Güney
Asya’daki ülkelerin tarihini inceliyorum. Çok ilginçtir, büyük çoğunluğu ile bu
diyarlara İslami muhacirler getirmiş. Bugün Hindistan, Pakistan, Afganistan,
Endonezya, Malezya, Bangladeş’e ve bölgedeki diğer ülkelere İslam’ı 9’uncu ve
10. asırda ilk önceleri Mekke, Medine, Yemen, Bağdat’tan çıkan muhacir
dervişler götürmüş.
Sonra
dürüst tüccarlar onları takip etmiş. O gün de idarecilerin Mütezile mezhebi
dışında kimseye hayat hakkı tanımadığı için, Ehli Beyt’in de içinde olduğu on
binlerce aile hicret etmiş. Kimisi ihtiyari, kimisi de cebri olarak vatanını
terk etmek zorunda kalmışlar. Gittikleri
yerlerde İslam’ı iyi temsil etmişler ve hal dilleri çok etkili olmuş. Bunlar
adeta manevi köprülerin ayaklarını kurmuşlar. Bu defa dürüst Müslüman tüccarlar
bölgeye akın etmiş. Bunları gören halklar da Müslüman olmuş. Hatta bunlardan
etkilenen sultanlar, prensesler İslamiyet’i kabul etmiş.
İslam
öyle ruhlara yerleştirilmiş ki; Müslüman olan kabile veya bir ada hemen diğer
ada ve kabilelere İslamiyet’i götürmeyi en büyük bir vazife saymış. Yine çok
ilginçtir ki, İmam Gazali gibi büyük bir zatın eserleri Kuzey Afrika’da o günkü
kadılar tarafından yaklaşık kırk yıl boyunca yasaklanıp yakılırken ve ona kafir
gözü ile bakılırken, onun ortaya koyduğu tasavvufi prensipler ile dervişler
Güney Asya’da gönülleri fethetmiş ve insanların hidayetine vesile olmuş. Hatta
bu muhacir dervişler İslamiyet’i o kadar güzel temsil etmişler ki ve de Arap
oldukları için halklar onların hepsine ehli beyt nazarı ile bakmışlar. Onlardan
kız alıp kız vermeyi halk ve sultanlar dahi büyük bir şeref saymışlar. Arabla
evlenince kendilerini Seyyid’lerden addetmişler.
KILIÇLA DEĞİL, MUHABBETLE GÖNÜLLERE GİRME
Cennet
mekân Abdulhamit Han hazretleri Malay Müslümanların Arab ve Ehli Beyt’e karşı
olan sevgilerini çok iyi bildiği için Osmanlı sarayında yetişen Ehli Beyt’ten
iki kızı Malay liderleri ile evlendirmiş. Bu kızların sülalesinden gelenler ile
Singapur’da karşılaşmıştım. Onlar hâlâ o bölgede İslam’ın manevi direkleridir.
Bu
adı sanı bilinmeyen yiğitler 15’inci asra kadar nerede ise İslamiyet’i
götürmedik ada bırakmamışlar. Hatta Harvard Üniversitesi eski öğretim üyesi
Prof. Barry Fell Saga America adlı kitabında, Malay Müslümanların Batı
Amerika’ya 13’üçüncü asırda geldiğini belgeleri ile ortaya koyar.
Sonraları
biraz duraklama devri yaşamışlar. Fakat Avrupalı misyonerler bölgeye gelip
onları kolonileştirmeye çalışınca yeniden canlanmışlar. Evet bu muhacir dervişler
ve tüccarlar kılıçla değil, muhabbetle gönüllere girmişler ve hâlâ
gönüllerdeler. Ancak adları bilinen bir kaç yüz kişiyi geçmez. Bu bölgede,
bugün yaklaşık dokuz yüz million Müslüman yaşıyor.
IRAKLI ARİSTOKRATIN’IN HARVARD
HATIRASI
Harvard
Tıp Fakültesi hastanelerinde imam olarak çalışırken, aristokrat bir aileden
gelen Irak’lı bir bayan hastayı ziyaret etmiştim. Bana, babaannesinin Bağdat’ta
bir Osmanlı jandarması ile evlendiğini söyledi. Sonra, er dahi olsa herhangi
bir Osmanlı’nın askeri ile evlenmek, herkes için büyük bir şerefmiş o zamanlar.
Peki
ya şimdi. Osmanlı’yı temsil ettiğini söyleyenlerin ülkesi insan hakları
konusunda dünyada hür olmayan ülke sınıfında ve pek çok Afrika ülkesinin
gerisinde kalarak 112. sırada. Ayrıca insanlık tarihinde yüz yetmiş ülkede
mültecisi olan tek ülke. Suriye’nin bile en fazla yaklaşık elli ülkede
mültecisi var.
Evet
2010’a kadar ülkelere ilham olan ülke, Hizmet erlerine önce perde arkasından
sonra da açıktan düşmanlık ve zulüm yaptıklarından bu yana, üçüncü ligin
altında esfeli safiline doğru gidiyor.
Daha
ne olacağı belli değil. Allah gücü ve kuvveti elinde tutanlara akıl ve feraset
versin. Bu kadar zulümden sonra Allah doğru yolu gösterir mi, onu bilemeyiz
fakat hak ve hakikati görmeleri için Gafur olan Allah’tan niyaz ederiz.
TARİHTE 170 ÜLKEYE HİCRET EDEN BİR BAŞKA KİTLE YOK
Öte
yandan dünya tarihinde yüz yetmiş ülkeye cebri veya ihtiyari hicret hiç bir
gruba nasip olmamış. Cenab-ı Allah’ın ihsanla bu. Endonezya’da ki, en büyük
grup olan Muhammediyye Cemaati’nin liderlerinden bir Profesör “Yaklaşık 50
milyon üyemiz var ama daha Hizmet Hareketi’nin yaptığının yüzde onunu bile
yapamadık’ demişti. Evet cebri ve ihtiyari hicret ile arkadaşlar muhaciri zülcenaheyn
oldular. Allah’ın inayet ve keremiyle İslam tarihindeki diğer muhacirler gibi,
gittikleri yerlerde gönüllere gireceklerdir. Varsın
Türkiye’deki ehli dalalet ve ehli hasedin rüesası, onlara hayat hakkı
tanımasın. Türkiye dışında yaklaşık yedi milyar insan var. yucelsalih@yahoo.com