Federal İletişim Gölge Bakanı Malcolm Turnbull, Sözde Soykırım idealarıyla ilgili şu çarpıcı açıklamalarda bulundu; “Bu konuyu bir ara Parlamentoda da gündeme getirmiştim. Osmanlı topraklarında yaşayan birçok etnik toplum vardı. Yunanlılar ve diğer azınlıklar da çok rahat bir şekilde hayatlarını sürdürdüler. Bu topraklarında yaşayan Hristiyanların sayısı, Müslümanlardan daha fazlaydı ve bu ülkeleri çok iyi idare etti. Her zaman çokkültürlü, farklı ırk ve dinlerin bir arada rahat yaşadığı topraklardı” dedi.
Malcolm Turnbull, bir siyasetçi, Liberal Partinin önemli Milletvekili ve aynı zamanda Gölge İletişim Bakanlığını yapıyor. Avustralyalılar, Turnbull’u siyasi kimliğinden çok, uzlaşmacı tavrının yanı sıra daha çok önemli bir işadamı. İletişim ve Telekomünikasyon sektöründe önemli bir iş adamı. 2004 yılından beri Federal Milletvekili olarak Parlamento da bulunan Turnbull, 26 bin kilometrekare alanı kapsayan tarım ve turizm yönüyle zengin bölge olan Federal Seçim Bölgesi Wentworth’ten milletvekili. Ana Muhalefet Gölge Bakanı Malcolm Turnbull ile geçeğimiz aylarda yaptığımız bu röportajın Nisan ayında çıkması gerekiyordu. Ama gündemin yoğunluğu nedeniyle özel sayımız olan “BİRLİK ZAMANI”nın çıktı. Malcolm Turnbull’un da mensubu olduğu Liberal Partili Barry O’FERALL’ın başını çektiği ve NSW Parlamentosu’nun geçen ay oldubittiye getirerek, geçirmiş olduğu sözde soykırım kararı ile röportajdaki ifadeler birbirine çelişiyor gözüküyor. Ama Malcolm Turnbull, genel siyasi yaklaşımı çok olumlu ve olaylara pozitif yönden bakan biri.Bu obtejktif yaklaşımından dolayı bazen televizyon kanallarında iktidar mı muhalefet mi? Tam his edilemiyor. Kısacası, Gölge İletişim Bakanı Malcolm Turnbull iye yaptığımız röportajda çok çarpıcı açıklamalar yer alıyor. İşte Bakan Turnbull’un sorularımıza verdiği cevaplar;
Sorumuza seçimin sıcak gündemiyle başlayalım. Son anketler, 14 Eylül’deki federal seçimlerde Liberal Parti’ den yana sonucun alınacağını gösteriyor. Seçimi kazanırsanız öncelikli olarak neler yapacaksınız?
Koalisyon maden vergisi ve karbon vergisi ile ilgili verdiği sözü yerine getirecek. Bu vergiler, iptal edilecek. İkinci planımız, harcamalar da kısıtlamaya gidilecek. İşçi Partili Hükümet, plansız ve programsızca harcamalar yaptı. Şimdi bunları toparlamak gerekiyor. Üçüncüsü ise; Çalışan ebeveynlerin ücretli izin haklarında daha güzel iyileşmeye gidilecek. Hükümeti, daha az para harcayarak daha çok iş yapar şekilde idare etmek hedefindeyiz.
Siz aynı zamanda İletişim sektöründe de önemli bir adamısınız. Bununla birlikte, Gölge iletişim bakanlığını yapıyorsunuz. İnternetin beraberinde getirmiş olduğu global bazı problemler var. Bu konuda ne gibi projeleriniz olacak?
Evet dediğiniz çok doğru. Özel olarak sosyal medya ile ilgilenen bir birim ulaştırmayı pullanıyoruz. Özellikle tahrip edici ve insanları aşağılayıcı sitelere karşı mücadele edecek. Bu tür adımların yaşanması durumunda, hızlı bir şekilde bunların ortadan kalındırılmasına çalışılacak. Toplumdan gelen şikâyetler ile ilgilenecek, giderilmesine çalışacak.
Avustralya internet teknolojisi açısından çok problemli. Çok yavaş. Bu konuda ne gibi projeleriniz var.
İnternet halan çok yavaş. Çok harcama yapılıyor. Ancak insanımız istediği kalitede interneti kullanamıyor maalesef. Daha hızlı, yüksek ve ekonomik olması için farklı teknolojilerden istifade etmeliyiz. Mesela; Türkcell böyle bir teknoloji kullanıyor. Dünyada kullanan bir kaç ülke daha var.
Etnik toplumun gençlerinin siyasete ilgisini nasıl görüyorsunuz?
