iftira eksenli,
hizmetle ve hizmet insanıyla alakalı laf söyleyenlerin, insanları rencide
edenlerin dillerine de mühür vurulacak, hizmetin manevi
olgusu Allah huzurunda olup biten her şeyi anlatacaktır. Bu gün
meydanlarda kükreyenler, hizmet ve cemaate küfredenler, milyonların hakkına
girenler o gün toprak olmayı isteyecekler ama bu, ellerine
geçmeyecek! Biz bekliyoruz, onlar da beklesin görsün.