CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin içindeki ve arkasındaki tüm güçlerin ortaya çıkarılması ve Türkiye’nin hızla içinde bulunduğu atmosferden kurtarılması gerektiğini söylerken “siyasi ayak” çıkışında bulundu. Kılıçdaroğlu, “Darbenin siyasi ayağının mutlaka ortaya çıkarılması gerekir. Ancak iktidar bu konuda ayak sürüyor” dedi
.
Gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi, sonrası atılan adımlar, OHAL uygulamaları, Suriye başta olmak üzere dış politikadaki gelişmelerle ilgili açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Siyasi ayak ortaya çıkarılmalı
Eğer bu işe sağlıklı bakıp sağlıklı çözümler üretmek gerekiyorsa ve böyle bir amacı varsa bu işin siyasal ayağının da ortaya çıkması lazım. Sınav soruları çalındı, savcı bildiği halde bu dosyayı örtbas etti. Sormak lazım ‘Sayın savcı sen bu işi niye yaptın.’ Kişi bir cemaate üye olabilir, bir inanç grubudur. Ama devlette yükselmesinin ölçütü cemaat olursa liyakat ölçütü çökmüş olur. Bu işin siyasi ayağının ortaya çıkarılması lazım. Bu konuda iktidar partisinin ayak sürüdüğünü görüyoruz. Ayak sürümesin. Bu işin bütün belgelerinin, dokümanlarının ortaya çıkarılması lazım.
AKP törenine bağlanmasaydı
(Erdoğan’ın AKP’nin kuruluş yıldönümündeki ‘Artık 15 Temmuz öncesine dönemeyiz’ sözleri için) Umarım devam ettirir. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda ne kadar samimi bilmiyoruz. Bunu zaman gösterecek. Keşke bunu söylerken AKP’nin kuruluş yıldönümüne bağlanmasaydı. Tarafsızlığını koruma noktasında 15 temmuz öncesi uygulamalarını bir kenara bırakıp farklı bir politika izlenecekse, bu mesaj verilirken bile tarafsızlık ortamında verilmiyor. Bakın biz bunu bile eleştirmedik. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı oraya bağlanmadan, -ha şunu yapabilir- bütün siyasi partileri kuruluş yıldönümünde kutlayabilir, tarafsızlığını korur. Bizim zaten tarafsızlığını koruduğu sürece özel bir eleştiri alanımız yoktur.
Devlet AKP’nin değil…
Ortak akıl dediğimiz alan aslında parlamento. Milletin iradesiyle seçilmiş gelmiş milletvekilleri var. Devleti yeniden inşa edecekseniz, bu devlet hepimizin devleti. Bir siyasal partinin devleti değil. Devletin yeniden inşasında bütün siyasi partilerin söz sahibi olması gerekir.
17-25’i de yargılayalım
17-25. Kim yaparsa yapsın eğer bir yolsuzluk varsa devlet soyuluyorsa bunu şu örgüt yaptı diye biz soygunu görmeyelim, masum görelim bu anlayış asla doğru değil. Bu olayın bütün ayrıntılarını, nasıl olduğunu da biliyoruz. Kapıkule’de elde edilen dövizlerden yola çıkılarak elde edilen bir gerçektir. Onlar olmaz da başka bir grup da olabilir. Önyargılı da olabilirler, hükümeti devirmek de isteyebilirler. Bir hükümet gırtlağına kadar yolsuzluğunu içine batmışsa bunu sorgulamak zorundayız. Haklıysanız bütün yargılama kanallarını açarsınız, bunu mahkemede kanıtlarsınız. Geçmişte olmuştur, bir hükümet bir bakan sorgulanmıştır, hakkında yargılanmasını istemiş Anayasa Mahkemesi’ne gitmiş ve bu ülkeye Başbakan olmuştur. 17-25’te bir farklılık var ama 15 Temmuz’da bir bütünlük var. 17-25, 15 temmuz gerekçe gösterilerek aklanmak isteniyor, bu çok büyük bir hata.