Etnik toplumdan gençlerin siyasete atılmaları çok önemli. Ne kadar fazla yerel, eyalet ve federal hükümetler de yer alırlarsa o kadar güzel olur. Bu konuda dünya düşünceleri hangi yönde ise, ona göre parti tercihini yaparak siyaset yapmalarını tavsiye ederim. Ama medyayı takip ettiğiniz de saçınızı, başınızı yolasınız geliyor.
Müslümanlarla ilgili medyanın genel yaklaşımını nasıl görüyorsunuz. Türk toplumunun genel durumunu nasıl görüyorsunuz?
Özellikle Müslüman toplumu herhangi bir olumsuz davranış ve hareketler de genelleme yapması çok yanlış. Fakat şunun farkında değiller, Müslüman dünyası, Hristiyan dünyasından daha da çeşitlilik arz ediyor. Avustralya’da Müslümanlar 11 Eylül olaylarından sonra oldukça zor günler geçirdi. İslam toplumundan bazı liderler bütün Müslümanların hepsini temsil ediyor gibi ileri geri konuşmalar yapıyorlar. Bunlar tabii ki, İslam’a zarar veriyor. Bence böyle genel ifadeler kullanıp, Müslümanların hepsi bu şekilde düşünüyorlar imajı vermek çok yanlış ve haksızlıktır. Bundan dolayı Türk toplumu ne kadar çok güzel İslam’ı temsil ederse, Avustralyalı modern, çağdaş, bilgili bir Müslüman örneği oluştururlarsa ülkemiz açısından o kadar güzel olur. Avustralya ile Avrupa biraz fark gösteriyor. Tıpkı Amerika gibi, bizim ulusal kimliğimiz, paylaşılmış siyasi prensiplere bağlı olduğu için, insanlar kendilerini ülkenin bir parçası gibi görüyorlar. Ben gençlere kendi geldiğiniz kültür mirasını korumalarını, kıymetini bilmelerini ve unutmamalarını tavsiye ediyorum. Entegrasyonlarını sağlamak için geldiğiniz kültürü unutmayın ve diğer kültürlere saygılı olun, onları tanımaya ve birlikte yaşamaya çalışın. Bu şekilde de, birbirimizin kültürünün mirasçısı oluruz. Ben bu konuda çok samimiyim.
TÜRK TOPLUMU, GÜZEL İSLAMI TEMSİL EDERLERSE, MODERN AVUSTARLYA’YA BÜYÜK KATKI SAĞLAMIŞ OLUR
‘Gelibolu’ sizin için neyi ifade ediyor?
Gelibolu, her iki ülkenin ulus kavramını kazanması açısından çok önemli bir efsane niteliğinde.Ancak Avustralya tarafından baktığımızda çok büyük bir askeri başarısızlıktır. Öbür taraftan da tarihi bir simgesi oldu. Avustralya askerleri Gelibolu’da 1,5 kilometre ileriye gidemediler. Bu askeri açıdan hem çok üzücü aynı zamanda da çok ilginç geliyor insana. Benim dedem de da Birinci Dünya Savaşı’nda askerdi. Ama Gelibolu da değil. Dedem, Birinci Dünya Savaşı’nda Mısır, Fransa ve Filistin cephelerinde çarpışmış. O nesil, katıldıkları savaşları şimdiki gibi o kadar romantik değerlendirmediler veya göklere çıkarmadılar. Onlar daha çok komutanlarının beceriksizliği ve birçok arkadaşlarının göz göre göre, boş yere öldüklerine üzülüyorlardı. Gelibolu ‘Ulus’ kavramında efsanevi bir rol oynuyor. Fakat aynı zamanda benim kanaatime göre Gelibolu, Türkiye ile Avustralya için savaşın gereksizliğinin anlaşılması için de önemli bir hatırlatma olmalıdır.
Anzac Törenlerinin 100.Yıl etkinlikleri 2015 te olacak. Olası bir hükümet değişliğiyle, törenlerde bir değişiklik olma ihtimali var mı?
Tüm Avustralyalıları ilgilendirdiği için her iki parti de bu törenlere çok sıcak bakıyor. Törenler çerçevesinde Türk hükümeti ile yapılan görüşmelerin çok iyi gittiğini tahmin ediyorum.
Bildiğiniz gibi, Ancaz törenleri ile Sözde Ermeni Soykırım idealarının 100. Yıl dönümü, bir gün farkla aynı haftaya denk geliyor. Bazı çevreler, Anzac törenlerini gölgeleme hedefinde. Bu idealar konuda ne dersiniz?
