Her tohum toprakla buluştuğu, suya kavuştuğu, hava ile selamlaştığı zaman boy atar, gelişir, haşarattan korunup toprağın derinliklerine kök saldığında, budanmış ve dalı kolu kırılmış olsa da hayatiyetini sürdürür, kendini geliştirir ve daha mükemmel meyve verecek hale gelir.
Yıllarca gönüllerde, hususiyle genç nesillerde, yerleştirilmeye çalışılan ilhad ve küfür düşüncesini, Sızıntı dergisi kendine yakışan bir üslupla kırdı. Ölmüş kalplerin ihyâsı için tedricen sinelere girdi, kimseyi rencide etmeden, kavga gürültüye sebebiyet vermeden gönüllere aktı ve nice nesillere yaratılış gayesini ve yaratan, Rabb-ül Âlemin olan Allah’ı tanıttı ve sevdirdi.
Sızıntı, her sayısında ve makalelerinde, yıllarca insanların gönüllerine akan bir hızır çeşmesi oldu.. O çeşmeden içerek sinelerini sulayan nice ölmüş gönüller hayat buldu… Yuvalar bir cennet yurdu haline geldi.. Fertler, aileler ve toplum huzur ve mutlulukla doldu.. Cemiyet; sevmenin, kardeşliğin, yardımlaşmanın, cehâletten kurtulmanın saâdetine erdi..
Sızıntı aklı, irâdeyi, şuuru, tefekkür ve muhâkemeyi esas aldı.. İlim îman, dünya âhiret, kalb kafa iftirâkını yıkıp, bunları barıştırmaktı derdi.. Onun için gönülden kâinat kitabına merdivenler kurup kapılar açtı.. Kâinatı Allah hesabına konuşturdu ve Rahmân’a giden yollar oluşturdu..
Sızıntı’da oluşan rahmet damlaları, kuruyan gönül bahçelerinin yeşermesini sağladı.. Okuyan, anlayan, dünyaya niye geldiğinin farkında olan, yangından insan kurtarma gayreti içinde bulunan mefkûre ağırlıklı bir neslin yetişmesine vesile oldu..
Beklenmedik bir anda, herşeyle beraber Sızıntıyı da hazan vurdu. Kökünü kurutmak niyetiyle nice talihsizler, Sızıntı’nın da kolunu kanadını kırdılar.. Hayır hayır, budadılar! Daha güzel meyve vermesi için.. Onun için günlerin ve mevsimlerin yer değiştirmesi gibi Sızıntı da, bir nöbet değişikliği ile yerini yerini ÇAĞLAYAN’a bıraktı.
Hazanda, vurgunda, şiddetli fırtına, kasırga ve tsunamilerde her şey savrulur, alt üst olur ama; Allah’ın izniyle ikinci baharda yine hiçbir şey olmamış gibi yeniden nevbaharlar oluşur. Bu tür hâdiseler Allah’ın kurduğu düzen, sistem içinde vardır; yazlar kışlar, geceler gündüzler hep birbirini takip eder dururlar..
Cenab-ı Hak Al-i İmran suresinde; “…İşte Biz, Allah’ın gerçek müminleri meydana çıkarması, sizden şehitler edinmesi, müminleri tertemiz yapıp kâfirleri imhâ etmesi için, zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz. Allah zâlimleri sevmez.” (3/140) buyurmaktadır.
İdeal müminlerin dünyasında durmak, geriye adım atmak, ye’se düşmek yoktur.. Hep hamle vardır.. Koşmak coşmak vardır.. Onların dünyasında, “…Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz”(2/216) hakikatine riayet ederek, sebeplerde kusur etmeden kadere teslimiyet vardır..
Onların dünyasında; yakma yıkma yoktur aksine, ortalığı yakıp yıkan, fitne fesat çıkaranlara karşı sabredip, ıslahcı rol oynama vardır.. Kendilerine kötülük yapanlara karşı bile iyilik yapma ve bütün insanları Allah’ın kulları olmaları itibariyle sevme ve hakikatleri onlara duyurma vardır..
Sızıntı ve benzer hizmetlerle; neticesi Cennet’e ulaşma ve rızâyı İlâhi ile buluşma olan bir yarışa çıkılmıştı. Bu yarışta sebeplere takılıp kalmadan, Müsebbib-ül esbâb’a dayanma vardı. Onlar için Allah’ın inayeti en büyük güç kaynağıydı. Günümüzdeki isnadlar, iftiralar ve hakaretler, zulümler, mahkumiyetler ve mağduriyetler ümitleri kırmış gibi görünse de; ölüme kadar kaderini bu hizmetlere, bu dâvâya adayanlar için bu sıkıntılar, yeni bir hamleye âdetâ enerji kaynağı olmuştur.
Barajın kapağı açıldı.. ÇAĞLAYAN coşkun coşkun akmaya başladı..
Birinci sayı; ‘Bir küsûfun daha sona ermeye başladığının müjdesini veriyor..
İkinci sayı; Işık Yolcuları’na yol gösteriyor..
Üçüncü sayı; Kendini Hak Yoluna Adamış Hizmet Erleri’ne, Kur’an ve sünnet çizgisinde, güneşin doğup battığı her yere Resülullah’ın (sav) adını götürme idealinde olanlara ‘yolunuz açık olsun’ diyor..
Dördüncü sayı; Oluşan kaosu delerek dünyayı aydınlatacak, semâvîleşme yollarını nurlandıracak Işık’tan haber veriyor..
Beşinci sayı; Bu semavi yolculukta kendilerini hakka adamış ruhları nazara veriyor..
Altıncı sayı; Hakk’a adanmışların yolundan bahsediyor. Çıktıkları bu yolun çetin olduğuna, gönüllerin Hakka uyarılması gereken bu yolda, bazı zayıf karakterlerin ifsad edileceğine dikkat çekiyor..
Yedinci sayı; Nice insanların, ölümle sona erecek dünyanın lezzetleri ve menfaatleri ile ‘ruh zehirlenmesi’ yaşayacağını haber vererek, hayvaniyetten sıyrılıp kalbî ve rûhî hayâta sâhip çıkanların da eksik olmayacağını hatırlatıyor..
Sekizinci sayı; Kendi kendimizle yüzleşme veyâ muhâsebeye dikkatleri çekerek, ‘İnsan kendini yakın takibe almaz ve nefsini iyiliklere açık, kötülüklere de meyyâl yanlarıyla doğru okumazsa…, hayatını istikamet içinde sürdürmesi… imkansızdır’ demektedir.
İşte Hak yolunda ÇAĞLAYAN dergisi; akmaya, gönülleri sulamaya ve yıkamaya devam etmektedir. Bize düşen sorumluluk ve vebal de; ona sahip çıkmak, okuyup okutmak, önüne çıkan engelleri kaldırmaya çalışmak olmalıdır.