25 yıldır tanıdığı Hizmet için malıyla
bedeniyle koşturmuştu. Evlatlarını Hizmet okullarında okutabilmek için ticaret
yapmış, sağlık memuru olarak çalışırken Hizmet adına sivil toplum
kuruluşlarında önde gidenlerden olmuştu.
15 Temmuz fırtınası Aynur ablayı hicrete
çıkarmıştı. Türkiye’de bir süre saklandıktan sonra, aile çevresinin
‘’Tutuklanırsan işkenceye dayanamazsın’’ tavsiyesine uyarak yurt dışına çıktı.Daha
önce Türkçe Olimpiyatları’na misafirlerle geldiği Romanya’daydı. Ulaşacağı son
hicret noktası için hazırlığa başladı. Bu süreçte, 15 gün kadar kaldığı
Bükreş’i doya doya hem de yaya olarak gezdi. Toplu mekanlara girip çıktı, Romen
halkının yaşantısını, inancını, kültürünü gözlemlemeye çalıştı. Kimbilir
saatler süren gezintilerinde içinden neler geçirdi…
Rahatsızlıkları nüksetmişti; ancak onun
isteği hedefine bir an önce ulaşmaktı. Ne var ki, kaderin hükmü ona hicreti
sadece tattırmakla sınırlıydı. Başvurduğu hastanede, daha önce ameliyat olduğu
ince bağırsaklarından bir ameliyat daha gözükmüştü. Doktor, masada kalma
ihtimalini hatırlatıp ‘Türkiye’ye nakil’ teklif etti. Ancak o kararlı bir
parmak işaretiyle ‘Dönmek yok!’ diye gürledi adeta.
Dipdiri görünen Aynur ablanın hakikatte
bütün organları iflas etmişti. 5 gün kaldığı yoğun bakımda, Cuma günü, Cuma
saatinde, bizler cebri lutfi hicretin anlatıldığı hutbeyi dinlerken o, Rabbine
kavuştu.
Hayatını hizmete adayan ablamız,
vefatıyla da hizmet etti. Amerika’dan gelen doktor oğlu, okulda mesai sırasında
kalp krizi geçiren bir arkadaşımıza müdahale ederek sağlığına kavuşmasına
vesile oldu.
Aynur abla, burada ihtiyaçlarına
koşturan arkadaşımızı telefonuna ‘oğlum’ diye kaydetmiş. O arkadaşımız ise
rüyasında, ablamızı bembeyaz kıyafetler içinde Bükreş’in tanınmış bir mekanında
toplanana kalabalığa heyecan içinde vaaz ederken görmüş.Rabbim, hizmetle
bereketlendirdiği ömrünü hicretle taçlandırmış Aynur ablanın şefaatine nail
eylesin bizleri…