Kendiliğinden gelmedi
‘Biz 17-25’i milat olarak alıp öncesini aklayıp, sonrasına bakarız’ demek doğru değil. Kendiliğinden gelmedi bu noktaya Türkiye. Efendim, ‘alnı secdeye geliyor Allah bizi affetsin.’ Bu özeleştiri bizim anladığımız bir özeleştiri değildir. Yarın biri de çıkıp dese ‘Allah bizi de affetsin. Bu ülkenin Cumhurbaşkanını kandırdılar bizi de kandırdılar’ dese hâkim ne karar verir.Biz FETÖ değil, F tipi yapılanma diyorduk. FETÖ, bir mahkeme kararı çıktıktan sonra söylememiz gereken bir yapılanmadır. FETÖ ile F Tipi yapılanma arasında bir fark yok.
Yargılanmak istemeli
Niye bu kadar çok doküman gönderdiler ben anlamış değilim. Bunların ayıklanması bile bir yıl sürer. Eğer ABD vermiyorsa Fethullah Gülen ‘benim bu işlerde parmağım yok’ diyorsa kendisi Türkiye’ye gelmesi lazım. Diyorsun ki ‘ben masumum.’ O zaman gel Türkiye’ye yargılan. Hükümete biz bu konuda destek veriyoruz. Fethullah Gülen’in verilmemesi bir kırılma yaratır tabi. Umarım böyle bir kırılmaya ABD müsade etmez. 240 kişiye yakın insanın hayatını kaybettiği Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimine rağmen vermezse bir kırılma olur.
TSK’yi düzeltme sözü
TSK ile ilgili düzenleme doğru bir düzenleme değil. Bir genel müdür düşünün üç ayrı yerden talimat alıyor. Bir müsteşardan iki bakandan, üç başbakandan. Bu genel müdür hiçbir iş yapamaz. Askerde emir komuta temel kuralıdır. Siz orayı dinamitliyorsunuz. ‘Biz bunu 3 ay için yaptık’ derlerse ben bunu anlarım. Ama KHK’ya bakıyoruz. ‘OHAL için geçerlidir’ demiyor. Bu anayasaya aykırı. Hükümet ‘bu konuyu parlamentoda OHAL süresi içinde çözeceğiz’ dedi. Çözmezlerse evet biz bunu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz.
Şikâyetleri aktarıyoruz
Saray’da yaptığımız toplantıda OHAL uygulamaları konusunda bir komisyon kurduğumuzu söyledim. Binali Bey, ‘biz de böyle bir uygulama yapacağız’ dedi. ‘Size gelen şikâyetleri bize aktarın, kurunun yanında yaş da yanmasın’ dedi. Bize çok sayıda mağdur şikâyeti geliyor. Sayın Canikli’ye (Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli) aktarıyoruz. Düzeltmeler de oluyor. Böyle bir diyalog var.