Benim bu konuda Türk toplumuna tavsiyem, olaylar 100 yıl önce meydana gelmiştir. Türklerin Avustralya’daki şu andaki saygınlıklarını etkiyecek bir konu değildir. Bence bu konuya en güzel yaklaşım tarzı, Türk hükümetinin, toplumunun kendi bakış açısını ortaya koyması ve meseleyi ‘biz şu veya bu şekilde değerlendiriyoruz’ demesi gerekiyor. Avustralya’da serbest konuşma hakkı var. En güzeli demokrasiler de karşı-argümanlar üretmek. Bu konuyu bir ara Parlamentoda da gündeme getirmiştim. Osmanlı topraklarında yaşayan birçok etnik toplum vardı. Yunanlılar ve diğer azınlıklar da çok rahat bir şekilde hayatlarını sürdürdüler. Osmanlı’da hükümdara sadakatli olmak geçerliydi. Avustralya’da ise şu anda siyasi prensiplere sadakatli olmak geçerli.
Etnik geçmişe sahip Avustralyalılar, özel eğitim kurumlarıyla da ülke eğitimine ve kendi toplumluğuna katkıda bulunuyorlar.
Özgür toplumlar da, insanlar istiyorlarsa özel okullar açabilirler. Ancak bazı görüşler göre, herkes aynı okula gitsin, bu şekilde birbirlerini daha iyi ve çabuk tanıma imkânını elde etsinler diye farklı bir görüşe sahipler. Ama ben özgür bir toplum da ulusal müfredat takip edildikten sonra herkesin nasıl istiyorsa o şekilde eğitimlerini yapabilecekleri gerektiğini düşünüyorum. Avustralya’nın dünyada en başarılı çokkültürlü bir toplum olduğuna inanıyorum. Toplumumuzun yüzde 27’si Avustralya doğumlu değil. Buna rağmen ülkemizde toplumlar arasında çok az ahenksizlik var. Avustralya vatandaşı olmaları için biz insanların bir ırka, bir dine, bir kültüre, bir renge kör olan siyasi prensiplere imza atmalarını istiyoruz. Biz, insanlardan geldiği kültürü unutmamalarını, sadece temel idari prensiplere bağlı ve saygılı olmalarını istiyoruz.
Orta Doğu’ya ne zaman barışın geleceğini düşünüyorsunuz?
Bunu zaman gösterecek. Eğer demokrasiden çoğulculuk akla geliyorsa azınlığın hakları ne olacak. Bu grupları yeterince temsil edebilecekler mi? Hükümetin adaletli olması ve azınlık gruplara da haklarını vermesi gerekiyor. Osmanlı topraklarında yaşayan Hristiyanların sayısı, Müslümanlardan daha fazlaydı ve bu ülkeleri çok iyi idare etti. Her zaman çokkültürlü, farklı ırk ve dinlerin bir arada yaşadığı topraklardı. Ancak bugün İstanbul daha az etnik grubun yaşadığı bir şehir. Birinci Dünya Savaşı sonrası, bu etnik ve çokkültürlü yapı nasılsa, dağıldı gitti.
Suriye’deki iç savaş neden bu kadar uzadı. Aynı zamanda bir siyasetçi olarak, Suriye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sanıyorum. Bu savaşın en büyük sıkıntısını da Türkiye çekiyor. Genel fikir, Esed rejiminin devrilmesi. Ancak bu rejim giderse yerine gelecek olan nedir? Asıl önemli olan da bu bence. Orta Doğu’da çeşitli ülkelerde azınlık gruplar var. Bunların durumları hiç iyi değil. Hükümet de azınlık grupları temsil eden bir aileden geldiği için bu azınlık grupların haklarını korudu. Ancak yerine Sünni bir hükümet kurulursa bu azınlık gruplardan intikam alma gibi bir yol izler mi?
Avustralya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki rolünü nasıl görüyorsunuz?
Avustralya’ya dünya çapında daha büyük rol imkânı verilmiş oldu. Zaten Avustralya çok mesuliyetli global bir ülke. Ülkeler arasında farklı görevler alıyor. Çok aktif bir görev üstlenmiş durumda.
Afganistan’dan Avustralya askerlerinin dönüşü gibi bir durum olabilir mi?
Evet, Amerika ne zaman ülkeyi terk ederse bizim askerlerimiz de birlikte çıkmış olacaklar.
Siyasetin dışına bir de önemli bir işadamısınız. Asya ve Pasifik ülkelerin ekonomisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Dünya şimdiye kadar birbirleri ile hiç bu kadar iletişim halinde olmamıştır. Asya-Pasifik bölgesi de dünyanın en hareketli en canlı bölgelerinden biri. Özellikle Çin ve Hindistan bu bölgenin en hızlı gelişen ülkeleridirler. Onun için Asya’nın geleceği çok önemli.