2013 genel seçimlerine gelinceye kadar İşçi Partisi Hükümeti zamanında Kevin Rudd ve Julia Gillard arasında yaşanan liderlik mücadelesi, Avustralya politikasında ender görülen olaylardandı. Geçen hafta da Liberal Parti’de benzer durumun yaşanmasından sonra artık neredeyse alışılageldik bir hal aldı. İki yıl önceki seçimlerden sonra iktidara gelen Abbott Hükümeti zamanındaki ilk liderlik çekişmesi, geçtiğimiz Şubat ayında yaşanmıştı. Abbott o zaman parti içerisinde çıkan belirsizliği bitirmek için en kısa sürede oylamaya gitme kararı alırken, İşçi Partisi’ni de tabiri yerinde ise kınamış ve şöyle demişti “ Meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerden sonra yapılabilecek en iyi şeyin bu konuyu en kısa sürede bir sonuca bağlamak olduğuna karar verdim. Burada sorulması gereken soru, kendimizi parti olarak, daha önce İşçi Partisi’nin düştüğü seviyeye indirmeyi isteyip istemediğimizdir.” Abbott bu sözlerle girdiği oylamadan zaferle çıktı. Başta Dışişleri Bakanı Julie Bishop’ın güçlü desteği ile partidekilerin büyük çoğunluğunun güven oyunu alarak koltuğunu sağlamlaştırdı
Ta ki; Batı Avustralya’nın Canning federal seçim bölgesinde yapılacak ara seçimlere kadar. Bu yazının devamında da okuyacağınız gibi Canning, Avustralya’nın 29’uncu Başbakanının seçilmesinde ve nerdeyse çeyrek asra yakındır siyasi yaşamda kendisine önemli bir kariyer sağlamış Abbott’ı da geri sıralara atmada anahtar rolü oynamış bir bölge. Peki neden bu bölge bu kadar önemli oldu. Geçtiğimiz Temmuz ayında 62 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Don Randall, 2001 yılından 2013 yılına kadar üst üste 5 dönem Liberal Parti ile sandalyesini korumuş bir siyasetçiydi. Onun ölümünün ardından 19 Eylül’de ara seçim kararı alındı. Partiler adaylarını belirleyip anket sonuçları da açıklanmaya başlanınca olanlar oldu. Liberal Parti’nin kalesi durumundaki bu bölge ile ilgili bir şeyler ters gitmeye başladı. Randall döneminde İşçi Partisi karşısında yüzde 12 civarında bir farkla seçimden lider çıkan Liberal Parti’nin oyları anketlere yansıdığı kadarı ile nerdeyse erimeye başlamıştı. Seçimler öncesi en son anket rakamlarında, İşçi Partisi karşısında oyların yüzde 2’ye kadar düştüğünün görülmesi, parti de hareketlenmeye neden oldu. Bu durum, zaten gerek parti, gerekse liderlik konusunda yapılan istatistiki sonuçlar da giderek popülaritesi azalan Abbott’ın liderliğinin sorgulanmasının önünü daha da açmış oldu. Liberal Parti önümüzdeki yıl yapılacak federal seçimlere Abbott ile gitmeyi göze alamadığı için çareyi lideri değiştirmekte buldu ve geçen hafta başında yeni bir oylamaya gidildi. Oylamada verilen desteğin 54’ünü Turnbull, 44’ünü de Abbott aldı ve parti yol haritasını yeni lider Malcolm Turnbull ile belirledi.
Zaten bu seçimlerin hemen ardından yapılan yeni anketlerde de lider değişiminin partiyi güçlendirdiği görüldü. Mayıs ayında tercih edilen partiler sıralamasında Koalisyon Partileri yüzde 48 bandında iken, lider değişikliğinin haftasında bu rakam 51’e kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl Nisan ayından bu yana Liberallerin oyunun ilk defa lider değişikliği ile yükselmeye başladığı yorumları yapıldı. Canning seçimleri ile ilgili ilginç bir açıklama da Liberal Parti adayı Andrew Hastie karşısında İşçi Partisi adayı olan Matt Keogh’dan geldi. Partisinin oylarını bu seçimde yüzde 38’den yüzde 45’e kadar çıkarmayı başaran Keogh, bu seçimi kaybetse de Tony Abbott’ı koltuğundan etmeyi başardığını ve ilk savaşı bu şekilde kazandığını, ikinci savaşının ise federal seçimler olduğunu söyledi.
Son beş yıl içinde Avustralya, 5 başbakan değiştirerek siyaset tarihinde ilkleri gerçekleştirdi. Önceki hafta Turnbull’ın Başbakanlık koltuğuna oturması ile başlayan değişim bir hafta içerisinde de baş döndürücü bir hızla devam etti. Turnbull, İlk Aborjin kökenli bakan, Avustralya siyasetinde en genç bakan ve ilk bayan savunma bakanı gibi yenilikler yaparak çok değişik bir vizyona sahip kabinesi ile ülkeyi yönetecek. Bakalım bu taze kanın yaklaşık bir yıl kalan federal seçimlere yansıması nasıl olacak.
Not: Tüm okuyucularımızın bayramını tebrik ederim.