Eylem yapmanın serbest olduğu yıllarda meydanlarda şu slogan atılırdı:
Haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız!
Sonra…
Meydanları kapattılar.
Çıkanı yaka paça gözaltına aldılar.
Her evde bedava açık olan ve yaygın olarak izlenen televizyonları ele geçirince…
“Bu bize yeter, dilediğimiz gibi at oynatırız” zehabına kapıldılar.
Ne çare, yanıldılar.
***
2010’larda..
Türkiye’deki mevcut rejimin ve unsurlarının…
Ve dahi…
Ankara söylemine kitlenmiş muhalefetin hesap edemediği mühim şey neydi biliyor musunuz, gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Bu satırları okuduğunuz siteler, konuştuğumuz ekranlar…
Kısacası, sosyal ağlar hesapları bozdu.
Sınırlar fiziken durduğu yerde dursa da zihinlerde kalktı.
***
“Ne versek alır kabul eder toplum” diye düşünüyorlardı.
“Rejimi dilediğimiz gibi domine edebiliriz” zannediyorlardı.
“Yediririz, yuttururuz” sanıyorlardı.
Olmadı.
Şimdi çok şaşkınlar.
İktidar da şaşkın, muhalefet de.
Eskisi gibi ağızlarını doldura doldura insanları aşağılayıp küfredemiyorlar.
Yüzlerine çarpıyoruz.
Mahcup ediyoruz.
Bu iyi bir şey.
Yeterli mi, hayır.
***
Erdoğan, kaptanı olduğu gemide yalnız.
Bırakın öbürünü berikini, partide pek kimse kalmadı.
Herkes bir filikaya atladı, gitti.
Yanında duranlar da çaresizlikten orada.
Emin olun:
İmkân bulsalar üstte başta ne var bırakır, atlarlar gemiden.
***
Batı’da iki mühim yaptırım yola çıktı.
Önce Avrupa Birliği ardından ABD, Ankara’ya sopanın ucunu gösterdi.
Sadece o kadar.
Erdoğan’ın finalinde “birincil aktör” olmak istemiyorlar.
Unutmayın:
Yaptırımlar son değil başlangıç.
Bir diğer konu: Bankalardaki mevduatın yüzde 56’sı döviz cinsinden.
Yarın dolarınızı euronuzu çekmeye gittiğinizde…
Bankalar para basıp karşılığını TL olarak ödeyecek.
Şimdiden, “Dövizinizi TL’ye çevirin” sözleriyle buna yatırım yapıyorlar.
***
Beyin ölümü gerçekleşti.
Batı farkında.
Onun içindir ki fişi çekmiyor.
Memleketten son insan manzaraları yürek burkucu.
Açlık ne zamandır var.
Unutmayın:
Asıl kıtlık baş gösterince geminin içindekini de dışındakini de kırıp geçirir.