‘Suriye’ye hâlâ silah gidiyor’
Dış politikada 180 derece değişiklikle bizim söylediğimiz çizgiye geldiler. Numan Kurtulmuş’un sözü var. ‘Bütün bu işler Suriye politikası yüzünden başımıza geldi’ diye. Biz söylediğimiz zaman bizi ‘Esadcı’ ilan ettiler. Üzülerek söyleyeyim, silah gönderme olayı halen devam ediyor. Bu çok sakıncalı bir olay, hükümetin hemen vazgeçmesi lazım. İsrail, Rusya, Suriye ile ilişkilerin düzelmesi normaldir. Bizim açımızdan bir sorun yok. Kırmızı çizgi ilan etmiştir hükümet Suriye ile ilgili. Ortada kırmızı çizgi falan filan kalmadı. İflas eden eden bir dış politikayı yeniden düzeltmeye çalışıyoruz. Türkiye ilk kez cumhuriyet tarihinde dış politikada çok ağır bir yenilgiyi tatmıştır. Ortadoğu yangınını kendi ülkesine taşımıştır. Bunun bedelini bütün vatandaşlar ödemiştir. Bu hatayı telafi etmeye çalışıyor, biz memnun oluruz telafi ederse
İsrail anlaşması fıkralık
İsrail anlaşması geliyor Meclis’e. Meşhur fıkra var ya ‘biz bu işi niye yedik’ diye. 20 milyon dolara Türkiye’nin itibarı satıldı. 20 milyon dolara dediklerinin tamamını bize dikte ettirdiler. Şimdi geldi Meclis’e. Niye geldi kardeşim. Gazze’ye abluka kalkmadı, Aşdot limanı yine oraya gidecek. Tazminat ödemem diyor. ‘Siz bir fon göstereceksiniz ben oraya parayı yatıracağım.’ Biz koşa koşa Rusya’ya özür mektubu gönderiyoruz. Onlar bir özür mektubu bile göndermiyorlar. Allah aşkına söyler misiniz bu nasıl bir anlaşma. Şimdi biz bunları konuşmayacağız. Ama yahu, her gelenin tokat attığı bir ülke olmamalı Türkiye.
Gazeteciler hapsedilmemeli
Gazeteci özgürdür, istediği düşünceyi savunur, istediği düşüncenin karşısında durur. Biz gazetelerin, televizyonların kapatılmasına sıcak bakmıyoruz, doğru bulmuyoruz. Gazetecilerin hapse atılmasını da doğru bulmuyoruz.
Politikacıların belli bir kolaycılığa kendilerini hapsetmemeleri gerekir. PKK terör örgütü gerçeğini yıllardır iliyoruz. Arkasındaki güçleri de hepimiz tahmin ediyoruz. Bir terör örgütünün bir başka terör örgütüne destek vermesi eşyanın doğasına aykırı değil. Sayın Başbakan hangi bilgiyle bu yorumu yaptığını bilmiyorum ama ben kolaycı yorumlardan devleti yönetenlerin kaçınması gerektiğini düşünüyorum.
HDP’ye düşen görev
HDP elbette ki 6 milyon vatandaştan oy alıp meclise gelen meşru bir organ. HDP’nin de terör olaylarının sonuçlandırılması konusunda üzerine düşen görevler var. Gayet açık net, terörü kınaması ortak tavır takınmasını hepimiz istiyoruz. Bunu yaparsak parlamentoda hepimiz adına çok olumlu bir adım izlemiş oluruz. HDP’nin de diğer siyasi partiler tarafından dışlanmaması lazım. HDP’yi dışlarsanız onu meşru zeminin dışına çıkarmış oluruz.
Batı’nın kuşkuları
Biz Dışişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine milletvekili arkadaşlarımızı hem ABD’ye hem batıya gönderdik. Darbenin demokrasiye olduğunu, Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olduğunu anlattık. Batıda bir takım kuşkular var. Geçmişte hükümetin yaptığı bazı uygulamalardan kaynaklanıyor. İktidar 15 temmuz öncesinden farklı şekilde ülkeyi yönetecekleri yönünde mesajlar veriyor. Bu mesajlar içeriden çok dışarıya dönük.
Boşa zaman geçirmek’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 15 Temmuz darbe girişimini araştırma komisyonuna AKP’nin üye vermemesi eleştirisine, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Kılıçdaroğlu’nun eleştirisine tartışmalı bir yanıt verdi. Turan, “Şu an komisyon kurulması, boşa zaman geçirmek anlamına gelecek. Çünkü ifade almalar, açığa almalar daha bitmedi” dedi.26 Temmuz’da dört partinin önergesi ile kurulan 15 Temmuz darbe girişiminin araştırılmasına yönelik komisyon, AKP üye vermediği için çalışmalarına başlayamamıştı.Kaynak-Cumhuriyet